'Kentsel Dönüşüm Dosyası' Bölüm 2
Kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı ilçelerden biri olan Karabağlar İlçesi. İlçenin, Belediye Başkanı ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi ilk Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı olan Muhittin Selvioğlu, 3 A Medya Grubu Başkanı ve Yapı Dünyası Dergisi imtiyaz sahibi Rıdvan Akgün'le birlikte kentsel dönüşüm yasasını ve açmazlarını masaya yatırdı.
"İzmir’de dönüşüm bir türlü kentselleşemedi!"
Kentsel dönüşümün en yoğun yaşandığı ilçelerden biri olan Karabağlar İlçesi. İlçenin, Belediye Başkanı ve aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi ilk Kentsel Dönüşüm Daire Başkanı olan Muhittin Selvioğlu, 3 A Medya Grubu Başkanı ve Yapı Dünyası Dergisi imtiyaz sahibi Rıdvan Akgün’le birlikte kentsel dönüşüm yasasını ve açmazlarını masaya yatırdı.
RA: Büyükşehir belediyesinin kentsel dönüşüm vurgusu ve temposu arttı. Ada bazında mahalle bazında yeni addedilen kentsel dönüşüm alanları mı var?
MS: İzmir’de kentsel dönüşüm çalışmaları 2010 yılı itibariyle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde aktif olarak başladı, o yıl kentsel dönüşüm daire başkanlığı kuruldu ve daire başkanlığına ben atandım. Daha sonrasında İzmir’de kentsel dönüşüm alanları tespit ettik ve onları 5393 sayılı yasanın 73 maddesine göre bakanlar kurulu onayına gönderdik ve biraz gecikmeli de olsa daha sonra bunlar bakanlar kurulunca onaylandı ve büyük şehir belediyesi bu çalışmalara başladı yetkiyi aldı. Tabii 5393 sayılı yasanın 73 maddesine göre bakanlar kurulu sınırı onayladıktan sonra bütün yetki büyükşehir belediyesinde. O çalışmalar şu anda sonuç veren, hızlanan çalışmalar. İlk uygulama bizim Karabağlar Bölgesi’nde Uzundere Mahallesi’nde fiilen başladı.
RA: İhalesi yapıldı mı?
MS: Evet 32 hektar alanda ihale yapıldı ve fiilen orda binaların yapımına başlandı. Artık onun dönüşü yok yani o proje sağlıklı bir şekilde ilerliyor, uzlaşı esaslı bir proje.
RA: Uzlaşma kültürüyle yapılan bir proje derken?
M S: Uzlaşma kültürüyle, karşılıklı anlaşmayla, uzlaşı içinde yapılan bir proje.
Bildiğim kadarıyla büyük şehir belediyesinin aynı benzeri şekilde Karşıyaka Örnekköy’de, Ballıkuyu’da Ege Mahallesi’nde, Gaziemir, Emzer ve Aktepe Mahalleleri’nde de en büyük kentsel dönüşüm alanı var, 122 hektar, buralarda çalışmalar sürüyor. Ayrıca İzmir’de 6306 sayılı yasa çıktıktan sonra bakanlar kurulunca da o yasaya göre ilan edilen riskli alanlar var; bunlardan ikisi Karabağlar’da. Biri Osman Aksunar Aşık Veysel ve Aydın Mahallesi’nin bir kısmını kapsayan 110 hektarlık bir riskli alan var diğeri de yaklaşık 17 mahalleyi içeren 540 hektarlık bir riskli alan var.
RA: Çevre Çevrecilik Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu 540 alandan bahsediyoruz herhalde!
MS: Evet bu şekilde bakanlığın belirlediği iki alan var biri 110 hektar Karabağlar, diğeri 540 hektarlık toplamda 650 hektarlık bir alanda da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın çalışmaları var.
RA: Toplamda kaç konut yapılması öngörülüyor Karabağlar’da?
MS: 540 hektar alanda mevcut 17 bin tane bina var yaklaşık. 540 hektarda 50-60 bin nüfus oturuyor büyük bir alan oradaki. Konut sayısı mevcuda göre bakarsanız en az 30 bini geçer. Aşık Veysel’de 110 hektar var; ama bu alanda hem konutlar hem de iş yerleri var, iş yeri ve konutlar aynı alanda olduğu için uygulamada sıkıntılar olacağını düşünüyoruz; burada bize kısmi bir yetki verildi bakanlıkça. Fakat biz alanı incelediğimizde burada 6306 sayılı yasaya göre uygulama yapmanın çeşitli zorlukları tespit ettik; o nedenle de bu alandaki ilan edilen riskli alan kararını gözden geçirmesini talep ettik bakanlıktan, ama bakanlık ısrarla, ‘Risk ortadan kalkmamıştır devam etmelidir’ şeklinde bir görüş bildirdi ve şu anda o çerçevede çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca bu uygulamayla bu işin 6306 sayılı yasaya göre yapılmasının mümkün olmadığı kanaatindeyiz. Bu bölge kaldırılırsa risk alanından çıkarılırsa bana göre planlamayla çözülebilecek bir alan yeni bir imar planı yeni bir bakış getirerek ondan sonraki süreci de hem mülk sahiplerine ve sektöre bırakarak çözüm olacağını düşünüyoruz ve şu anda çalışmalar devam ediyor.
Yeni bir yasal düzenleme yapılması şart
RA: Bu alan hangi yılda ilan edildi?
540 hektar 2012 yılında ilan edildi bakanlıkça ilan tarihi 2012 ama bugüne kadar somut bir adım atılamadı çeşitli sebeplerden dolayı. Bu konuda şunu düşünüyoruz tabii mevcut 6306 sayılı yasanın işlerliği konusunda sıkıntılar var çünkü bu yasanın birçok maddesini de anayasa mahkemesi anayasaya aykırı bularak iptal etti. Bu iptal kararlarından sonra da yeni bir hüküm, yeni bir yasal düzenleme getirilmedi. Dolayısıyla zaten o yasanın birçok aksaklığı var bu iptallerden de kaynaklanan. Yetkililere de ilettiğimiz bir önerimizden bahsedeyim: iki ayrı yasa var, biri 5393 sayılı yasanın 73 maddesine göre yapılan uygulamalar, biri de 6306 sayılı yasa var. Farklı içerikleri var bu iki kanunun, bu doğru değil, bunların tek bir yasada birleştirilmesi ve çıkabilecek aksaklıklar göz önüne alınarak yeni bir yasa düzenlemesi yapılması kesinlikle şart.
R A: Mevcut kentsel dönüşüm yasası, yasa ilk çıktığından bugüne kadar defalarca revize oldu. O dönemde çıkan yasa amir bir yasaydı. Bir takım düzenlemelere göre bugün bu güncelliğini ve bu gücünü hala koruyor mu kentsel dönüşüm yasası?
MS: Bana göre korumuyor. O yasa sadece parsel bazlı uygulamalarda başarılı. Bir parsel binalar kat malikleri ile uzlaşılarak yıkılıyor, yeniden yapılıyor burada uygulamalar var baktığınızda uygulamalarda yasa istediği amaca ulaşmış durumda ama işte mahalle bazlı genel bazlı uygulamalarda maalesef uygulama yok. Çünkü esas bana göre kentsel dönüşüm mahalle bazlı çok geniş alanları içeren uygulamalardır, parsel bazlı uygulamalar kentsel dönüşüm değildir yenilemedir. Adı üstünde bir kentsel dönüşüm ismine uygun olması gerekiyor
RA: Peki kentsel dönüşüm uzlaşı kültürüyle gerçekleştirilebilir mi yoksa uzlaşı kültürü işletilirken aynı zamanda yasal süreç de olmalı mı 100’de yüz uzlaşarak bu kaç yılda çözülebilir ki ?
MS: 5393 sayılı yasada ‘Uzlaşma esastır’ diyor. Yasanın bir hükmüdür bu yani esas olan uzlaşmadır .
RA: Belediyelere ilk önce yetki verilen yasadan bahsediyoruz değil mi?
M S: Evet 5393 sayılı yasadan bahsediyoruz. Tabii o maddede uzlaşı sağlanamadığı zaman neler yapılacağı da var. O kanunda idarenin kamulaştırma yetkisi de var. Fakat 6306 sayılı yasada çok daha ağır hükümler var. Yani uzlaşı esası yok, tamamen uzlaşıyı ortadan kaldırıp resen yapma gibi bir bakış var.
Yasalar birbirinden çok kopuk
RA: Daha pratik bir neticeye gidiyor sanki yasa olarak?
M S: Hayır. Parsel bazlı uygulamalarda başarılı ama, alan bütünündeki uygulamalarda başarılı değil yasa, yapılamıyor. Sebebi de şu; şimdi burada pek çok insan oturuyor, bu insanlar, bu ülkenin vatandaşı, yani proje geliştirilirken, çözüm üretirken onların dertlerine çare olmak gerekiyor. Yasa o çareyi üretmiyor. Bizim görüşümüz o ki, 5393 sayılı yasanın uzlaşı esaslarıyla 6306 sayılı diğer uygulanabilen bölümleri ile harmanlanması, imar kanunları da göz önüne alınarak yeni bir yasanın yapılması Türkiye’de kentsel dönüşümü hızlandırır. Bunun yapılması lazım, çünkü imar kanunundan kaynaklanan, kentsel dönüşümün ya da kentsel yenilemenin önüne geçen çeşitli aksaklıklar var, bunların düzeltilmesi lazım.
RA: Peki bu yasalar birbirine uyumlu mu?
M S: Uyumlu değil. 6306 sayılı yasa tamamen kopuk, örtüşmüyor 5393 sayılı yasa bir derece daha örtüşen bir yasa hükmü ama tek maddelik bir hüküm yeterli değil, onun da geliştirilmesi lazım.
RA: Çanakkale’de ardı arkası kesilmeyen depremler akılları karıştırdı. Türkiye bir deprem gerçeğinin, bir deprem haritasının üzerinde! Özellikle İzmir’de kentsel dönüşüm daha pratik neticelere gitmesi açısından inşaatın kendi içinde maliyetini karşılayabilecek şekilde bir rant yaratılmalı mı?
MS: Planlama dediğiniz zaman bir rant, bir değer artışı söz konusudur. Büyük şehir belediyesinde biz o sınırlar belirlerken bakanlığa göndermeden önce fizibilitesini yaptık, bu alanda çalışma olduğu takdirde kendisini finanse edebilir mi görmek istedik. Bu çok önemli, çünkü yerel yönetim üzerine çok büyük yükler geldiği zaman, bunun altından kalkılması mümkün değil. Benim bildiğim, Uzundere projesi, Örnekköy, Ballıkuyu kendini finanse edebilecek projeler, Ege Mahallesi de dahil. Belediye burada kar amacı gütmediği için esas olan orada projenin kendini finanse edebilmesi. Olanakların sağlanması, gayrimenkul sektöründe bu mümkün, bugünkü Türkiye koşullarında bunu yapabilirsiniz. Tabii emsal olayını çok abartmamak lazım; çünkü değer artışı biraz onunla da ilgilidir. Çok fazla emsal arttırırsanız dönüştürülemeyecek alanlar yaratırsınız. Alt yapı sorunu çıkar, dönüştürülürken ulaşımı, sosyal teknik alt yapısı, düzenli bir kent dokusunun yaratılması gibi kriterlerin mutlaka göz önüne alınması lazım.
RA: Kaynak problemi olmadığını söylüyorsunuz anladığım kadarıyla?
MS: Bence kaynak problemi yok, kaynak zaten kendi içinde var kentsel dönüşümün. Önemli olan onu doğru şekilde kullanmak.
En büyük darbeyi belediyeler alıyor
RA: Ada bazıyla, mahalle bazıyla olursa kaynak yaratıyor ama bireysel yapıda öyle değil.
MS: Tabii parsel bazlı uygulamak pek kaynak yaratmıyor. Belediye ruhsat harcı alamıyor, bazı vergi muafiyetleri var. Bu arada da en büyük darbeyi belediyeler alıyor, gelir açısından baktığımızda o da çok doğru değil.
RA: Zaten büyükşehir yasasıyla kuşa dönmüş ilçe belediyeler …
MS: İlçe belediyelerin bütçeleri çok güçsüzleştiriliyor, bunun görünmeyen bir maliyeti var, ama esas olan tabii 5 hektar, 10 hektar, en az 20 hektarlık alanlarda yapılacak uygulamalar gerçek anlamda kentsel dönüşüm oralarda olur
RA: Peki, bu yasanın bu şekli, bu bakış açısıyla, bireysel hareketle, kentsel dönüşümün 50 yılda tamamlanabileceğine inanıyor musunuz?
MS: Bu yasalarla çok zor ama bunun önün açılması lazım, dediğim gibi birbirine paralel yasalar var kamulaştırma kanunu, imar kanunu, 6306 sayılı yasa, belediye kanunu, bir sürü kanunlar var. Bunların uyumlandırılması, özellikle kentsel dönüşüm konusunda çıkabilecek engellerin ortadan kaldırılması lazım.
RA: Kentsel dönüşümde bu sürecin tam kurulması için bakanlığın da tam yetkili olması gerekiyor anladığım kadarıyla…
MS: Bu işin bakanlıkça yürütülme olanağı yok.
RA: Yerel yönetimler mi yürütmeli?
M S: Yerel yönetimleri siz zaten büyükşehir belediyesi statüsüne getirdiyseniz bu yetkiyi büyük şehir belediyelerine vermek zorundasınız. Bu bakanlık lokal bazı uygulamalar yapabilir yani bunu hiçbir şey yapmasın anlamında söylemiyorum. Bakanlık denetler yol gösterici olur projeyi destekler ama bakanlığın gelip fiilen işi yapması hiç doğru değil, başarılı olm şansı da yok. Türkiye’de yıllardır uygulanan bir imar sistemi var. Kentsel dönüşümde uzlaşırsak dediğiniz zaman Ankara’dan gelip yerelde bu uzlaşıyı yapamazsınız çok açık ve net! Ama yerel yönetim bunu başarabilir: Nitekim İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı böyle bir örnek var hiç ses seda çıktı mı, çıt oldu mu, hayır! 100’de 100 uzlaşıldı.
RA: Evet sessiz sedasız uzlaşıldı.
M S: Burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı da bunu denetlemeli. Denetler, yol gösterir, destekler, yeri geldiğinde… Ama düşünün 81 ilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bunu yürütme şansı yok, mümkün değil.
RA: Kentsel dönüşüm yerel yönetimlere devredilmeli ve onların koordinasyonu yürütülmeli. Finansal yönünü, bütçesini bakanlık denetlemeli.
MS: Evet, kontrol etmeli denetlemeli kanunun amacına uygun yapılıyor mu yapılmıyor mu bu tabiî ki bakanlığın daha pratik dönüşünü sağlar.
Boş alanda kentsel dönüşüm olmaz
RA: Şehrin dinamikleri var o zaman bu konuda
MS: Var tabii! Esasında kenti dönüştürecek olan kentin dinamikleridir ve o dinamikleri biz şöyle düşünüyoruz Bakanlık kentsel dönüşüme başlıyoruz’ dediği an boş bir alan, bina falan yok. O 101 hektarlık alan. Boş alanın da bana göre kentsel dönüşümü olmaz. O, 540 hektarlık alanın içerisinde evet ama planlanan alanda hiç bir bina yok. Bize göre boş alanda kentsel dönüşüm olmaz, yeni imar açılıyor. İşin doğrusu, binalı alanlarda devletin gücü, olanakları da var. Bu dönüşüm sağlanabilir yeter ki siz bu konuda kararlı olun, inanın. Yerel yönetimlerin, İzmir’de büyük şehir belediyesinin bu konuda bilgi birikimi, deneyimi, her şeyi var. İlçe belediyeleri de içine yer alıp desteklediği zaman bakanlık var, çevre il müdürlüğü var, onların da destekleriyle bütün bu devletin kurumlarının iş birliği ile olması gerekir. Herhangi bir tıkanıklıkta bu kurumlar bu tıkanıklığı giderebilir. Bu iş ancak yerel ve merkez yönetimin el ele istikrarlı tutumuyla başarıya ulaşabilir.