"ALLAH, BU ŞEHRİ, 'İSTANBUL BENİM' DİYENLERDEN KORUSUN"

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim vaatleri arasında bulunan “İstanbul Planlama Ajansı”nı hayata geçirdi ve bir toplantıyla tanıttı. Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren İmamoğlu, “Yola çıkarken, “İstanbul Senin” sloganını benimsedik. ‘İstanbul Senin’ demek kadar işin doğasına uygun başka mesaj yok. Çünkü hepimizin. Allah bu şehri, ‘İstanbul benim’ diyenlerden korusun. İstanbul, yıllardır ortak akla dayanmayan, insanı merkeze almayan çılgın projelerden yoruldu. İstanbul ranttan ve betonlaşmadan yoruldu. İstanbul, ‘En doğrusunu ben bilirim’ diyen, ‘Bu şehirde benim dediğim olur’ diyen siyasetçilerden ve yöneticilerden artık bıktı. Bu bıkkınlığını da son seçimlerde çok güçlü bir şekilde ortaya koydu ve yeni bir başlangıca olan inancını tüm dünyaya gösterdi” dedi.

 

HARBİYE / İSTANBUL

 

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), kent yönetimine dair stratejilerin, geniş katılım ve ortak akılla belirlenmesi amacıyla “İstanbul Planlama Ajansı”nı (İPA) kurdu.Açık, şeffaf, hesap verilebilir ve kapsayıcı yeni nesil belediyecilik anlayışının esas alınacağı ajansın tanıtım toplantısı, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen toplantıda, CHP Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu, ilçe belediye başkanları, yabancı ülke diplomatları ve çok sayıda siyasi parti temsilcisi de hazır bulundu. İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim vaatleri arasında bulunan Ajans’ın tanıtıldığı toplantının açılış konuşmasını yaptı.

 

“İSTANBUL, ‘EN DOĞRUSUNU BEN BİLİRİM’ DİYEN SİYASETÇİLERDEN BIKTI”

İstanbul’da yola çıkarken, “İstanbul Senin” sloganını benimsediklerini belirten İmamoğlu, “Panelde konuşacak olan kıymetli konuklarımız, ‘Şehir kaç yaşında’ diye sorunca zorlandık. ‘İstanbul Senin’ demek kadar işin doğasına uygun başka mesaj yok. Çünkü hepimizin. Allah bu şehri, ‘İstanbul benim’ diyenlerden korusun. ‘İstanbul Senin’ derken 16 milyona, ‘İstanbul’un geleceğine birlikte karar verelim’ demek istedik. İşin ruhu bu. Hep birlikte karar verelim. Çünkü biz, size çok güveniyoruz. Belki bazı insanlar, bir avuç insana güvenmekle süreçleri yönetme kabiliyeti ortaya koymayı marifet görüyorlar. Biz, tam aksine bu şehrin tüm yaşayanlarıyla karar vermenin, aslında bizi, şehri ve doğayı koruyacağını biliyoruz. Onun için 16 milyonun sorunlarına ancak ortak akıl ile çözüm bulabileceğimize, adil, yeşil, yaratıcı bir İstanbul’a, üreten, paylaşan ve yaşayan bir İstanbul’a, ancak yerel demokrasiyi birlikte inşa ederek kavuşacağımıza yürekten inanıyoruz. İstanbul, yıllardır ortak akla dayanmayan, insanı merkeze almayan çılgın projelerden yoruldu. İstanbul ranttan ve betonlaşmadan yoruldu. İstanbul, ‘En doğrusunu ben bilirim’ diyen, ‘Bu şehirde benim dediğim olur’ diyen siyasetçilerden ve yöneticilerden artık bıktı. Bu bıkkınlığını da son seçimlerde çok güçlü bir şekilde ortaya koydu ve yeni bir başlangıca olan inancını tüm dünyaya gösterdi” dedi.

 

“İSTANBUL’UN TEMEL İHTİYACI TOPLUMSAL UZLAŞMA”

Yerel demokrasiyi güçlendirmek amacıyla, “İstanbul Kent Konseyi”ni kurduklarını kaydeden İmamoğlu, “Bu İstanbul için yeni bir başlangıçtır. Bu başlangıçla; İstanbul’un iktisadi ve toplumsal stratejilerini belirlemek, mekansal organizasyonunu tariflemek için, yenilikçi ve kapsayıcı bir planlama çabası içine giriyoruz. İstanbul’un temel ihtiyacı bu anlayışın etrafında, toplumsal bir uzlaşıyla bir araya gelebilmektir. Ancak bu şekilde, gelecekte her kim göreve gelirse gelsin, İstanbul’a ihanet edilmesinin önüne set çekebiliriz. Biz, İstanbul’u İstanbul yapan değerlerle, gelişen ekonomisiyle, korunan tarihsel kimliğiyle ve en önemlisi geleceğe umutla bakan insanlarıyla, planlama sürecini kurgulayacak bilgi, birikim, inanç ve vizyona sahibiz. İstanbul, bütüncül bir bakış olmadan, bazen tek bir kişinin iradesi, bazen de bir avuç insanın talepleriyle şekillenen, kervan yolda dizilir anlayışıyla parça parça üretilen bir projecilik kafasıyla yönetilme dönemini kesinlikle geride bırakmıştır. İstanbul, çocuklarımızın geleceğini elinden alan, doğal yaşam alanlarını, kıyılarını, ormanlarını, tarım alanlarını ve kültürel mirasını yalnızca para edip etmemesine göre ele alan anlayışla yönetilme dönemini geride bırakmıştır” diye konuştu.

 

“İPA İLE GERÇEKÇİ POLİTİKALAR VE YOL HARİTASI ORTAYA KONULACAK”

“İPA, konusunda uzman yüzlerce bilim insanının katkısı ile İstanbul’un gerçek sorunlarına çözüm üretecek ve uzun vadeli mekansal ve stratejik planını ortaya koyacaktır” diyen İmamoğlu, özetle şunları söyledi:

 

“Böylelikle; İstanbul’da yatırım yapmak isteyen küresel veya yerel iş insanı, bir belirsizlik sarmalı içerisinde kaybolmayacak. Böylelikle; İstanbul’da işsizlik, yoksulluk, deprem, mülteci ve göç gibi kriz boyutlarına varan gerçek sorunlara akılcı ve etkin politikalar geliştirilecek. İklim krizi, sağlıklı ve ucuz gıdaya erişim, ekoloji gibi tüm dünyanın üzerinde hararetle durduğu, küresel yok oluş teorilerinin tartışıldığı bir dönemde, gerçekçi politikalar ve yol haritası ortaya konulabilecek. Böylelikle bu şehir, Kanal İstanbul gibi geleceğimizi ipotek altına alan cinayet projelerini değil, insanların yaşam kalitesinin nasıl artırabileceğinin, İstanbul’un nasıl daha çok katma değer üreten bir kent haline getirilebileceğinin önünü açacak projeler geliştirebilecek. Böylelikle ben de İBB Başkanı olarak kendimi bu ortak akla gönül rahatlığı ile emanet edebileceğim.”

 

“SÜRDÜRÜLEBİLİR PLANLAMA SİSTEMİNİ HAYATA GEÇİRİYORUZ”

“Sizlere buradan söz veriyorum ki; geçmişte olduğu gibi siyasi hesaplar ile bu yönde oluşturulan çabaları, alınan bilimsel kararları yok sayan bir yaklaşımın Büyükşehir Belediyesi içerisinde var olmasına kesinlikle izin vermeyeceğim. Gelecek nesillere yaşanabilir, doğal ve kültürel mirasa saygılı, çevreyle uyumlu ve altyapısı tamamlanmış şehirler bırakacak kent planlarının yapılması esas olacak. Özetle küresel bir vizyona sahip, katılımcı, sürdürülebilir ve bütüncül bir planlama sistemini hayata geçiriyoruz. Altını çizerek belirtmek isterim ki; İstanbul’un geleceğinin ancak ve ancak İstanbul’dan, İstanbullular ile birlikte planlanabileceğini biliyoruz. Sizlere, belediyenin odalarında yalnızca uzmanlar tarafından yapılacak, sayfa sayfa raporları ile raflara kaldırılacak bir plandan bahsetmiyorum. Bizzat hayatın içinde, her aşamasında halkın ve ilgili paydaşların katılımına açık, kurduğumuz ve kuracağımız platformlarla, ortak masalarla ilişki içerisinde teknolojiyi tüm alanlarda kullanıma sokan, yenilikçi ve uygulanabilir bir planlama anlayışını hayata geçireceğiz. İstanbul Planlama Ajansı bünyesinde 4 farklı birimi; Vizyon 2050 Ofisi, Enstitü İstanbul, İstanbul İstatistik Ofisi ve Kamusal Tasarım ve Proje Koordinasyon Merkezi’ni de hayata geçirmiş bulunuyoruz.”

 

“MEYDANLAR, DEMOKRASİLERİN FİLİZLENDİĞİ ALANLAR”

“Bugün sizlerle ‘İstanbul Meydanlarına Kavuşuyor’ kampanyamızı da duyurmak istiyorum. İstanbul’un en önemli buluşma noktaları olan meydanları bugünkü kimliksiz ve kullanışsız halinden kurtararak hak ettikleri değere yeniden kavuşturacağız. Meydanlar bu süreçte genci ile yaşlısını, öğrenci ile esnafı, yoksul ile zengini, tasarımcı ile kullanıcıyı, tarih ile geleceği buluşturacak. Meydanlar, demokrasinin filizlendiği alanlar olarak kendi kendini yeniden var edecek. Taksim’den başlayarak sırasıyla Bakırköy, Üsküdar-Salacak-Harem kıyı bandı ve Kadıköy meydanlarında, yarışma yöntemi ile her türlü tasarımın niteliğini arttırmayı hedefliyoruz. Katılımcılığı artırmak adına, yarışma öncesinde ve yarışma süresince ilgili aktörlerle ilişkilerin kurulmasını, kamuoyunda mekana yönelik algının güçlendirilmesini, yarışma sonrası seçim sürecinde ise yurttaşlarımız dahil olmak üzere farklı paydaşlara rol verilmesini sağlayacağız.”

 

TAKSİM ÇALIŞTAYI 13 MART’TA

“Sonuç olarak belirli bir takvime sıkışmış, sınırlı bir katılımcı ile elde edilecek bir proje geliştirme sürecinden değil; çalıştaylar, sergiler, anketler ve atölyeler ile uzun soluklu ve katılımcı bir kamusal alan yönetişim modelini hayata geçirmiş olacağız. ‘istanbulsenin.org’ web adresimizden tüm bu süreçler takip edilebilecek. 13 Mart tarihinde düzenleyeceğimiz ‘Taksim Çalıştayı’ ile başlangıcını yapacağımız Taksim Meydanı tasarım sürecine ilişkin meydanda geçici olarak kurmuş bulunduğumuz etkinlik ve sergi alanında kısaca bahsettiğim bu içerikte aktiviteleri gerçekleştireceğiz. Bu süreç içerisinde hem teknolojinin imkanları ile hem de Taksim ve çevresindeki birçok mekanda katılımcı pratikleri hayata geçireceğiz. İstanbul’un diğer birçok alanında… Bağcılar’dan Sultangazi’ye, Mecidiyeköy’den Avcılar’a birçok meydanda, nitelik ve nicelik değerlendirmeleri yaparak, bölgede yaşayanların ihtiyaç ve taleplerini de karşılayacak biçimde, kültür ve sanat öğelerini içerisinde barındıran canlı, kimlikli yaşam alanları üreteceğiz.”

İmamoğlu’nun konuşmasının ardından, şehir ve bölge plancısı Prof. Dr. İlhan Tekeli moderatörlüğünde, her ikisi de sosyolog olan Prof. Dr. Richard Sennett ve eşi Prof. Dr. Saskia Sassen’in katılımıyla “Yerel Demokrasi için Yeni Bir Başlangıç” başlıklı panel gerçekleştirildi. İmamoğlu, yaklaşık 2 saat süren paneli başından sonuna kadar dikkatle izledi.