Acı son! 'Bir adamı sevemediğine ve evlenemediğine ağlıyorum'
Burdur'da geçen mart ayında meydana gelen trafik kazasında yaralandıktan bir gün sonra yaşamını yitiren üniversite öğrencisi İrem Su Akkaya'nın (19) babası Halil Akkaya, kızına yazdığı mektupla yürek burktu.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) İstiklal Yerleşkesi Kavşağı'nda 13 Mart sabahı meydana gelen kazada, Süleyman Emre Kılınç yönetimindeki 42 DIP 19 plakalı otomobil ile Uzman Çavuş Emre Esmer'in kullandığı 03 RF 575 plakalı otomobil çarpıştı.
Kazada Süleyman Emre Kılınç, yanında bulunan İrem Su Akkaya ve Beyza Din (19) ile diğer otomobilin sürücüsü Emre Esmer yaralandı. Ağır yaralı Burdur Devlet Hastanesi'ne kaldırılan buradan da Isparta'ya sevk edilen MAKÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü 1'inci sınıf öğrencisi İrem Su Akkaya, kazadan 1 gün sonra yaşamını yitirdi.
UZMAN ÇAVUŞ ALKOLLÜ ÇIKTI
Tedavisinin ardından gözaltına alınan Uzman Çavuş Emre Esmer yapılan testte, 1.92 promil alkollü çıktı. Kırmızı ışık ihlali yaptığı da öne sürülen Esmer, tutuklandı. Burdur Ağır Ceza Mahkemesi'nde açılan davada yargılanan Emre Esmer, 'bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne, birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmak' suçundan 9 yıl 9 ay hapisle cezalandırdı. Cezada indirim yapmayan mahkeme, Esmer'in ehliyetine 2.5 yıl süreyle el koydu. Emre Esmer'in avukatı ile İrem Su Akkaya'nın ailesi, kararı Bölge Adliye Mahkemesi'ne taşıdı. 11'inci Ceza Dairesi'nde kasım ayı başında görülen duruşmada mahkeme heyeti, kaza yerinde yeniden keşif yapılmasına karar verdi.
'ÖLÜM KÖTÜ BİR AYRILIK İMİŞ'
Davaya ilişkin yasal süreç devam ederken, baba Halil Akkaya'nın, sosyal medya hesabında kızına yazdığı mektup yürek burktu. Halil Akkaya, "Ölüm kötü bir ayrılık imiş. Ben çok ayrılıklar gördüm ama bunlar çok can yakıcı değilmiş" diye başladığı mektubunda, "Meğer ölüm 19 yaşındaki kızımın bedenini otopsi kapısında, daha sonra gasilhane kapısında beklemekmiş. Meğer ölüm kızını kendi ellerinde kara toprağa koyup yanına kendin yatamamanmış. Meğer ölüm, her gün kızının kabrine gidip onunla konuşman fakat onu duyamaman ve dokunamamanmış. Ölüm o andan itibaren benim ve annesinin nefes alıp vermesi fakat yaşamaması imiş" ifadelerine yer verdi.
'BİR ADAMI SEVEMEDİĞİNE VE EVLENEMEDİĞİNE AĞLIYORUM'
Baba Akkaya mektubun devamında, şunları kaydetti:
"Ağlıyorum. Giyemediği ve giyemeyeceği elbiselere ağlıyorum. En son sömestir tatilinde aldığımız fakat etiketini bile koparmadığın ve giyemediğin ayakkabılarına ağlıyorum. Edemediğimiz kavgalara ve barışamadıklarımıza ağlıyorum. Mezuniyet kepini havaya atamayışına ağlıyorum, yaşanmamış, yarım kalmış bir hayata ağlıyorum. Söyleyecek sözlerinin olmasına ağlıyorum. Bir adamı sevemediğine ve evlenemediğine ağlıyorum. Bir adamı gerçekten sevseydi ve evlenseydi. Giyemediği gelinliğine ağlıyorum. Çocukların olamadığına ağlıyorum. Bahçemizde erik ağacının dallarına salıncak kurup, torunlarımızı sallayamadığımıza ağlıyorum. En önemlisi senin hayatının karşılığı sayılan 9 yıl 9 aya ağlıyorum ve avukatının saçma sapan iddialarına sinir oluyorum. Sana ağlıyorum duy kızım, sana ağlıyorum."