Balık denizi kirletir mi?

Av yasağının kalkması ve balık sezonunun açılmasıyla tezgahlarda balık fiyatları düşerken, kültür balıkçılığının denizlerdeki balık popülasyonuna olumlu katkı yaptığı vurgulandı. Açık denizlerde ve havuzlara alınmış balıkların tamamen kontrollü yemlerle beslenmesinin deniz balıklarına da katkı sağladığını belirten Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Yetiştiricilik Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Osman Özden, “Havuzlara alınmış balıklara, üretimi yapılırken dahi kontrol edilen balık yemleri veriliyor ve yemlere en ufak bir müdahalede bulunulmuyor” dedi.

 

Avrupa’ya tek canlı ürün ihracı balık

Kültür balıkçılığının artık açık denizde ve teknolojik yöntemlerle yapıldığını ve denizleri kirletmek bir yana faydası olduğunu ifade eden Prof. Özden, temel tartışmanın da yemlerden çıktığını söyledi. Balığın besininin, balık yemi üreten fabrikalardan geldiğini ve bu fabrikalarda üretimin çeşitli standartlarla Avrupa Birliği tarafından devamlı izlendiğini belirterek “Hammadde gelişinden mamul çıkana kadar tüm bu üretim süreci izleniyor. Aynı şekilde izleme, balıklar son aşama olan havuzlara alınana kadar sağlık ve diğer konularda da yapılıyor. Ve dikkat edin Avrupa, Türkiye’den bir tek canlı olarak balık ithal ediyor. Çünkü tüm aşamalarını izliyor” diye konuştu.

 

Her zaman aynı lezzet

Deniz balıklarının doğal şartlarda lezzetli olduğu dönemleri olduğunu ancak kültür balıklarının her dönem aynı lezzeti sağladığını ifade eden Özden, “Çünkü doğada deniz balığı belli dönem beslenmesine bağlı olarak eti o dönemde lezzetli olur, diğer dönemlerde eksik beslenme nedeniyle lezzetinden ödün verir. Ancak kültür balıkçılığında balıklar mineral, protein ve vitamin yönünden zengin ve dengeli bir besin kürü ile beslendiği için her dönem aynı lezzeti ve haliyle sağlığı insana sunar” dedi.

Balık havuzlarına girmeden önce balıkların aşılanarak bağışıklık sistemlerinin güçlendirildiğini ve her mineral ve besini almalarını sağlayacak bir programla beslendiklerini belirten Özden, “Balığı açık denizde 50 metre çapında havuza veriyorsunuz, artık o balığa müdahale edemezsiniz, yoksa balık popülasyonunu kaybedersiniz. Orda müdahale balığı strese sokar, çok hassastır balıklar. Dışardan gelen etkenler balığa daha fazla zarar verir. Yağmur, dolu, şimşekler bile balığı etkiler. Açık denizde balıklar sadece yemlenir, başka bir müdahale de bulunulmaz. Haliyle de deniz de deniz canlıları da olumsuz anlamda etkilenmez” dedi.

Balık çiftliklerinin denizleri kirlettiği algısının yanlış olduğunu vurgulayan Özden, “Bana diyorlar ki balık çiftlikleri denizi kirletiyor, diğer balıklar zarar görüyor, kaçıyor, kalmıyor. Balık denizi kirletir mi? Kafeslere atılan yemler aksine balıkları o çevreye çeker, balık popülasyonu arttırır” dedi.

 

Balık azalmasının sebebi insanlar

Aslında kıyıların sadece insanlara ait olmadığına dikkat çeken Özden, “2007’den sonra kıyıda kültür balıkçılığı bitti. Tüm kafesler açık denize taşındı. Bu da doğru değil aslında. Kıyılar sadece insanlara kalmamalı. Balıklar da kullanabilmeli. Ege kıyıları girintili çıkıntılı, Muğla kıyı uzunluğu İspanya’nın Akdeniz kıyı uzunluğundan fazla. Bu tüm koyları insanlara açıp balıkları kaçırtmak hepimiz için kayıp. Hem ekonomik hem ekolojik olarak” dedi. Çupranın en iyi yetiştiği yerin eskiden İzmir körfezi olduğunu ve bunu artık kaybettiklerini söyleyen Osman Özden, “Bu balıklar göç ediyordu. Kuzeyden gelir, Karaburun tarafından çıkardı, o geçiş sırasında da balıkçılar avlanırdı. Ama 6 lagün vardı, şimdi biz kıyılarımızın hepsini işgal ettik.Çeşme de balıkların kaçmasının sebebi insanlar,ikinci konutlartesislerdir. Siz orda balıkların yaşama imkanını kaldırıyorsunuz. Balık da durmuyor haliyle. Bütün kıyılarımız bu şekilde. Kıyılarımızda planlı bir kullanım olmadığı için denizi ve deniz yaşamını da etkiliyor. Kıyılarımız derken Kuzey Ege’den İskenderun’a kadar uzatabiliriz bunu. Bütün kıyılar işgal edilmiş durumda. Biraz eğri oturup doğru konuşmak lazım. Balık denizi kirletmez, denizleri kirleten insanlardır, balıklar değil” dedi.