Milletvekili Sındır, "güçlü bir ekonomi ve vatandaşın huzuru için istifa edin"
2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine Genel Kurulda CHP Grubu adına konuşan İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, '2021 yılı bütçesinde vatandaş yok, umut yok; bu bütçede israf var, bir elin parmaklarıyla sayılabilecek yandaş sermayenin kasaları ve faiz lobilerinin istikbali var' dedi.
2021 bütçesinin çalakalem ve adet yerini bulsun diye hazırlanmış bir bütçe olduğunu söyleyen Sındır, “İktidar olarak yapacağınız en büyük reform, güçlü bir ekonomi ve devlet için, vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğu için derhal istifa etmeniz; demokrasinin, özgürlüklerin, liyakatin, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin önünü açmanızdır” dedi.
“BÜTÇEMİZ SON İKİ YILDA 200 MİLYAR DOLARA YAKIN KÜÇÜLDÜ”
Türkiye’nin bütçesinin büyümediğini aksine küçüldüğünü rakamlarla açıklayarak sözlerine başlayan Sındır, “iktidarın; 2023 yılı GSYH hedefi 2 trilyon dolardı, 2020 yılı için gerçekleşme tahmininin yaklaşık 690 milyar dolar olacağı anlaşılıyor. Sadece son iki yılda 200 milyar dolara yakın küçülmüşüz. Merkez Bankası Net Rezervi Cumhuriyet tarihimizin en büyük açığı ile eksi -57 milyar dolara ulaşmış. Devletin toplam borcu 2 trilyon liraya dayanmış, sadece son 10 ayda 606 milyar lira artış göstermiş. Dış ticaret açığımız son 11 ay içinde 45.3 milyar doları bulmuş ve geçen yıla göre neredeyse yüzde 100 artmış. AKP iktidarı döneminde bütçeden yapılan Faiz Ödemesi 492 milyar doları bulmuş. 2023 yılı için kişi başına GSYH hedefiniz 25 bin dolardı, 2020 yılı için gerçekleşme tahminine göre 8 bin 200 doların da altına düşeceği anlaşılıyor. Vatandaşın bankalara borcu 2020 yılı başından günümüze 239 milyar lira artarak 830 milyar liraya yükselmiş ve borcunu ödeyemediği için maalesef 3.5 milyona yakın vatandaşımız bu bankalar tarafından yasal takibe alınmış. İşsizlik oranı için 2023 hedefiniz yüzde 5’ti, bugün ise TÜİK resmi rakamlarına göre; yüzde 13.2, geniş tanımlı işsizliğe göre; yüzde 27.3. 10 milyona yakın yurttaşımız ve her 3 gencimizden 1’i maalesef işsiz” dedi.
“SÖZLER HAVADA KALDI, VATANDAŞ AÇLIĞA, YOKSULLUĞA TERK EDİLDİ”
İktidarın seçim meydanlarında verdiği sözleri tutmadığını, EYT’lileri, atama bekleyenleri yok saydığını, esnafın açlığa terk edildiğini ifade eden Sındır, “Öğretmenlere, iç güvenlik personeline, sağlık çalışanlarına, din görevlilerine vermiş olduğunuz 3600 ek gösterge sözleriniz havada kaldı. EYT’liler, 500 bine yakın kamu hizmeti gören 4b sözleşmeli memurlar haklarını, 600 bine yakın öğretmen ve yüzbinlerce mühendis, mimar ise atamalarını bekliyor. Pandemi nedeniyle kepenklerini, kontaklarını kapattırdığınız açlığa, yoksulluğa terk ettiğiniz esnaflarımız, kendilerine verilen kredilerden ve borç yapılandırmalarından daha öncelikli olarak kira, elektrik, su, SGK vb borçlarını karşılayabilecekleri doğrudan hibe desteğini bekliyorlar. Zira, 3.8 milyon KOBİ’nin bankalara olan kredi borçları 865 milyar liraya ulaştı ve yaklaşık 300 bine yakını borcunu ödeyemediği için bankaların takibine girdi. Yine pandemi nedeniyle uyguladığınız kısmi çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödemelerini ‘bütçe dışı bir kaynak olan’ İşsizlik Sigorta Fonu’na çullanarak işvereni destekleyen bir fona dönüştürdünüz. Çalışanları açlığa mahkum etmek yerine insanca yaşam için, en az açlık sınırının üzerinde, ücret garantisini işçilerin fonundan değil bütçe kaynaklarından vermelisiniz” dedi.
“BU GİDİŞLE YERLİ MALI HAFTA’MIZI YAKINDA KATAR’LILAR KUTLAMAYA BAŞLAYACAK!”
İktidarın yerli ve milli olan tüm kazanımları satma derdine düştüğünü söyleyen Sındır, iktidara ‘yeri malı haftası’ göndermesiyle yüklendi. Sındır, “Yerli Malı Türk’ün Malı Herkes Onu Kullanmalı, diyerek Yerli Malı Haftası’nı daha doğrusu ‘Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası’nı on yıllardır kutlarız. Meğerse bugünkü iktidar ‘herkes onu kullanmalı’ sözünü yanlış anlamış olacak ki, yerli ve milli olan neyimiz varsa her şeyi satma derdine düşmüş. Herkes derken de bu ülke yurttaşlarından bahsediyoruz, Katar’lılardan değil. Yerli olan neyimiz varsa sattınız, henüz satamadığınız kalanları da Varlık Fonu adı altında toparlayıp yine bir bir satma telaşına düştünüz. Peki 177 milyar liralık bu Varlık Fonu denetlenebiliyor mu? Hayır! Sayıştay denetimine, ihale kanununa tabii mi? Hayır! Kanal İstanbul arazileri, Ataköy sahili, Antalya Limanı, Tank-Palet Fabrikası, Haliç, İstinye Park, şirketler, yalılar, bankalar, borsalar, hepsini Katar Katar sattınız, satmaya da devam ediyorsunuz. Bu gidişle Yerli Malı Hafta’mızı yakında Katar’lılar kutlamaya başlayacak. Zira bu iktidar döneminde bu haftanın ne ‘tutumlulukla’, ne ‘yatırımla’ ne de ‘yerlilikle’ hiçbir ilgisi kalmamıştır. Bu bütçede vatandaş yok, umut yok; bu bütçede israf var, bir elin parmakları ile sayılabilecek yandaş sermayenin kasaları var ve faiz lobilerinin istikbali var. Maalesef iktidarın, yoksulluğu ortadan kaldırmak, gelir adaletini sağlamak, üretimi ve istihdamı artırmak, işsizliğe son vermek, israfı önlemek veya en azından bunlar için belirli düzeylere ulaşabilmek, ekonomik büyümeyi sağlamak, dünyanın sayılı ülkeleri arasında olabilmek gibi bir derdi yok. Bu bütçeye onay vermiyoruz” dedi.
“EN BÜYÜK REFORM, İSTİFA ETMENİZ OLUR”
Sındır sözlerini şöyle sonlandırdı: “İktidar, ekonomide ve yargıda reformdan bahsediyorsa önce sorunu açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymalı ve ekonomideki krizin ve yargıdaki adaletsizliğin mevcut durumunu nesnel bir şekilde tanımlamalıdır. Reformun gereksinimi olacak bütçe büyüklüklerini, tercihlerini, önceliklerini belirlemeli ve bugün önümüzde olan çalakalem ve adet yerini bulsun diye hazırlanmış bu bütçe yerine reforma uygun bir bütçeyi milletin önüne getirmelidir. Esas itibariyle, ekonomide ve yargıda reform için bir problemden bahsediyorsak bunun birinci maddesi yürütmenin ta kendisidir ve mutlaka değiştirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle iktidar olarak yapacağınız en büyük reform; bu ülkenin aydınlık, refah dolu, huzurlu ve güçlü bir ekonomi için, güçlü bir devlet için, vatandaşlarımızın huzur ve mutluluğu için derhal istifa etmeniz ve demokrasinin, özgürlüklerin, liyakatin, bağımsız ve tarafsız bir yargı sisteminin ve hukukun üstünlüğünün önünü açmanızdır.”