Döngüsel iktisat yolunda Türkiye: Sıfır Atık Projesi
Sıfır Atık Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çabalarıyla yaygınlaşmaya devam ediyor. İlk olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, TBMM ve bakanlık binalarında pilot uygulamaları başlatılan çalışma, dalga dalga tüm ülkeye yayılmaya başladı.
Bir atık yönetim felsefesi olarak ortaya çıkan Sıfır Atık Projesi öncelikle israfın önlenerek kaynakların en verimli şekilde kullanılmasını, atık oluştuğu durumlarda ise atık miktarının en düşük seviyeye indirilmesini öngörür. Eğer atık oluşması kaçınılmaz ise oluşan atıkların henüz üretildiği noktada ayrıştırılarak ekonomiye hammadde veya enerji olarak geri kazandırılmasını hedefler.
Bir evde günün sonunda hiç atık üretilmemiş olması “kızıl elma” olarak tabir edebileceğimiz, ulaşılması zor bir hedeftir, ancak bu hedef için gösterilen çaba, bireyleri olabildiğince az atık üretmeye, çöpe atmaya niyet ettikleri eşyaları geri kazanacak yöntemler bulmaya itecektir. Son yıllarda özellikle okullar ve belediyeler çocukları atık malzemeler kullanarak yaratıcı çözümler bulmaya teşvik eden yarışma sayısını artırdılar. Bu da geleceği şekillendirecek olan nesillerin zihniyet olarak bu konuda orta yaşlı ve yaşlılara göre daha geri dönüşümcü olmasını sağlayacaktır.
Sıfır Atık projesinden maksat öncelikle kullan-at tarzı ürünlerden kaçınmak ve bu tür ürünler yerine tekrar tekrar kullanabileceğimiz malzemelere yönelmektir. Bu konuda bir örnek piknik için kullanılan plastik tabak, bardak ve çatal-kaşıklardan verilebilir. Yaz mevsiminde bu tarz eşyaların satışı ve kullanımı çok artmakta ve insanlar daha pratik olduğunu düşünerek pikniği hem sağlıksız malzemelerle yapmakta hem de piknik yerlerinden ayrılırken arkalarında kocaman bir çöp poşeti dolusu plastik atık bırakmaktadır. Bunun yerine pikniğe katılan her ailenin kendisine yetecek kadar tabak, bardak ve çatal getirmesi ve bunları eve geri götürerek yıkaması doğa ve çevre adına daha güzel bir hareket olacaktır. Sıfır Atık Projesi’nin hem mimarı hem de hamisi olan Sayın Emine Erdoğan, toplumdaki tüm bireylerin her gün ne kadar çöp ürettiğini gözlemesini özellikle tavsiye etmektedir. Bu gözlem sonucunda bireyler ne kadar fazla çöp ürettiklerinin farkına vararak bu miktarı azaltma yoluna gideceklerdir.
Anneanne ve babaannelerimiz pek çok eşyayı hemen atamaz, tekrar tekrar kullanırlardı. Ancak bizler ürünlerin seri üretim sonucu ucuzladığı dönemde yaşayan “kullan-at nesli” olarak çok fazla eşyanın kullanım ömrünü kendimiz kısaltmış bulunuyoruz. Bu mantığın tekrar eskiye dönmesi, bir eşyanın farklı amaçlarla tekrar tekrar kullanılması, çöpe atılmasının ertelenmesi hem o eşyanın kullanım ömrünü uzatacağı için israfın azalması ve verimlilik artışı, hem de onun yerine satın almak zorunda kalacağımız nesneyi almadığımız için tasarruf anlamına gelmektedir. Böylece sıfır atık projesi mikro anlamda aile ekonomisine makro anlamda ise ülke ekonomisine katkısı yüksek olacak bir projedir. Ayrıca, sıfır atık yaklaşımı kimsenin taş atıp kolunun yorulmayacağı, insanların sadece hayat tarzında yapacağı küçük düzenlemelerle başarabileceği bir iştir. Ancak bu yaklaşım etkileri itibariyle ekonomi ve çevremiz açısından inanılmaz olumlu sonuçlar yaratacaktır. Daha önce cam, plastik, kâğıt ve organik atıkların aynı poşete konularak atılması sonucu ziyan edilmesi söz konusu iken, bu proje ile atığa gönderilen cam, kağıt, metal, elektronik eşya ve plastik uygun işlemlerden geçerek yeniden kullanılacak ve böylece enerji, hammadde ve bunları üretirken kullandığımız petrol miktarından ciddi miktarda tasarruf sağlanacaktır.
Atıkların geri dönüştürülme oranı Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 46 iken Türkiye’de sadece yüzde 13 seviyesinde. Bu oranın 2023 yılında yüzde 35’e çıkarılması hedefleniyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında, organik atıkların öncelikle kaynağında kompost gübre yapımında kullanılması öneriliyor. Diğer atıkların ise üretime yeniden kazandırılarak maliyetleri düşürmesi öngörülüyor.
Türkiye’de 2017 yılının ekim ayında başlatılan Sıfır Atık Projesi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının çabalarıyla yaygınlaşmaya devam etmektedir. İlk olarak Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Bakanlık binalarında pilot uygulamaları başlatılan çalışma, dalga dalga tüm ülkeye yayılmaya başlamıştır. 2019 yılı Mayıs ayı itibariyle Türkiye’de 18,750 kamu kuruluşu sıfır atık projesine dahil olarak atıkları kaynağında ayrıştırmaya başladı. Okullarda yapılan bu ayrıştırma, geleceğimiz olan çocukların ve ailelerinin bilinçlenmesine özellikle katkıda bulunuyor. Ancak, sıfır atık projesinde başarıya ulaşmanın ve atık geri dönüşüm oranının artması için evlerdeki atıkların da kaynağında ayrıştırılması ve bu sistemle toplanması gerekiyor.
İstanbul’da ve Türkiye’nin diğer illerinde bazı belediyeler belli noktalara konulan atık toplama merkezleri, kumbaralar ve kendi ayrıştırma tesisleri ile geri dönüşüme katkı sağlamaya başlamışlardı. Bu belediyeler zaten başladıkları geri dönüşüm yolculuğuna Sıfır Atık Projesi’ne dahil olarak ve ayrıştırma tekniklerinde bazı değişiklikler yaparak devam ediyorlar. Evlerde organik atık ve diğer atıkları ayrıştıran vatandaşlar belediyelerin sağladığı atık toplama merkezlerine getirerek geri dönüşüme katkı sağlıyorlar. Ayrıca, haftanın belirli günlerinde ambalaj atıklarını ayrı çöp kamyonları ile toplayan belediyeler de mevcut. Bu uygulamalar tüm atıkları tek bir yere atmaya kıyamayan ve atıklardan bir değer üretmek isteyen vatandaşlara kolaylık sağlamakta.
Ancak, geri dönüşümü bir hayat tarzı haline getirmek için toplumun daha çok bilinçlendirilmesi ve ödül ve ceza mekanizmasına dayanan bir sistem kurulması gerekiyor. Bu konuda Avrupa ülkelerinin çöp toplama sistemleri örnek alınabilir. Yollarda çöp konteynırları bulunmayan pek çok Avrupa ülkesinde her evin kendi deposu bulunur ve hane halkları oluşturdukları çöp miktarına göre çöp vergisi öderler. Kaynağında ayrıştırmayı ve atık miktarını azaltmayı en iyi başaran vatandaşlar düşük miktar vergi ödeyerek ödüllendirilir, atık miktarını azaltmak için çaba göstermeyen hane halkları ise daha yüksek vergi ödeyerek bir nevi cezalandırılırlar.
Türkiye’de şu an en kolay uygulanabilecek sistem bazı noktalarda başlatılmış olan depozito yönteminin yaygınlaştırılması olabilir. Kişilerin plastik veya cam şişe, kağıt gibi atıklar karşılığında ulaşım kartına para yüklemesi veya başka kazanımlar elde etmesi teşvik edici bir yöntemdir. Diğer yandan uzun vadeli çözümler için planlama yapmak, 2023 ve 2030 yılı geri dönüşüm hedeflerine ulaşmak için elzemdir. Hane halklarının oluşturdukları atıklar geri dönüştürülmeden Avrupa ülkelerindeki yüzde 46’lık geri dönüşüm oranını yakalamak imkansız görünmektedir.
Sıfır Atık Projesi 19 ayda ekonomi ve çevreye ne kazandırdı?On dokuz aydır uygulamada olan bu proje çerçevesinde 126,1 ton kağıt ve kartonun geri kazanımı sağlandı ve böylece 2 bin 142 ağacın kesilmesinin önüne geçildi. Kırk dokuz ton plastik atığın geri dönüşümüyle 798.7 varil petrolün kullanımından tasarruf sağlandı. 8,7 ton cam atık ile 11,5 ton metal atığın geri dönüşümüyle toplam 25,5 ton ham maddeden tasarruf edildi. 9,1 ton organik atıktan 3,7 ton kompost üretilerek sebze ve meyve yetiştirilmesinde kullanılır hale geldi. Öte yandan bitkisel atık yağın geri dönüşümüyle biyodizel, atık motor yağının dönüşümüyle madeni yağ, elektronik atığın dönüşümüyle de önemli oranda ham madde, üretim süreçlerine geri kazandırıldı. Eldeki verilere göre projenin ilk 19 aylık hasılatı 807,341 kilovatsaat enerji, 3,528 metreküp su, 1,490 metreküp depolama alanının tasarrufu oldu, sera gazı salınımı ise 25,6 ton azaltılmış oldu.
Döngüsel ekonomi yolunda TürkiyeSıfır Atık yaklaşımı kullan-at mantığını ısrarla reddederken, bunun yerine eşyayı iktisatlı ve israf etmeden kullanmayı tavsiye ediyor. Eğer eşya artık tekrar kullanılamayacak duruma gelmişse hammadde olarak geri dönüştürülmesi, bu da mümkün değilse kendisinden enerji üretilmesi söz konusu oluyor. Bu noktada Sıfır Atık Projesi günümüzün tüketim toplumunu doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye yaklaştırması bakımından da önem ifade etmektedir. Döngüsel ekonomi, hızla tüketilecek ürünler yerine geri dönüştürülebilir ve tekrar tekrar kullanılabilecek ürünler imal ederek ve kullanarak dünyanın sınırlı kaynaklarını daha iyi yönetebileceğimizi savunan bir yaklaşım ve son yıllarda gelişmiş ülkelerde yükselen bir çizgi sergilemekte.
Sıfır Atık Projesinden çok daha fazlasını elde etmek bundan sonra belediyelerin sadece kendi bina içlerinde değil, vatandaşın evinde ayrıştırdığı atıkları da uygun bir sistemle toplaması ile mümkün olacaktır. Sistemin verimli çalışması için atıkları enerji, hammadde veya komposta dönüştüren tesisler hızla inşa edilmeli, geri dönüşüm bir sektör ve yatırım alanı olarak görülmelidir. Şu an sadece sokak toplayıcılarının olduğu yapıdan, kendi istihdamını yaratan devasa bir ekosisteme doğru geçiş profesyonel bir şekilde yapılmalı ve zaten başarılı bir şekilde ilerleyen projenin hız kesmeden yayılması için herkes elini taşın altına koymalıdır.
[Türk-Alman Üniversitesi’nde İktisat Bölümü öğretim üyesi olan Doç. Dr. Elif Nuroğlu, uluslararası iktisat, yerçekimi modeli, ampirik uluslararası ticaret, ekonometrik modellemeler, ampirik makroekonomi, yapay sinir ağları ve fuzzy yaklaşımlar alanlarında çalışmaktadır]