İşte Türkiye'nin güvenlik kuşağı
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın, 13. Büyükelçiler Konferansı'nda sarf ettiği, 'Suriye'de terör örgütünün yuvalandığı son bölgeleri temizleyerek, güvenlik halkalarını yakında birleştireceğiz' sözlerinin ardından Suriye kuzeyine yönelik askeri operasyon ihtimali yeniden sıcak gündeme taşındı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “30 kilometre derinliğinde güvenli hat kuracağız; terör örgütünün yuvalandığı bölgeleri temizleyeceğiz” ifadeleri, “Acaba güvenli hat neresi, nerede başlıyor, nerede bitiyor?” sorularını da beraberinde getirdi. Operasyonun ne zaman olacağı, nereleri kapsayacağı elbette ABD ve Rusya gibi muhataplarla yapılacak görüşmelere ve askeri planlamalara bağlı. O nedenle zamanlamasını bu yazıda göz ardı edeceğim. Bunun yanı sıra; operasyonlarda hava sahasının kullanıp kullanılmayacağı, sınırın bu yanından hava unsurları desteğiyle kara harekatı mı yapılacağı, ağırlıklı olarak meskun mahallerde mi geçeceği konusu da yine askeri kurmay heyetinin işi.
Benim açımdan yanıtı aranan soru; Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarının ardından yeni bir sınır ötesi operasyona niçin ihtiyaç duyulduğu, Türkiye’nin kırmızı çizgilerinin ve güvenlik kuşağının nereleri içerdiğiydi. En üst seviyede devletin güvenlik kademelerinden aldığım yanıtları sizlerle paylaşayım:
Irak’ta ve Suriye’de yürütülen terörle mücadele operasyonlarına şu gözle bakılmasında fayda var: Irak operasyonları 3-4 Kıbrıs Harekatı ise Suriye operasyonları 4-5 Kıbrıs Harekatına eşdeğer. Dolayısıyla askeri kuvvet planlaması ve harekat planının yanı sıra; diplomatik müzakereler ve bunların sonuçları da göz önünde bulundurulmalı. Sivillerin bulunduğu bölgelere yönelik operasyonlar da çok iyi planlanmalı. Uluslararası ve yerel destek en üst seviyede gözetilmeli.
Operasyonun amacını sorduğumda şu yanıtı aldım: Güney sınırlarımızı tam manasıyla kontrol etmek istiyoruz. Sınırımızdan içeri girip-çıkan olsun istemiyoruz. O bölgede birileri terör devletinin kurulmasını istiyor olabilir. Kırmızı çizgimiz şu: Oradaki terör yapılanması açısından güneyde; Araplar, kuzeyde biz, doğuda ise İran var. Oradaki PKK/YPG yapılanması için Akdeniz’e bir kapı açmak istiyorlar. Bu kapıyı Kürt nüfusun bulunmadığı yerlerden açmak istiyorlar. Geçmişteki operasyonlarımızla bunu engelledik. Şimdi amacımız bunun kalıcı olması. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin ile Soçi’de yaptığı görüşmeden operasyon konusunda olumlu bir sinyal çıkıp çıkmadığı ise önümüzdeki günlerde netleşecek ancak terörle mücadele konusunda kararlılık mesajı çıktı.
Operasyonun zamanlaması ile ilgili soruma, “Hazırlıklar tamamlandığı zaman operasyon başlayabilir” yanıtını aldım. Bölgedeki ABD, Rusya ve İran varlığı ise operasyonun güçlüğünü artırıyor. Yetkililer, “Öyle karmaşık bir düzen var ki dikkatli olmak zorundayız. Oradaki petrolü ve kaynakları kontrol etmeye yönelik bir mücadele var. Rusya geldi oraya yerleşti, kimse ses çıkarmadı. Ardından İran destekli Haşdi Şabi’lerin gelişine göz yumuldu. ABD, YPG/PKK üzerinden kontrol etmek istiyor. Burada herkesin menfaatini kolladığı bir sistem var ancak birbirlerine belli amaçlarla göz yumdukları sistem, Türkiye’nin aleyhine işliyor” değerlendirmesini yapıyor. Sonuç olarak, devletin bütün birimleri operasyon konusunda kararlı sadece uygun zemin ve zamanlaması planlanıyor.