Merhaba Değerli Okurlar,

İzmir Haber Merkezi yazar kadrosuna güçlü bir isim daha katıldı. Diyetisyen Hülya Özel, bundan böyle sağlıklı yaşam konusunda ses getirecek yazılarıyla sizlerle birlikte olacak. Özel, ilk yazısında değişen beslenme alışkanlıklarını kaleme aldı.

Öncelikle  seçkin ve dinamik kadrosuyla hızlı bir çıkış yakalayan  İzmir Haber Merkezi ailesinin bir ferdi olmaktan büyük mutluluk duyduğumu paylaşmak istiyorum. Sizlere belirli aralıklarla bu sayfalardan seslenmek, bilgi ve tecrübelerimi sunmak, sizlerinde faydalı olacağına inandığım bu bilgileri okumak isteyeceğinizden eminim. Eğitimini aldığım Beslenme Bilimi ülkemizde ve dünyada son yıllarda o kadar büyük yol aldı ki , uygulamada sonuçlarını görmek  bir yana, koruyucu sağlık hizmetleri olarak toplumu bilgilendirmek çok daha önemli olmaya başladı.

Yaklaşık bir milyon yıldan beri insanoğlu varlığını sürdürüyor. Bu zamanın neredeyse tümünde yiyeceklerle olan ilişkilerimiz değişmedi. Atalarımız ne bulabildilerse onu ve ne zaman bulabildilerse o zaman yediler ve yediklerinin sağlıklı olup olmadığını hiç merak etmediler. Sağlıksız olarak gördükleri esas şey yememekti. Tarım ve çiftçiliğin gelişimiyle birlikte insan toplulukları yiyeceklere erişimi kontrol altına almaya başladı. Daha yüz yıl öncesine kadar pek çok insan kendi yiyeceğini kendi yetiştiriyordu. Nüfusun yaklaşık yüzde 90’ı çiftliklerde yaşıyordu. Yemekler restoranlarda ya da okulda değil, sofrada ya da tarlada yeniliyordu. Gıda araştırmaları henüz gelişmiş bir bilim olmamakla birlikte insanlar ne yediklerini kavrıyorlardı.

20. yüzyılın sonlarına doğru insanların ne yediği ve nerede yediği çok büyük oranda değişti. Giderek artan bir seviyede yiyeceklerimizi marketlerden ya da restoranlardan alıyoruz ve bu yiyeceklerin çoğu işlemden geçmiş, sentetik kimyasallar katılmış, önceden pişirilmiş ya dadondurulmuş biçimde sunuluyor. Ayrıca 20. yüzyılın başlarında insanlar fiziksel olarak bizim şimdi olduğumuzdan çok daha hareketliydi. Çiftçilik fiziksel çalışma gerektiriyordu. Şehirde yaşayan insanlar bile fiziksel olarak zorlayıcı işlerle meşguldü. Ayrıca çok daha fazla yürüyorduk.  

Kısacası, 20 .yüzyılda sofraya koyduklarımız, yemeğimizi nerelerde yediğimiz ve fiziksel aktivite düzeyimiz tamamen değişti.  Çocuk, öğrenci, yetişkin, işçi, sporcu, ev hanımı, yaşlı birçok kişi günlük hayatını devam ettirmek ve sağlıklı olmak için artık daha fazla beslenme bilgisine ihtiyaç duyuyor. Artık insanlar her ne kadar sağlık için beslenme önemli olsa da dış görünüm memnu- niyeti için de kilolu olmamak gerektiğine inanıyor. Tüm  dünyada beslenmeye ve fiziksel aktiviteazlığına bağlı sağlık sorunları diyabet, kalp hastalıkları ve hipertansiyon, pek çok kanser türleri,  felç artıyor.Bu durum  trafik, çevre kirliliği, küresel ısınma , bitkisel ve hayvansal ürünlerde kullanılan ilaçlar ve kimyasallarla beraber kat ve kat hızlanıyor.

Çocukluk  çağı büyüme ve gelişme döneminin temellerinin atıldığı dönem olup , beslenme, egzersiz ve uyku düzeninin, yeme davranışlarının kazandırıldığı dönemdir. Bu dönemde  aile alışkanlıkları kadar okulda kazanılacak yeme alışkanlıkları da ileride  çocuğun sağlıklı olmasına yön verecektir.

Sonuç  olarak biz beslenme uzmanları , toplumun her kesimine ulaşarak gerek  birebir sağlık kurumlarında,okullarda,iş yerlerinde yüz yüze, gereksegörsel medya aracılığı ile kişileri bilgilendirmek durumundayız.     

Gelecek yazımızda buluşana kadar güneş hergün yeniden doğar diyerek , her gününüzün sağlıklı, mutlu, aydınlık geçmesini temenni ederim.      

DİYETİSYEN   HÜLYA ÖZEL

Kaynak : Harvard Tıp Okulu’nun Kılavuzluğunda Ye, Oyna ve  Sağlıklı  Ol  Dr. Allan Walker kitabından faydalanılmıştır.