İMAMOĞLU: "BU ÜLKE, BİR ANDA VAR OLMADI"
İBB iştiraki Kültür A.Ş.’nin yayına hazırladığı “Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk” kitabının tanıtım toplantısında konuşan Başkan İmamoğlu, “Bu ülke, bir anda var olmadı” dedi. İmamoğlu, “Benim İstiklal Savaşı gazisi olan büyük dedem savaştan dönmeseydi, benim ailem olmayacaktı. Çünkü tek kalan oydu 4 kardeşten. Onun sayesinde bizim ailemiz var oldu, Karadeniz’in bir köyünde. Şimdi de ben, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım. Ata’mızın bize emanet ettiği biçimde, ben kendimi bu şehre, bu millete adamayacağım da neye adayacağım Allah aşkına” diye konuştu.
KADIKÖY / İSTANBUL
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) iştiraki Kültür A.Ş., “Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk” kitabını hazırladı. Nutuk’un 1927 Osmanlıca baskısı, 1934 ve 1938 yeni Türk harfleri baskısı temel alınarak hazırlanan kitap için, bugüne kadar yapılan belli başlı Nutuk çevirileri gözden geçirildi. Daha önceki çevrilerde göze çarpan eksikler giderildi, yanlışlar düzeltildi. Osmanlıca metin, büyük bir dikkatle günümüz Türkçesine aktarıldı. Böylece arı, duru Nutuk metni ortaya çıktı.
“YENİ NUTUK”U SİNAN MEYDAN ANLATTI
“Hatıratlarla Karşılaştırmalı Nutuk” kitabının tanıtım toplantısı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun katılımıyla, Kadıköy İskelesi üzerindeki İstanbul Kitapçısı’nda gerçekleştirildi. Tanıtım toplantısında İmamoğlu’na, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi ve Kültür A.Ş. Genel Müdürü Serdal Taşkın eşlik etti. Toplantıda ilk konuşmayı yapan proje danışmanı, tarihçi Sinan Meydan, özel seri kitapla ilgili tarihi ve teknik bilgiler paylaştı. Meydan’ın ardından konuşan İmamoğlu, şunları söyledi:
“9 YILIN BİLANÇOSUNU ORTAYA KOYMASI MUAZZAM BİR ŞEY”
“Nutuk, çok kıymetli bir eser. Nutuk’u okurken ya da içini analiz etmeye, anlamaya çalışırken aslında ben, kendi geçmişimi yaşıyorum. Dedemi, büyük dedemi, ninemi; onların anlattıklarını yaşıyorum. Bu ülkenin varoluş mücadelesini anlatıyor. Ben, Nutuk’ta hiç yargısız infaz görmüyorum. Nutuk, tamamen olanları anlatıyor. Topluma hesap verebilirliğin neredeyse 100 yıl önceye yakın, bir lider tarafından, hem de o dönemde ortalık diktatörle doluyken, bir liderin böylesi bir cümle kurması, ‘Halkıma hesap veriyorum’ demesi, şeffaflığı ortaya koyması, 9 yılın bilançosunu ortaya koyması muazzam bir şey.”
“ATATÜRK’ÜN FİKİRLERİNİN YENİLENME KABİLİYETİ VAR”
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Türkiye Cumhuriyeti’ni bir eser olarak bıraktıklarını belirten İmamoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti’nin bize emanet edildiği dönem itibariyle, başka bir mücadelenin de işaretini verdiler aslında. Yüzyıllar geçse de bence Atatürk’ün fikirlerinin yenilenme kabiliyeti var. Her fikrinin aslında inovatif bir tarafı var. Ortaya koyduğu her vecizin ya da mücadele tipinin, bir önerinin inovatif bir tarafı var. Bize, böyle bir yol çizmiş; içine aklı ve bilimi koymuş. Güncel vakalar, güncel gelişmeler üzerinden bir mücadele biçimiyle ilgili yol göstermiş. Örneğin, bugün dünyanın gündemi ne? Dünyanın gündemi, elbette sağlıkla ilgili bir mücadele; ama dünyanın gündeminde bilim var. Bilim olmadan, olmaz. Başka ne var? Yüksek teknoloji ile ilgili gelişmeler var. Bilgi çağındayız. İşte inovatif tarafı dediğim o. Artık mücadelenin kalemle, tarımla, ekonomiyle, sanayiyle işaret ettiği, o günün aslında bugüne dair inovatif tarafı bu. Her ne kadar başka gündemler hayatımızda var olsa da benim için gerçek olan gündem bu” diye konuştu.
“KENDİMİ BU ŞEHRE ADAMAYACAĞIM DA NEYE ADAYACAĞIM ALLAH AŞKINA”
“Bu ülke, bir anda var olmadı” diyen İmamoğlu, “Bu ülke, büyük bir çöküntünün, büyük bir sıkıntının içinden ortaya çıktı. Şu anda Kadıköy İskelesi’ndeyiz. Bu suların hemen birkaç yüz metre ilerisinde Ata’mızın, islimbotun içerisinde, ‘Geldikleri gibi giderler’ mesajını vermesiyle başlayan bir mücadele söz konusu. Kadim İstanbul, muazzam İstanbul; gurur duyuyoruz. Böyle bir emanetin bizlere emanet edilmesi bizim için gurur verici. Fatih Sultan Mehmet, onun için bir çağı kapatıp, açan padişah, diye anılıyor. Unutmayalım ki, 5 yıl işgal altındaydı, burası. 5 yıllık işgal, bu şehrin belki de tümüyle elimizden gitmesine imkan tanıyabilecek ortamların habercisiydi. Ama bunu tersine çeviren bir toplum, bir ulus ve bunun önderi Mustafa Kemal Atatürk vardı, buna mani oldular. Bütün bu değerlerin, bütün bu farkındalıkların; her evin, her yuvanın yok olma riskiyle karşı karşıya olduğu bir toplumdur Türkiye Cumhuriyeti. Benim İstiklal Savaşı gazisi olan büyük dedem, savaştan dönmeseydi, benim ailem olmayacaktı. Çünkü, tek kalan oydu, 4 kardeşten. Onun sayesinde bizim ailemiz var oldu, Karadeniz’in bir köyünde. Şimdi de ben, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’yım. Ata’mızın bizi emanet ettiği biçimde, ben kendimi bu şehre, bu millete adamayacağım da neye adayacağım Allah aşkına” ifadelerini kullandı.
“KANAL İSTANBUL’A KARŞI ÇIKMAK BAĞIMSIZLIK ADINA ÖNEMLİDİR”
İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Tam da bugün, 23 Temmuz, Erzurum Kongresi’nin yıldönümü. Ben, hiç tesadüf olduğunu düşünmüyorum. ‘Tam bağımsız Türkiye’ mesajının verildiği bir kongrenin yıldönümünde, Nutuk’u sizinle paylaşmak da benim için ayrı bir gurur vesilesi. İnşallah her zaman da bağımsızlığına devam edecek. Hep beraber bunu sağlayacağız. Bu bağımsızlık, geçmişte anlaşıldığı gibi, sadece savaşla ya da emperyalist güçlerin sizi zapt etmesiyle yok edilmiş bir bağımsızlık kurgusu değil. Bağımsızlık artık; fikri bağımsızlıktır, teknolojik bağımsızlıktır, kendi gençlerinin, çocuklarının özgürce yaşama tutunabildiği bir ülke olmaktır; hem dışa dönük hem içe dönük. Bu anlamda mesajı çok kuvvetlidir. Yarın da yine bağımsızlığın önemli bir simgesi olan Lozan Antlaşması’nın yıldönümü. Dolayısıyla bugün, Lozan’ın bir sonraki adımı olan Montrö Antlaşması’nın Türkiye’nin koruyucu bir sözleşmesi olduğunun farkındalığını artırmak istiyorsak, bütün güncel konuları Nutuk’la birleştirmek, bağımsızlık mücadelesinin ne olduğunu anlamak gerekiyor. Onun için Montrö ve Lozan çok önemlidir, kıymetlidir. Onun için Kanal İstanbul’a karşı çıkmak bağımsızlık adına önemlidir, kıymetlidir. Bunun da altını çizelim.”
KUTU……KUTU
ATATÜRK NUTUK’U NEDEN YAZDI?
Atatürk, CHP İkinci Büyük Kurultayı’nda Nutuk’u okumaya başlamadan önce parti başkanı olarak bir açış konuşması yaptı. Cumhuriyetçi ve halkçı yönetimin ülkeye yeni mutluluklar ve onurlar kazandıracağını belirttikten sonra kendi ifadesiyle “Ulusa, 9 yıllık dönemin hesabını vermek için” yazdı. Atatürk Nutuk’u, Türk gençliğini bilgilendirmek, bilinçlendirmek, tarihten dersler çıkarıp yol göstermek amacıyla ve uyarmak için yazdı. Bu nedenle de Nutuk’u özellikle “Gençliğe Hitabe” ile bitirdi. Atatürk Nutuk’u, Türk Devrim Tarihi yazımında tarihçilere kolaylık sağlamak için yazdı. Bu nedenledir ki, yine kendi ifadesiyle “Amacım, devrimimizin incelenmesinde tarihe kolaylık sağlamaktır” demişti.
DÜNDEN BUGÜNE NUTUK
Atatürk’ün 1927’de yazıp okuduğu Nutuk, aynı yıl Türk Tayyare Cemiyeti tarafından Ankara’da Osmanlıca 50 bin adet basıldı. İki bölümden oluşan Nutuk’un metin kısmı 543 sayfa tutuyordu. Nutuk’un ikinci baskısı aynı yıl yine 50 bin adet yapıldı. Böylece Nutuk yayımlandığı yıl, 100 bin adet basılmış oldu. Nutuk’un bu ilk baskılarında renkli haritalara da yer verildi. Nutuk, 1980’lerden itibaren Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu, Atatürk Araştırma Merkezi, İnkılap Tarihi Enstitüleri ve pek çok özel yayınevi tarafından sadeleştirilerek basıldı. Bu baskılardan bazıları son derece başarılı olmakla birlikte bazıları eksiklerle ve yanlışlarla doludur.
“Hatıratlarla Karşılaştırmalı NUTUK”un bez ciltli versiyonu 23 Temmuz 2020 tarihinde 135 TL’den satışa sunulurken, Nutuk’un bu özel baskısını çok daha geniş kitlelerle buluşturacak yumuşak kapaklı versiyonu da Ağustos ayında 56,25 TL satış fiyatı ile raflardaki yerini alacak.