Mobbing Zorbalığı

4-10 Şubat Haftası 'Mobbing Farkındalığı' Haftasıdır. Bu kelime, hep duyulan ama anlaşılmayan aynı zamanda çok canlar yakan bir durumdur. Görünüşte 'görünmeyen' ama bir bakış bir harekete sığan literatürde de psikolojik olarak tanımlanan bir konudur.

 

 

Yurt dışında daha yaygın görünen bir durum olarak tanımlanmaktadır. Mahkemelere yansıyan davalar fazlasıyla konuya hassasiyeti tetiklemektedir. O yüzden sanki ABD veya AB ülkelerinde var da;  ülkemizde böyle şeyler olmuyor demek, doğru değildir. Duygusal şantaj, örgütlü saldırı konusunda “mobbing” kavramı da İngilizce "örgütsel baskı" anlamındaki “mob” kelimesinden türetilmiştir.

Öyle ki bu eylem herhangi bir işyerinde, bir kurumda, işletmede hatta sanayide küçük bir dükkanda bile görülebilecek “bezdirme”, “yıldırma” hatta “taciz” vak’asıdır. Bazen bir kişi, bazen bir çete  bazen organize bir grup “mobbing  failidir.”

Mağdurlar başta genelde anlam veremez… Anladığında ise hedeftedir artık. Ekseriyetle sessiz, duygusal, içe kapanık ve "hayır diyemeyen" kişiler kolay lokmadır. Hele ki mobbing mağduru amirinden, yöneticisinden daha yetenekli, zeki ve kabiliyetli ise şimdi yandı demektir… Bir de hazımsız, kindar bir patron ya da yöneticiye denk düştüyse, mobbing için gerekli şartlar oluşmuş demektir. Bundan sonrası iş yerinde uyumsuz ve dışlanma ile başlayan ve işten ayrılma ile sonuçlanan bir sürece girmiş demektir. Olayı derinlemesine yaşayanlarda psikolojik rahatsızlıklar ve intihara kadar varan durumlar görülebilir.

Bir canlıya zarar verme durumu özellikle küçük çocuklarda ve hayvanlarda çok yaygın olarak görülmektedir. Çocuklarda akran despotizmi şeklinde baş gösteren bir diğerini dışlamak; Hayvanlarda ise sürünün çeteleşerek, seçilen bir kurbanın itinayla sürü dışına atılmasına kadar varmaktadır. “Serengete” belgesellerinde sıkça görülen pek çok örneğin hikayesi  böyle başlamaktadır.

Hayvanlar bir yana küçük çocuklar da bazen çok zalim ve acımasız olabilmektedir. Lakaplar, saçıyla, gözlüğüyle, kilosuyla ilgili yapılan alaylar mağdur yavrumuzun akranları tarafından  nasıl dışlandığını göstermek için bilim adamları bu duruma böyle isim koymuştur. Ancak günümüzde iş hayatındaki organize yıldırma çabalarının ortak adı haline gelmiştir.

Mobbing olayında kişiye salt fiziki eziyet edilmesi, yıpratılması, dışlanması bulunduğu ortamda yalnızlaştırılması gerekmez. Yıpratma başka bir şeydir. Kişiye olmayacak işler verilmesinden, daha pasife alınması, sürekli iş yükü ve zorlama da mobbingin bir çeşidi haline gelebilmektedir. İşten çıkarmadan istifaya zorlamaya varan durumlar mahkemeye yansımaktadır.

Yönetici veya patronun yetersizliği mobbing için yeterlidir. Kifayetsiz ama muhteris her amirin makamına göz diktiğini düşündüğü bireylere soluk aldırmamasının temelinde bu yatmaktadır. Telefona çıkmaz, randevu vermez, sorunu çözmez… Hele ki acil müdahalesi gereken konulardan kesinlikle “haberi yoktur.”  Ona gelinse sorunu “derhal çözerdi.” Timsah gözyaşları dozun artmasında etkilidir. Akla gelmeyecek şeyler bu döngünün bir parçasıdır: İşyerinde duygu sömürüsü, kötü niyetli etnik, dini ve cinsiyete, cinselliğe bağlı olan ve olmayan tacizler de mobbingdir. İş arkadaşlarının yanında utandırma, dedikodu, onur kırıcı, şahsiyet zedeleyici ima yollu dokundurma da bunların bir parçası olabilmektedir.

Yöneticinin hedefine ya da atış menziline girmek böyle bir şeydir. Sonunda istifa gelir. Bazıları direnir, bazıları pes eder. Önemli olan birilerinin böylesi bir duruma maruz kalmasıdır. Durumu izaha çalışan “ayı-dayı” hikayeleri çok duyulsa da herşeyin bir sınırı vardır. Yazdığı bir yazının imlası, yazı karakteri, düzensiz bir arşivdeki dosyadan bir evrağın bulunup getirilmesine hatta iç yazışmalara kadar akıllara ziyan konular mobbing için yeterince değerli birer araçtır. Akabinde soruşturmalar, maaştan kesmeler rutin bir sondur.

Bir dostum “baktım olacak gibi değil, projedeki bütün kendi çalışmalarım olan kısımları sildim, itina ile istifa mektubumu yazdım, son cümle kısa ve net “gördüğüm lüzum üzerine”  diye biten “istifa mektubumu” yazdım, patronun masasına bıraktım ve çıktım”  demişti. Artık telefonla dahi ulaşılamayan içerideki haklarını alıp alamayacağını bile düşünmeyen bir işsizdir. Toplumda onlardan çoktur.

Bunun sonu yok. Bugün bir kişinin başına gelen yarın başkalarının da başına gelecektir. Özellikle bu insanlık suçu olaya karşı  “Mobbingle Mücadele Derneği” gibi oluşumlar ciddi bir psikolojik ve hukuki destek sağlamaktadır. Bu çalışmalara katılmalı hastalıklı yönetici, patron, akran her kimden, ne kaynaklanıyorsa adalete sevki sağlanmalıdır. Sağlıklı bir toplumun yolu sağlıklı düşünen sağlıklı davranan bireylerden geçmektedir.