Enerji tüketiminde dikkatli olmalıyız

Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nün Avrupa Birliği HORIZON 2020 kapsamında yürüttüğü "Yaklaşık Sıfır Enerjili Binalar" konulu proje kapsamında kurulan Yaklaşık Sıfır Enerjili Binalar Eğitimi - Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’nde inşaat sektörünün tüm aşamalarında görev alan çalışanlara ve karar mekanizmasında yer alan yetkililere eğitimler verilecek.

Yaklaşık Sıfır Enerjili Binalar Eğitimi projesinin amacının; inşaat sektöründe yaklaşık sıfır enerjili binaların uygulanmasına yönelik teorik ve uygulamalı eğitimleri vermek olduğunu ifade eden proje yürütücüsü Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Göksal Özbalta, “Merkezimizde inşaat sektörünün tüm aşamalarında görev alan mimar, mühendis, tekniker, işçi ve karar mekanizmasında görev alan belediye ve bakanlık çalışanlarına eğitimler ücretsiz olarak verilecektir. Böylece binalarda enerji verimliliği ve kullanıcı konforuna yönelik bilinç oluşturulması ve teknik elemanların uzmanlaşmaları sağlanacaktır.  Söz konusu eğitimlere her ortak ülkede 600 işçi, 120 tasarımcı -mimar, mühendis ve 180 inşaat sektörü temsilcisi katılacaktır. Projede, Türkiye, Bulgaristan, İrlanda, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Ukrayna ve Romanya olmak üzere 7 farklı ülkeden 12 ortak yer alıyor. Projenin ana hedefi tüm ortak ülkelerde yaklaşık sıfır enerjili binalar konusunda bilincin artırılması ve düşük enerjili bina proje uygulamalarının yaygınlaştırılmasıdır. Projenin Türkiye ayağını Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü yürütüyor” diye konuştu.

 AB Binalarda Enerji Performansı direktifinin revize edilmesi ile ‘Yaklaşık Sıfır Enerjili Bina’ kavramının ortaya çıktığını ifade eden Prof. Dr. Özbalta,  “Binaların enerji tüketimindeki payı yaklaşık yüzde 40 düzeylerindedir. Bunun yanı sıra ülkemizde konut sektörü yüzde 31 oranı ile enerji tüketiminde sanayi sektöründen sonra en büyük paya sahiptir. Küresel olarak, yapı sektöründe nihai enerji tüketiminin, nüfus artışı ve ekonomik büyümeye bağlı olarak 1971’den 2010’a kadar ikiye katlandığı görülmektedir. Ayrıca bina sayısının dünya genelinde 2035 yılı itibarıyla yüzde 30 oranında artacağı beklenmekte ve bunun da küresel enerji arzı üzerindeki baskıyı artıracağı öngörülmektedir. Dolayısıyla fosil kaynak tüketiminin etkili olduğu küresel ısınma ve ona bağlı çevresel sorunlar tüm dünya ülkelerinin gündeminde olup enerji politikalarının belirlenmesinde etkin rol oynamaktadır. Bilindiği gibi Kyoto Protokolü (şu an Paris Anlaşması) de aslında küresel ısınmanın kontrolü için önemli bir adımdır. Gerek uluslararası sözleşmelere bağlı yükümlülükler gerekse ülkemiz açısından enerji eldesinde yaklaşık yüzde 75 düzeyinde dışa bağımlı olmamız, enerjinin tüm sektörlerde olduğu gibi binalarda da verimli kullanımını ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi zorunlu kılmaktadır. Kısacası binalarda enerji verimliliğinin sağlanmasının temel kuralları vardır; öncelikle bina duvarları ve taban/tavan döşemelerinde yeterli kalınlıkta ısı yalıtımı kullanmak, ısı köprülerini önlemek, istenmeyen hava kaçaklarını azaltmak ve enerji verimli mekanik sistemler kullanmak bunlardan birkaçıdır. Düşük enerjili binalarda bina kabuğu geçirimsizliği yüksek seviyede ısı yalıtım malzemesi ve ısı geçiş katsayısı düşük üçlü cam doğramalar ile sağlanmaktadır. Ayrıca atık ısıdan yararlanma, yapı elemanlarının termal kütle etkisi,  bina sızdırmazlık değerinin en aza indirgenmesi yanı sıra güneş enerjisinden fotovoltaik paneller ile elektrik enerjisi ve güneş kolektörleri ile sıcak su eldesi dışında ısı pompası kullanımı, rüzgar enerjisi ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanmak diğer temel kriterlerdir. Böylece hem ülke ekonomisi hem de çevresel sorunlar bağlamında petrol, doğalgaz, kömür vb., fosil kaynak kullanımının azaltılması ile sürdürülebilir çevre ve yaşama katkı sağlanabilecektir” diye konuştu.

Prof. Dr. Özbalta,  “Projeye ortak ülkeler ‘Yaklaşık Sıfır Enerjili Binalar’ konusundaki eğitimlerde, kendi yerel şartlarına uygun eğitim programını esas almaktadırlar; ortak her ülke bulundukları iklimsel koşullara bağlı olarak kendi eğitim programlarına oluşturabilmektedirler. Eğitimler alanında uzman akademisyen ve özel sektör temsilcileri tarafından verilecektir. Ülkemiz koşullarında malzeme ve bilgi konusunda fazla sorun görmüyoruz ancak uygulamaya yönelik deneyimlerin yeterli olmadığı kanaatindeyiz ve proje kapsamında da bu eksikliği tamamlamaya çalışacağız. Eğitime katılanları düşük enerjili, çevre duyarlı, yüksek iç mekan konforuna sahip bina tasarımı ve uygulamaları, yenilenebilir enerji teknolojilerinin binalara uygulanması, simülasyon programları, fotovoltaik panel ve rüzgar türbinleri ile binaların enerji üretir hale gelmelerinin olanaklı olduğu konusunda öncelikle sektör çalışanları olmak üzere, enerji tüketiminde önemli rol oynayan bina kullanıcılarının da bilinçlendirilmesini istiyoruz. Eğitimlerin sonunda katılımcılara ‘Katılım Belgesi’ verilecektir. Söz konusu proje ile toplumun her kesiminde enerji verimliliği, sürdürülebilirlik, sağlıklı-konforlu yaşam ortamı konularında farkındalık yaratmayı amaçlıyoruz” dedi.