"Döviz önden buyursun, faiz ardınsıra gelir"
Yazarımız Prof. Dr. İbrahim Atilla Acar, "Döviz önden buyursun, faiz ardınsıra gelir" isimli yazısını kaleme aldı...
Bir yanda sınırlarımızdaki güvenlik sorunu, öte yandan faiz ve kurun başı çektiği ekonomik savaş... içeride sürüp giden FETÖ ile mücadele ve ABD ile hassasiyetler içeren gerilimli diyalog ortamı. Yaşlı AB ile yaşananları saymıyorum bile. Beşi bir yerde, yönetimi güç bir ülke haline geldiğimizin göstergesidir. Bu durum Türkiye ve Türk insanından kaynaklanmıyor. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın dünü böyle, Bugünü zaten böyle. Yarın da böyle olmasın diye herşey. Dünyanın en sakin ülkelerinden Finlandiya veya İzlanda’yı alın, yerleştirin bu topraklara, bu coğrafyaya onlar da bugün bizim yaşadıklarımızdan çok farklı şeyler yaşamayacaktır.
Türkiye, bu coğrafyayı mesken tutmuş. ibn Haldun'un "coğrafya kaderdir." deyişine hayat vermiş, Anadolu'yu mekan etmiştir. Artık kaderimizi yaşıyoruz. Bir imparatorluk sonrası suyun iki kıyısında, sınırın iki yakasında kaldı kardeşler: Sınırlar olmasa, vatandaşımız olacak insanlarla ayrımız gayrımız yok ama ayrı karalarda yaşıyoruz. Ve bu imparatorluk bakiyesi coğrafya, bizi çağırıyor... Bu da başka bir bedel mevzusu. Bu yüzden güvenlik ve güvenlikçi politikalar hep masada olmaya devam edecektir.
Güvenlikle elde edemedikleri çıkarları için şimdi ekonomi kozuna sarıldılar. Kur gidiyor…Elbette ülke açısından vesveseye mahal verecek kurdaki yukarı yönlü hareket ve onun çekiştirdiği faiz ikilemini görmemek mümkün değil. Elbette iktidar açısından, faizin düşmesi ekonomideki canlanma açısından önemlidir. Elbette tüketimi, dolayısıyla tüketimle doğacak yatırımları artırmak, kolay borçlanma imkanı ile mümkün. Bu bakımından düşük faiz önem arz etmektedir.
Öbür taraftan dövizdeki yukarı yönlü hareketlenme, hem azalan döviz girişi hem de döviz çıkışına işaret etmektedir. Artan kur bir kere borcu olan için derttir, mal alan için derttir, finansman ihtiyacında para piyasalarındaki dalgalanmaları yüksek faizle aşarken derttir. Bu durumda faiz artışı kaçınılmazdır, dövizi içeride tutmanın başka bilinen kısa yolu yoktur. Bunu yapabiliyor olmaları ve sadece faiz lobisi ile açıklayıp acizlenmek zayıflık olacaktır. Önce oyunu görmek gerekir. Ekonominin kendi kuralları, dövizi frenlemek adına “düşük kur için yüksek faiz” kuralını işletmektedir.
Amerika’da seçimi kazanan Trump’ın iktidar oyunu oldukça riskli devam ediyor. Harcamaları arttıracağına dair beyanatları için dahi para gerekli. Bir de FED’in faiz arttırımı eklendiğinde kurda yukarı yönlü hareket kaçınılmaz olur. FED ABD'nin ihtiyacı olan doları yüksek faizle toplayacaktır. Bir nev’i yeni Keynesçilik yaklaşımı olan genişletici politikalar, ABD için de içinde bulunduğu krizden bir çıkış olarak düşünülmektedir. ABD’nin altyapıya yönelik harcama eğilimi ve sonrasında ortaya çıkacak finansman ihtiyacı bunun göstergesidir.
Ülkenin döviz ihtiyacı devam ediyorsa ki ediyor.. Dövize olan talep devam ediyor sa ki ediyor.. bir de kötümserlik desteklenip bir miktar da ülkeden döviz çıkmışsa… Bu durumda ne kadar istenmeyen bir durum olsa da faiz silahını kullanmak “şart” olmaktadır. Bu sayede TL faizinin artması, Türkiye’ye döviz girişinin başlaması, döviz çıkışının yavaşlaması anlamına gelecektir.
Aslolan, bu kaynakların üretken alanlarda kullanılarak verimliliğin keşfedilmesi ve üreten ekonomiye geçişin sağlanmasıdır. O günleri de göreceğiz.