Kadınlarda daha fazla görülüyor
MS hastalığı merkezi sinir sisteminin (beyin ve omurilik) enflamatuar, demiyelinizan hastalığıdır. Nedeni tam olarak bilinmese de çevresel ve genetik faktörlere bağlı bağışıklık sistemindeki bozukluk sonucunda ortaya çıktığı bilinmektedir.Özel Ege Şehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Zaur Mehdiyev: ''Multipl Skleroz hastalığı genellikle 20- 40 yaşları arasında ortaya çıkmaktadır ve kadınlarda daha sık görülmektedir'' dedi. Mehdiyev, MS hastalığı hakında ayrıntılı bilgiler verdi.
''D vitamini eksikliği MS hastalığının başlamasında bir etkendir'
Özel Ege Şehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Zaur Mehdiyev: ''Viral, bakteriyel enfeksiyonlar, beslenme alışkanlıkları, iklim koşulları gibi bazı çevresel faktörlerin MS oluşmasındaki rolüne yönelik çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Enfeksiyöz süreçlerin MS'i tetiklediğini gözlemliyoruz, fakat spesifik olarak herhangi bir enfeksiyöz etkenin süreci başlattığı hiç bir çalışmada kanıtlanmadı.Coğrafi özellikler önemlidir, MS özellikle fazla güneş ışını almayan coğrafi bölgelerde daha sık rastlanır. Bunu güneş ışını az alan yerlerde yaşayan bireylerde D vitamini seviyesinin düşük olması ve dolayısıyla düşük D vitamini düzeyinin bağışıklık sisteminde olumsuz etki yaparak hastalığı tetiklediğini varsayıyoruz. MS hastalığı Amerika ve Avrupa'nın kuzeyinde daha fazla rastlanır. Akdeniz bölgesi'nde orta düzeyde, ekvatora yani güneş ışını fazla alan bölgelere yaklaştıkça MS hastalığının sayısında azalma görürüz. Bu arada bir konunun altını çizmek istiyorum: D vitamini eksikliği hastalığın nedeni değildir, sadece hastalığın başlamasında bir etkendir. Yani bir genetik faktör varsa D vitamini düşüklüğü hastalığın ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor. Hastalığın başlamasında bir etkendir, ama sonraki gelişmesinde, devam etmesinde herhangibir rolü yoktur'' dedi.
''MS, çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabilir''
''MS, beyin ve omuriliğin farklı bölgelerini etkilediği için çok çeşitli nörolojik belirtilere yol açabilir. MS en çok elde, kolda, bacaklarda uyuşukluklar şeklinde duysal semptomlarla başlar. İkinci en sık gördüğümüz belirti görme kaybıdır. Anlık olan, 2-3 dakikalık görme kayıplarını MS ile ilişkilendirmemek gerekir. MS' le ilgili görme kaybı genellikle tek taraflı ve en az 24 saat sürer. Güçsüzlük, çift görme, dengesizlik, baş dönmesi MS'in diğer belirtileridir. Çoğu zaman bu belirtilerin bir kaçı birarada olabiliyor. MS tanısı alan hastalarda en sık semptomlardan biri de yorgunluktur. Hastaların neredeyse yüzde 85'inde yorgunluk mevcut ve bu hastaların günlük yaşantılarını en çok bozan, hayat kalitesini en fazla etkileyen semptomdur. MS hastalarında yorgunluğunu artıran faktörler : kas spazmı ve mesane sorunlarından kaynaklanan uyku bozuklukları, depresyon, haraket sınırlıkları, enfeksiyoz süreçler, kansızlık, tiroid bozuklukları, uyku apnesi, huzursuz bacak sendromudur. Yorgunlukla ilgili altını çizmek istediğim konu; hastalar kesinlikle yorgunluğum var , acaba MS'miyim şüphesine kapılmasınlar. Yukarıda da belirttiğim gibi yorgunluk MS tanısı alan hastalarda fazla gördüğümüz belirtidir. Tersten bakacak olursak, yorgunluk şikayeti olan bireylerde MS'ten şüphelenilir mi, kesinlikle hayır.
''MS in ilerlemesini durduramayız ama yavaşlatabiliriz''
MS hastalarının tedavisini 3 yönde değerlendiriyoruz. Birincisi hastalık modifiye edici tedavidir, yani hastalığın ilerlemesini durduran, atak sıklığını azaltan, prognozu değişen tedavi. İkincisi atak tedavisidir. Atak zamanı 5-7 bazen 10 gün kortizon kullanırız. Üçüncü tedavi yönü semptomatik tedavi dediğimiz, atak sonrası geriye kalan belirtileri tedavi etmek için kullandığımız tedavidir. Tedavi başarısını konuşurken hastanın ve doktorun tedavi anlayışının aynı olması lazım. Bizim açımızdan MS hastalığının tedavisi hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak, bazen de durdurmaktır. Yani tedaviden kastımız hastanın tamamen hastalıktan kurtulması değil. Bu soruyu cevaplaya bilmemiz için MS'te prognozu konuşmamız lazım : Genel olarak bakacak olursak genç erişkinler arasında engellilğe neden olan en sık neden travmadan sonra MS'tir. MS'i tedavi etmezsek, doğal seyrine bırakırsak engellilik oranı yüksek rakamlara çıkıyor. Fakat tedavi altındaki hastaların 1/3'ü tanıdan 20 yıl sonra bile hayatlarını bağımsız olarak devam ettiriyorlar, diğer 1/3'ü ise denge ve güçsüzlük sorunları nedeniyle kısmi desteğe ihtiyaç duyarlar. ''Kadınlarda daha sık görülüyor'' Beyaz ırkta, sosyo ekonomik düzeyi yüksek olanlarda ve güneş enerjisini az alan kısımlarda yaşayanlarda MS riski daha fazladır. MS, genç erişkinlerde ( 20- 40 yaş arası) ve kadınlarda daha fazla görülmektedir. MS bağışıklık sisteminin hastalığıdır. Bağışıklık sisteminin hastalıkları, yani otoimmun hastalıklar kadınlarda fazla görülür, dolayısıyla MS hastalığı da doğası gereği kadınlarda daha fazladır.
MS hastası olan kadınlar gebelik döneminde bir koruma altındadır, gebeliğin kendisi gebelik döneminde hastayı korur. Buna rağmen konu gebelik olunca biz hastayı tümüyle, gebelik öncesi ve sonrasını dönemi de göz önünde bulundurarak değerlendiriyoruz. Neden? Çünkü evet gebelik dönemi hastalık için koruyucudur, fakat gebelik sonrası atak sıklığında ani artışı da görüyoruz. Ayrıca MS'te kullandığımız koruyucu ilaçlar gebelik döneminde bebeğe zarar verebilir. Bu nedenle hasta gebelik istiyorsa mutlaka Nöroloji doktoruyla beraber planlaması gerekir. Anne ve bebek sağlığı için MS hastalarına planlı gebeliği öneriyoruz.