"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurallarıyla yerleşmesi temel gündem olmalıdır"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Milli güvenliğimizin sağlam esaslara bağlanmasının yanında iç huzur ve istikrar ortamının kökleşmesi için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi temel gündem olmalıdır." dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, milli güvenliğin sağlam esaslara bağlanması ve istikrar ortamının kökleşmesi için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesinin temel gündem olması gerektiğini belirterek, Anayasa Mahkemesinin (AYM) de tüm unsurlarıyla yeniden masaya yatırılmasını istedi.
Bahçeli, "Yeni yasama yılının açılışı kapsamında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun ve uyumlu siyasi ve hukuki düzenlemelerin yapılmasına ilişkin" yazılı açıklama yaptı.
Sıcak tartışmaların yaşandığı, Türkiye'nin çevresindeki gerilim ortamının yükseldiği bir dönemde TBMM'nin 27'nci Dönem 4'üncü yasama yılının başladığına işaret eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Gazi Meclisimiz milli iradenin tecelli merkezi, milli hedef ve özlemlerin takip mekanı, temin merciidir. Türkiye'nin daha demokratikleşmesi, daha gelişmesi, bölgesinde ve küresel sistemde daha da etkili olması bir yanda TBMM'nin tarihsel gücüne, diğer yanda da Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin müessir vasfına bağlıdır. Bugün ülkemiz devamlı tahkimi ve ikmali yapılan bir husumet cephesiyle karşı karşıyadır. Milli güvenliğimizin sağlam esaslara bağlanmasının yanında iç huzur ve istikrar ortamının kökleşmesi için bilhassa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin bütün kurum ve kurallarıyla yerleşmesi temel gündem olmalıdır. Bu maksatla da yeni hükümet sistemi parlamenter sistemin bütün kamburlarından, bütün bağlarından, bütün engellerinden ayıklanmalı, arındırılmalıdır. Nihayetinde hakim ve havi hukuk sistemi mutlaka ele alınmalı, darbe dönemlerinin ürünü ve mirası olan yargı müessesleri demokratik bir içeriğe kavuşturulmalıdır."
Bahçeli, başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerde yargının en üst organı olarak "Yüce Mahkeme" veya "Yüksek Mahkeme"lerin görev yaptığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Buna karşılık parlamenter sistemle yönetilen ülkelerde ise Anayasa Mahkemeleri bulunmaktadır. Halbuki ülkemizde tarihi nitelikli bir yönetim reformu yapılmış, egemenliğin yegane sahibi aziz Türk milleti 16 Nisan 2017'de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tercih etmiş, parlamenter sistem dönemi kapanmıştır. Milli bekamızı tehdit eden devasa sorunlara daha etkili karşılık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle verilmektedir. Antidemokratik girişimlerin önü yine bu hükümet sistemiyle kesilmektedir."
"Anayasa Mahkemesi yeniden yapılandırılmalı"Türkiye'nin terörle mücadeledeki başarıları, sınır ötesindeki operasyonları ve egemenlik haklarının muhafazasının Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde daha hızlı ve tesirli bir hale geldiğinin altını çizen Bahçeli, şöyle devam etti:
"Ekonomik saldırılara direnç, Kovid-19 salgını ile kararlı mücadele, yeni hükümet sisteminin sunduğu güçlü sevk ve idareyle arzu edilen seviyelere ulaşmıştır. Parlamenter sistemin oluşturduğu kurumların yeniden yapılanması ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne fonksiyonel açıdan müzahir noktaya taşınması artık kaçınılmaz bir zarurettir. Demokrasinin ilkeleriyle ve aziz milletimizin iradesiyle temellenen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni darbelerin ardından tesis ve tezahür eden kurumların küflü prangalarından kurtarmak asıl olmalıdır."
Bu prangalardan birinin 1961 Anayasası ile Türk hukukuna giren ve esas itibarıyla 1960 darbesinin oluşturmak istediği demokrasi dışı yapıyı korumak için ihdas edilen Anayasa Mahkemesi olduğunu belirten MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Bu kapsamda Anayasa Mahkemesi yeni hükümet sisteminin doğasına uygun şekilde yeni baştan yapılandırılmalıdır. 27 Mayıs darbecilerinin, 12 Haziran 1960 tarihinde çıkardığı '1' numaralı geçici kanun ile hem Türkiye Büyük Millet Meclisinin hak ve yetkileri hem de Türk milleti adına yapılan yargılama yetkisi 'Yüksek Adalet Divanı' adı verilen icazetli ve boyunduruk altındaki yapı tarafından gasbedilmiştir." ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Yassıada'da millet iradesini yargılayan ve dönemin bakanları ile Başbakanına idam kararı verenin de "bizzat bu gayrimeşru lekeli yapı" olduğunu kaydetti. Yüksek Adalet Divanının birçok üyesinin Anayasa Mahkemesinin kurucu üyeleri arasında yer aldığını hatırlatan Bahçeli, Yassıada yargılamalarının başındaki isim Salim Başol'un daha sonra Anayasa Mahkemesi asıl üyesi seçildiğini bildirdi.
Bahçeli, "Mahkemenin Anayasa’ya uygun kararlar vermesi beklenirken siyasi ve ideolojik saplantılara kapılması millet vicdanında derin yaralar açmıştır." değerlendirmesinde bulundu.
"Reformlar acil ihtiyaç"Bahçeli, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin sağlıklı bir zeminde devamını ve güçlenmesini mümkün kılacak reformların gecikmeksizin yapılması acil bir ihtiyaçtır. Ahlaki ve siyasi bir uzlaşmayla 1960 darbesinin bütün izlerinin ortadan kaldırıldığı, zulüm olan yargılamaların tüm sonuçlarının yok sayıldığı bir dönemde, Anayasa Mahkemesi de tüm unsurlarıyla yeniden masaya yatırılmalıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ruhu ve esaslarıyla birlikte yüksek demokratik standartlar bunu gerektirmektedir. Türkiye'nin demokratikleşme sürecini hızlandıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çelişmeyecek demokratik, etkin, adil, tartışmaların odağı olmaktan çıkarılmış bir 'Yüce Mahkeme', deyim yerindeyse bir 'Divan-ı Ali' kurulması Türkiye’nin gücüne güç katacaktır."
Bahçeli, siyaset kurumunun görevinin, "Yaşanan karanlık dönemlerin muhasebesi ile geleceğin Türk asırlarının, Türk nesillerinin ihtiyaçlarını tespit etmek, kudretli devlet inşası için gerekli demokratik adımları ve atılımları süratle hayata geçirmek" olduğunu belirtti.
"Yeni yasama yılında ele alınmalı"Geçmişin hüzünlü ve kaotik dönemlerinden hukuken, fiilen, fikren ve ruhen kurtuluşun bu şekilde sağlanacağını kaydeden MHP Genel Başkanı Bahçeli, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesinin son zamanlarda verdiği kararlar sancılı ve sakattır. Hak ihlalleri adı altında, milli haklara ve adalet duygusuna telafisi imkansız zararlar verilmektedir. Türkiye darbelerle yüzleştikçe, darbelerin demokrasi karşıtı kurumlarıyla hesaplaştıkça istikbal ve istiklalini sarsılmaz biçimde güvenceye alacaktır. Yeni yasama yılının başlangıcında bu konunun samimi, sağduyulu, ön yargısız, demokrasi ahlakına ve milli gerçeklere münasip ölçülerde değerlendirilip tartışmaya açılması halisane beklentimizdir."