CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırı davasının görülmesine başlandı

Ankara'nın Çubuk ilçesindeki şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik saldırıyla ilgili 36 kişinin yargılanmasına başlandı.

Çubuk 2. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanıklar ve avukatları ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer müştekilerin avukatları katıldı. Birçok CHP yöneticisi ve milletvekili de duruşmayı takip etti.

Duruşmada savunması alınan ilk sanık, Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı belirtilen Osman Sarıgün oldu.

Suçlamayı reddeden Sarıgün, "Karakolda verdiğim ifade, ifademdir." dedi.

Hakimin olayı anlatmasını istemesi üzerine Sarıgün, "Çok zaman geçti, hatırlamıyorum." yanıtını verdi.

Hakimin, soruşturma aşamasındaki ifadesini anımsatarak, "Olaydan dolayı pişmanım, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan özür diliyorum demişsin." sözü üzerine ise Sarıgün, "Doğrudur" karşılığını verdi.

Sanık avukatı Muhammed Bayram, müvekkilinin olay sırasında hedef gözetmediğini, bu nedenle olayın "kasten yaralama" değil, "taksirle yaralama" kapsamında kaldığını kaydetti.

Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik ise sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmasına itibar edilemeyeceğini söyledi.

Çelik, sanığın, çıktığı su deposunun üzerinden halkı suç işlemeye ve kin ve düşmanlığa tahrik ettiğini savunarak, bu suçlardan ek savunmasının alınmasını istedi.

Sanık Ayhan Onbaşı da karakolda verdiği ifadesini tekrarladığını belirterek, "Ben olay yerinden kaçmadım. Hakaret içeren sözleri Osman Sarıgün ile birlikte söyledik." dedi. Onbaşı, arbedenin, kendisinin mezarlığa gitmesinden sonra başladığını, Kılıçdaroğlu'nun alıkonulduğu evin önüne gitmediğini savundu.

Sanık Vahit Delibaş da olay sırasında elinde bulunan sopaya ilişkin, "Benim köyüm 3,5 kilometre uzakta. Bende değnek vardı ama ben onu yolda köpeklerden kendimi sakınmak için almıştım. Değneği Kılıçdaroğlu'na veya kamu görevlilerine saldırı için kullanmadım." diye konuştu.

Soru üzerine olay sırasında, "PKK buraya giremez" dediğini doğrulayan Delibaş, "Avukat kasten öldürmeye teşebbüs olduğunu söylüyor. Bu kastımız olsaydı orada zaten öldürülürdü. Çünkü köye adam sığmıyordu. 'Gelme' denmiş, gelmiş. O anki kalabalığın öfkesiyle bu işler oldu. Bir kışkırtmayla bu işler oldu." ifadelerini kullandı.

Sanık İrfan Topal, bir arkadaşının Diyarbakır'da geçmişte şehit olduğunu anlatarak, "HDP ile yaptığı iş birliği zoruma gitti. Orada 20 bin kişi vardı. Herkes yuhaladı. Alana girdiğinde yuhalama başladı. Herhangi bir art niyetimiz yoktu." şeklinde konuştu.

Sanık Ayşe Ortapınar, kadın olarak birçok erkeğin arasında kaldığı sırada elindeki seccadeyi savurduğunu anlatarak, "Hiçbir kastım yoktu. Kılıçdaroğlu'na şahsi bir şeyim yoktur. O anki can havliyle yaptığım bir etkiydi. Binlerce erkeğin içinde kalınca savurmuş olabilirim. Güvenliğe gelmiş olabilir. Özür diliyorum. Severim ya da sevmem o benim içimde olan bir şeydir. O da bir parti başkanıdır." savunmasını yaptı.

Sanıklardan Yusuf Bedava ise cenazesi olan şehitle teyze çocukları olduğunu belirterek, "Benim yerimde siz olsanız ne yaparsınız?" diye sordu.

Yerden aldığı toprak parçasını Kılıçdaroğlu'na doğru atmakla suçlanan Bedava, "Yaralayıcı bir şey değildi. Kılıçdaroğlu'na gelmedi." dedi.

Avukat Çelik ise sanığın olay görüntülerinin her yerinde bulunduğunu ifade ederek, şehitle teyze çocuğu olmasının, suç işleme hakkı vermediğini söyledi.

Sanık Salih Ateşyürekli, olay sırasında Kılıçdaroğlu'na "Kandil'e git" diye bağırdığını kabul etti ancak fiili bir saldırıda bulunmadığını, taş atmadığını anlattı.

Ateşyürekli, "Pişmanım. Keşke o cenazeye gitmeseydim. Burada olmamın tek sebebi bayrak ve vatan aşkıdır." dedi.

"Milli duygularla ne alakası var"

Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik, "Milli duygularla genel başkanın ne alakası var?" diye sorarken, sanık avukatlarından İskender Minar, "O gün orada 12 bin kişi vardı. Toplumun, siyasilerin açıklamalarını protesto ettiklerini söylemelerine müştekiler 'Bu hadlerine değil' diyorlar." ifadelerini kullandı.

Sanıklardan Sami Şekerci, Kılıçdaroğlu alana girdiğinde tepki olduğuna değinerek, "2 ay önce seçime girmişti, bizim köyden 3 şehit var. Milliyetçi olarak kanıma dokundu. 'Yazıklar olsun. PKK ile işbirliği yaptın. Utanmadan nasıl geliyorsun' dedim." şeklinde savunma yaptı.

Olaylar sırasında çıktığı elektrik direğinden Kılıçdaroğlu'na tekme atmaya çalıştığı ileri sürülen Oğuz Şimşek ise ortalık karışınca kendisini kurtarmak için direğe çıktığını ve bir ayağının boşta olduğunu anlattı. Şimşek, "Uzun boylu insanlar geçsin diye ayağımı çektim. Gittiğime pişmanım. Ama zarar verme kastım yoktu. Kalabalığa çarpmaması için ayağımı kaldırdım." dedi.

Sanık Koray Demirel ise 15 Temmuz gazisi olduğunu anlatarak başladığı savunmasında Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz için "tiyatro" dediğini hatırlattı.

Demirel, "Ben taş atmadım. Anayasal hakkım olan protesto hakkımı kullandığım doğrudur. Cenazeye sonradan katılmıştır. Esas tahrik eden habersizce şehit cenazesine gelen Kılıçdaroğlu'dur." ifadelerini kullandı.

Duruşmaya daha sonra öğle arası verdi.

Bu arada duruşma sırasında sanıklar ve müştekiler arasında kısa süreli sözlü tartışma yaşandı.

İddianame

İddianamede, Şehit Piyade Sözleşmeli Er Yener Kırıkçı'nın 21 Nisan 2019'da Çubuk'un Akkuzulu Mahallesi'ndeki Yeni Cami'de düzenlenen cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yönelik protestolarla başlayan olayların devamında, sözlü ve fiili saldırıda bulunulduğu ifade ediliyor.

Kılıçdaroğlu'nun yanı sıra Yıldırım Kaya, Murat Emir, Deniz Demir, Barış Bozkurt, Kenan Nuhut ve Cahit Yetişir ile CHP tüzel kişiliğinin "müşteki" olarak gösterildiği iddianamede, Aytuğ Kaan Gök ve Remzi Kaygusuz ise "mağdur" olarak yer alıyor.

Sanıklar, "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralama", "kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle kasten yaralamaya teşebbüs", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "görevi yaptırmamak için direnme", "suç işlemeye tahrik", "alenen hakaret" ve "siyasi partilerin maliki olduğu eşyaya zarar vermek" suçlarından yargılanıyor.

Kılıçdaroğlu'na yumruk atan Osman Sarıgün'ün "kamu görevlisini kasten yaralamak" ve "kamu görevlisine alenen hakaret" suçlarından 1 yıl 8 aydan 3 yıl 10 aya kadar hapsi istenirken, diğer sanıklar için 1 ay 15 gün ile 28 yıl 10 ay arasında değişen sürede hapis cezası talep ediliyor.

Sarıgün, emniyetteki ilk ifadesinde, "Kılıçdaroğlu'nu karşımda görünce sinirlerime hakim olamayarak bir kez yumruk attım." ifadelerini kullanmıştı.

Savcılık sorgusunda ise Sarıgün, Kılıçdaroğlu'nun korumalarından birinin omzuna vurması üzerine gayri ihtiyari yumruğunu savurduğunu iddia etmiş ve yumruğun Kılıçdaroğlu'na denk geldiğini savunmuştu.