ÇOCUKLUĞUMUN UNUTULMAZ TATLARI…
Dört mevsimi de eşit sürelerle yaşayabilen bir vatanımız var bizim. Her türlü zenginliğe sahip denizleri, madenleri, bol sulak arazileri ile Rusların tabiriyle "Tanrının Yürüdüğü Yol" Anadolu. Çocukluğumuzdan bugüne tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de nüfus artarken teknoloji ile beraber olarak iklimlerden, yerleşim alanlarına, toprak verimliliğinden, denizlerdeki balık ve canlı nüfusuna kadar her şey değişime uğradı görünür bir şekilde. Mesleğim gereği gıdalardaki değişimleri daha fazla incelemek zorunda kalıyorum doğal olarak…
HAYATIMIZA RENK KATAN GIDALAR
Çoğumuz hatırlarız çocukluğumuzda beyaz-kırmızı gazoz diyorduk bizler,içmek çok özel bir his uyandırırdı ağızda bıraktığı tad ve kokusuyla. Çok içmiyorduk ama herhalde o yüzden daha bir lezzetliydi bu gazozlar. Çok geçmeden kolalı içeceklerle tanıştı tüm dünya ve Türkiye. Bu içeceklerin gizemli formülü, ağızda bıraktığı tad ile çok mutlu etti insanları. Ayrıca geçici bir süre enerjik te yaptı gençleri, çocukları. Nedense onsuz da olmamaya başladı günler, hep içme isteği uyandırdı ve bağımlılık yaptı zamanla. Etrafta midesi küçük yaşta ağrıyan hatta delinen çocuklar ve gençler duyar olduk. Özellikle kolalı içeceklerde kullanılan bazı maddeler bağımlılık yapıyor ve enerji veriyordu. 90’lı yıllardan sonra da hala ne işe yaradığını anlayamadığım enerji içecekleri girdi hayatımıza. Enerji veren daha sağlıklı o kadar çok besin ve içecek varken…
Hazır meyve suları her dönem popüler olmasına rağmen bazıları yalancı meyve suyuydu galiba…Toz olarak sürahiye koyup üzerine su ilave edip karıştırıldığında sarı veya kırmızı renktelimon, portakal, vişne, çilek tadı veren içecekler elde ediyorduk. Özellikle soğuk içmek çok güzeldi, hem de ekonomik olarak litrelerce yapılıp misafirlere ikram edilebiliyordu.Şimdi düşündüğümde bakıyorum da kullanılan aroma, yapay renklendirici gıda boyaları ve tatlandırıcılar ile şeker pancarından elde edilen toz şekerli meyve suları. Şu an sağlıklı değil dediğim bu içecekler o gün ne kadar da yaygın tüketiliyordu.Bu içeceklerle birlikte sebze ve meyveleri de katarak şu soruyu sormak zorunda kalıyorum: O dönemlerde niye bu kadar sık ve türlü türlü hastalık yaşamıyorduk?
BAHÇELİ EVİMİZ
Değerli okurlar,çocukluğumdaki bizim evimiz (Çanakkale Seramik Fabrikası Konutları) beş yüz metre kare bahçesi olan bir evdi.Kendi evimiz olduğu için üzüm, elma, armut , nar, erik meyveleri ile bir çok sebze türünü de yetiştirme şansımız oldu.Babam öğle araları yemek saatlerinde bile bahçeyi gezip, çapalamaya, gül ve çiçeklerle ilgilenmeye bayılırdı. Tabi ki annem de her şey de olduğu bu konuda da destekti…(Bu arada o sene bir dalından 16 gonca gül çıkan bordo renkte kadife gülümüz Çan’da meşhur olmuş, hani denir ya görmeyen kalmamıştı.)
Kesin olan bir şey vardı, o dönemlerde daha doğal besleniyorduk.Yani besin yetiştirirken gübrelemeden ilaçlamaya,toplandıktan sonra işlenmesine kadar her şey doğaldı. Şeker doğal şekerdi, tereyağı doğal tereyağıydı, domatesin,salatalığın,biberin gerçek çekirdekleri vardı birde kendine has kokuları. Domatesi ısırıp yediğinizde dudaklarınızda çatlak varsa ağzınızı açıp kapatamazdınız asitten. Ispanağın,marulun yaprakları daha küçüktü. Lezzetine doyamadığımız tavuklar bahçede yürüyordu.(Şimdi hareket etmediği için yemlenmekten çatlamaya hazır, diyabetli, tombul tavuklar???) Çilekler daha küçük ve kokulu, kirazlar tek taneliydi ikiz değil. Yediğimiz balığın kokusunu ve tadını 24 saat hissedebiliyorduk. Üstüne yediğimiz mandalinalar okul önlüklerimizin ceplerini saatlerce parfümlerdi.Yerli malı haftasını kutlayabiliyorduk incir,üzüm,fındık…Sanırım birkaç yerli ürünle kutlamalar yapılmaya çalışılıyor ama takip edebilmiş değilim.Artan nüfusa karşı tüm dünyada ürün alışverişi var bunu kabul ediyorum fakat, dünyada kendini doyurabilen sayılı ülkelerin başında gelen tarım ve hayvancılıkülkesi diye öğretilen Türkiye maalesef kırmızı eti dünyada en pahalı tüketen bir ülke konumunda şu anda…
Bu değişimlerin sebebi ne olursa olsun, dört mevsim boyunca Türkiye’de yüzlerce ürünyetiştirebilir,tarımın ve hayvancılığın en verimlisini,sağlıklısını yapabiliriz.Bunun en güzel sonucu da geride miras olarak bırakacağımız lezzetli anıları olan çocuklar ve gençler olur sanırım.
Sağlıklı, serin serin geçireceğimiz bir hafta olsun…