Çelik, Le Meridien Hotel'de düzenlediği basın toplantısında, 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri'ni değerlendirdi.
Her seçimden sonra olduğu gibi Türkiye'deki seçimlerle ilgili çok sayıda yorum çıktığını dile getiren Çelik, Türkiye'nin demokratik gücünü ve demokrasi kapasitesini takdir eden yorumlar olduğu gibi iki aşamaya ayrılarak üzerinde durulması gereken yorumlar da yapıldığını söyledi.
Çelik, bunların birincisinin yanlış anlaşılma ya da yeterince bilgi sahibi olmamaktan kaynaklanan yorumlar olduğunu vurgulayarak, diğerinin ise yakından tanınan, bir çoğu bilinen birtakım kara propaganda denilen merkezlerin ürettiği propaganda olduğunu kaydetti.
Doğru bilginin verilmesinin görevleri olduğunu belirten Çelik, "Doğru bilgi verildiği zaman gerçek gazeteciler bunu doğru bir şekilde değerlendirecektir. Ama kara propaganda merkezlerine karşı yapacağımız çok fazla bir şey yok. Onlara karşı da görüşlerimizi kayda geçirmiş olacağız." diye konuştu.
Çelik, Batı demokrasilerini ve dünyanın herhangi bir yerinde yapılan seçimleri dış politika açısından takip ettiklerini anlatarak, Batı ve ileri demokrasiler açısından tartışılan iki meseleden birinin seçime katılım oranının düşmesi, demokratik seçimlerin sonuçlarından umutlarını keserek daha merkezkaç hareketlere yönelmesi olduğunu söyledi.
Diğerinin de insanların aşırı sağ ve sol denilen popülist hareketlere yönelmesi olduğunu belirten Çelik, şöyle devam etti:
"Türkiye'deki seçimlerde her zaman katılım oranının yüksek olması son derece şaşırtıcı bulunan, takdir edilen bir meseledir. Diğer demokrasiler açısından başka problemler de bunun eşliğinde tartışılır. Hatta son zamanlarda görüyorsunuz. Mesele Fransa'da ve diğer yerlerdeki seçimlerde geleneksel siyasi hareketlerin dışlanıp, kurumsallaşmış, yerleşmiş siyasi hareketlerin dışlanıp yepyeni siyasi hareketlere doğru seçmenin kayması şeklinde bir tablo söz konusu. Türkiye açısından bakıldığında yüzde 85'lik yüksek bir katılım oranıyla bu seçimlerin gerçekleşmesi önemli."
Ömer Çelik, her seçimde büyük bir memnuniyetle seçimleri takip etmek isteyen yabancı gözlemcileri davet ettiklerini, AGİT'ten gelenlerin olduğunu söyledi.
Çelik, bu sefer de Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nden gelen 22 kişilik heyetin, çeşitli illerde çalışmaları takip ettiğini anlattı. Ömer Çelik, ilk yayınladıkları raporda, kendilerine sunulan erişim imkanından duyulan memnuniyetleri dile getiren yabancı heyetin, seçime katılım oranından, Türk halkının demokrasiye bağlılığından övgüyle ve takdirle söz ettiğini vurguladı.
"Yabancı gözlemciler görev tanımlarının dışına çıkıyor"
AK Parti Sözcüsü Çelik, yabancı gözlemcilerin ayrıca çeşitli yerlerde yaptıkları çalışmalarda, seçimle ilgili mekanizmaların, emniyet subaplarının, vatandaşın sandığa erişim imkanlarının güçlü olmasından dolayı büyük bir memnuniyet ifade ettiklerini aktardı.
Her seçimden sonra yaşanan bir durum olduğunu belirten Çelik, şöyle konuştu:
"Bu yabancı gözlemciler kendi görev sahalarını maalesef Avrupa'nın içerisinde tutarlı bir şekilde değerlendirirken Avrupa dışına çıkıp da seçimleri gözlemledikleri zaman görev tanımlarını çok fazla geniş tutuyorlar, tanımın dışına çıkıyorlar. Birtakım spekülatif, bazı partilerden duydukları yorumları resmi görüş gibi aktarabiliyorlar. Bu sefer de maalesef böyle oldu. Bütün bu takdirlerin yanı sıra durduk yere 'Yüksek Seçim Kurulu'nun görevini tam olarak yapması sağlanmalıdır' gibisinden bir açıklama yapıldı."
YSK'nın yüksek bir kapasiteye ve tecrübeye sahip olduğunu, seçimleri yöneten dünyadaki pek çok kuruma örnek olarak gösterilebileceğini dile getiren Çelik, Amerika'daki, Avrupa'daki seçimlerde, liberal demokrasilerin çoğunda seçim sistemleri ve seçimleri yöneten kurumların eksikliklerine ilişkin tartışmalar yapıldığını, YSK'nın orada eksiklik olarak görülen hususları giderme açısından son derece donanımlı olduğunu söyledi.
"YSK'nın sonucuna herkes saygı duyuyor"
YSK'nın görevini tam olarak yapmasının devletin, milletin ve demokrasinin gücü olduğunu ifade eden Çelik, şunları kaydetti:
"Seçim sürecinin bir parçası olan itiraz süreci devam etmektedir. Batı'nın pek çok demokrasisinde gayet olağan karşılanan bu süreci maalesef bazı grupların, bazı odakların sanki olağanüstü bir durum varmış gibi algılatmaya çalıştığını görüyoruz. Bu, yanlış bir tutumdur. Gayet olağan bir durumdur, Türkiye'de her seçimden sonra siyasi partiler itiraz ederler ve bu itirazlar neticesinde bir tablo ortaya çıkar. Sonucu Yüksek Seçim Kurulu belirler."
YSK'nın sonucuna herkesin saygı duyduğunu belirten Çelik, Türkiye'nin seçimi güçlü bir şekilde yapabilen bir ülke olduğunu, YSK'nın bu konudaki kapasitesine güvendiklerini söyledi.
Bütün siyasi partilerin YSK'nın itibarını korumayı görev edinmesi gerektiğini dile getiren Çelik, demokrasinin gücü, vatandaşın sandığa iradesinin yansıması konusunda herhangi bir şüphe olmaması gerektiğini anlattı.
"Tek bir vatandaşımızın oyu zayi olmasın"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, şöyle devam etti:
"Şimdi itiraz süreci niçin yapılıyor? Cumhuriyet Halk Partisi sürekli olarak 'Sayım yapılsa bile aradaki fark kapanmayacak. Bizim elimizdeki veriler böyle" diyor. Sayım yapıldığında aradaki fark kapanmayacak gibi bir teze sahipseniz, sayım yapılmasından niye rahatsız oluyorsunuz. Bırakın sayım yapılsın. Sonuç olarak tek bir vatandaşımızın oyu bile zayi olmasın."
Çelik, demokratik rejimde kaybeden aday ve parti olurken her hal ve şart altında vatandaşın, milletin kazandığını kaydetti.
Ömer Çelik, seçimde AK Parti'nin birinci parti olarak çıktığını dile getirdi.
Cumhur İttifakı'nın oyunun yüzde 52 civarında olduğunu hatırlatan Çelik, "Güçlü bir zafere imza atmışız ve netice itibarıyla herhangi bir olağanüstü durum olarak algılamıyoruz bu meseleyi. Vatandaşımızın tek bir oyu bile zayi olmasın, sonuç ortaya çıksın. Dolayısıyla soğuk kanlı bir şekilde meseleyi yürütmek lazım. Bunu böyle, partiler arası, partilerin tabanlarını oluşturan vatandaşlarımız arasında bir kavga, bir stres, bir gerilim alanı haline getirmemek lazım." diye konuştu.
Vatandaşlardan müsterih olmalarını ve kimsenin kimseye kem gözle bakmamasını isteyen Ömer Çelik, şöyle konuştu:
"Adlarımız farklı olabilir, partilerimizin adları farklı olabilir ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyeti'dir. Seçimlerden güçlü bir şekilde çıktık, seçim sonuçlarını da Yüksek Seçim Kurulu yayınladığı zaman, sonuç olarak kazanan demokrasimiz olacak, vatandaşımız olacak. Bazı yerlerde bizim heba olmuş oyumuz kayda geçiyor, bazı yerlerde diğer partilerin heba olmuş oyları kayda geçiyor. Aslında buna herkesin, saygı duyması gerekir. Bu süreci başlattığımız için de, diğer partilerdeki vatandaşlarımızın da haklarını korumuş oluyoruz. Çünkü orada yargı gözetiminde yapılan, Yüksek Seçim Kurulu gözetiminde, il seçim kurulları, ilçe seçim kurulları gözetiminde yapılan sayımlar, aynı zamanda bütün parti temsilcilerinin önünde yapılıyor."
"Gayet olağan bir süreç yürüyor"
Bazı kesimlerin, "sadece AK Parti ve AK Parti temsilcilerinin sayımda bulunuyormuş" gibi açıklamalar yaptığına değinen Çelik, şunları kaydetti:
"Gerekirse kamerayla da yayınlanabilir dedik, bazı yerlerde yayınlanıyor. Bunu karşımızdakiler, Cumhuriyet Halk Partisi'nin İstanbul adayı, sürekli olarak bu süreci, güvensizlik doğuracak şekilde açıklamalar yaparken, biz bu kamera konusunu gündeme getirdiğimizde, 'Siz bunu niye gündeme getiriyorsunuz, vatandaşa güvenmiyor musunuz, AK Parti temsilcisine, diğer siyasi parti temsilcilerine güvenmiyor musunuz?' diyorlar. Biz bunu, şunun için söylüyoruz, birisi yürütülen süreçle ilgili bir şüphe, bir spekülasyon ortaya koyduğu zaman, bizim bu konuda herhangi çekinecek hiçbir şeyimiz yok. Hemen diyoruz ki gelin, şeffaflaşmayı sağlayacak en üst kriterleri uygulamaya koyalım. Dolayısıyla gayet olağan bir süreç yürüyor."
"Memleket bu mazbata fetişizmiyle yeni tanışıyor"
Her seçimden sonra itirazların yapıldığını ve mazbataların bir gün içinde verildiği bir durumun geçmişte de söz konusu olmadığını aktaran Ömer Çelik, "Herhangi bir şekilde mazbata sürecini, sonuçlar tam olarak ortaya çıksın, ondan sonra da yetki alalım ve hizmete başlayalım diye düşünmek lazım. Bu süreci akamete uğratıp da sürekli bir mazbata fetişizmi temelinde söylem üretmeye gerek yok." dedi.
Çelik, memleketin bu mazbata fetişizmiyle yeni tanıştığını ifade ederek, "Böyle bir şey yok. Önemli olan vatandaşın iradesidir, vatandaşın iradesinin ortaya çıkmasıdır. Partilerimizin adı farklı, hepimizin adı Türkiye Cumhuriyeti. Yüksek Seçim Kurulu karar verecek, şu aday kazanmıştır diyecek, yetkisini alacak o aday, hepimiz de hangi partiden olursa olsun vatandaşımızın iradesini saygıyla selamlayacağız, 'Vatandaşımız bu talimatı vermiştir, bundan sonra hizmetler bu şekilde yürütülecektir' diyeceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Türkiye'nin dirayetli bir şekilde yönetilmeye ve reform süreçlerinin devam edeceğini vurgulayan Çelik, "Dış politikadaki gündemimiz aynen devam ediyor. Biliyorsunuz kendileri, yakın zamanda, birkaç gün içinde Rusya'yı ziyaret edecekler ve bu şekilde aslında hükümet açısından, AK Parti açısından olağanüstü bir gündem yok. Her şey yolundadır. Memleketi mazbata fetişizmiyle strese sokmaya da gerek yok." değerlendirmesinde bulundu.
"Bununla ilgili spekülasyona gerek yok"
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bugün yabancı basın mensuplarıyla bir araya gelerek, kara propaganda odaklarının tezlerine karşı, kendi tezlerini aktaracaklarını belirtti.
Konuşmasının ardından soruları yanıtlayan Çelik, "seçim kurulları ve Yüksek Seçim Kurulu kararına yönelik eleştirilerin" hatırlatması üzerine, şunları kaydetti:
"Yüksek Seçim Kurulu, bütün illerde AK Parti'nin taleplerine olumlu cevap veriyor ya da bütün illerde muhalefetin taleplerine olumsuz cevap veriyor, gibisinden bir şey yok. Ben kendim biliyorum pek çok ilde, ilçede bizim arkadaşlarımızın yaptığı başvuruların reddedildiğini. Dolayısıyla bununla ilgili ayrıntılı bir liste verebiliriz. Bununla ilgili spekülasyona gerek yok. Herhangi bir yerde, AK Parti'nin haklı bir talebi kabul edildi, bir yerde muhalefetin herhangi bir talebi kabul edilmediğinde, 'AK Parti'nin her talebi kabul edildi, bizim hiçbir talebimiz kabul edilmiyor' gibisinden bir yaklaşım üretiyorlar. Öyle değil. Onların taleplerinin kabul edildiği taraflar var, bizlerin taleplerinin reddedildiği yerler de var. Dolayısıyla burada önemli olan ölçü nedir? Bizim ya da onların taleplerinin kabul edilip edilmemesi değildir. Yüksek Seçim Kurulunun verdiği kararların, hukuki prensiplere ve şimdiye kadarki yerleşikleşmiş içtihatlara uygun olup olmadığıdır.Oy sayımıyla ilgili meseleler aynı şekildedir, oy sayımı başladıktan sonra devam edip etmeyeceği meseleleri aynı şekildedir. Lütfen biraz ders çalışılsın ve Yüksek Seçim Kurulunun önce verdiği kararların uyumu tespit edilsin. Bir de şöyle bir şey var, her ilin, her ilçenin o karar verilirken oradaki yapı bir diğerinin benzeri değil, oylar nasıl şekillenmiş, oradaki sayım çizelgeleriyle tutanaklar arasındaki çelişkinin boyutu nedir, böyle bir çelişki var mı, yok mu, bütün bunları görerek oradaki yargı mekanizması karar veriyor. Sadece sonuçları konuşarak sağlıklı bir yaklaşım üretmiş olmayız."
Ömer Çelik, bir başka soru üzerine, İstanbul'da oy sayımında bazı yerlerde kendi lehlerinde, bazı yerlerde başka partilerin lehine sonuçlar çıktığını, ancak farkın azaldığını, önemli olanının vatandaşın iradesinin tam yansıması olduğunu belirtti.
YORUMLAR