MURAT KURUM'DAN AÇIKLAMALAR..
Çevre ve Şehircilik Bakanı Kurum, "Türkiye Mekansal Strateji Planı, şehirlerimizin aynılaşmasına, kırsal alanlarımızın yok oluşuna karşı geliştirdiğimiz bir aksiyon planıdır." dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, bir otelde düzenlenen "Türkiye Mekansal Strateji Planı Farkındalık ve İstişare Toplantısı"nda yaptığı konuşmada, Bakanlığın 100 günlük vizyoner çalışmaları çerçevesinde bu planı başlattıklarını ifade etti.
Türkiye Mekansal Strateji Planı'nda arazi ihtiyacı olan iç ve dış yatırımların önünü açacaklarını dile getiren Kurum, şehirleri belli bir stratejiye göre yeniden şekillendireceklerini aktardı.
Hollanda, Güney Kore, Almanya, Çin ve Norveç gibi ülkelerin ülke düzeyinde mekansal plan yürüttüklerine işaret eden Kurum, şunları söyledi:
"Mekansal plan, sosyal-ekonomik ve çevre politikaları ile stratejilerini mekanla ilişkilendirerek mekansal gelişmeyi yönlendiren, ülke bütününde ve gerekli görülen bölgelerde hazırlanan plandır. Hem sosyo-ekonomik politikaların mekansal organizasyonunun sağlanması hem de yatırımların ülke ölçeğinde birebir ilişkilendirilerek uyumlaştırılması için ülke genelinde onaylanmış olan 1/100000 ölçekli çevre düzeni planları dahil mevcut mekansal planları yönlendirecek mekansal stratejik bir planının yeni bir yaklaşımla hazırlanması gerektiği herkesçe biliniyor."
İlgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapılarak hazırlanmasının planın başarısını artıracağını vurgulayan Kurum, Mekansal Strateji Planı'nın koruma ve kullanmaya, iklim değişikliğine, şehirlerin gelişme yön ve eğilimleri ile nüfus öngörülerine, afetlere ve kentsel dönüşüme ve kırsal alanların geliştirilmesine ilişkin strateji ve politikalar da içereceğini anlattı.
"Çözümlerimizi tüm detaylarıyla ortaya koymamız gerekiyor"
Kurum, plan çerçevesinde potansiyel yatırım alanları oluşturduklarını, bunlardan birisinin de tüm Marmara'yı birbirine bağlayan Çanakkale Köprüsü olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye Mekansal Strateji Planı, şehirlerimizin aynılaşmasına, kırsal alanlarımızın yok oluşuna karşı geliştirdiğimiz bir aksiyon planıdır. Yer seçimi doğru yapılmamış yatırımlara, yanlış arazi kullanımına, altyapı yetersizliklerine, estetik ve silueti bozan yapılaşmalara, şehrin kimliğini, kalitesini bozan yanlış uygulamalara karşı geliştirdiğimiz ulusal bir projedir. Günümüzde bütün dünyanın kabul ettiği bir gerçek var, bir hakikat var. Ülkelerin kalkınma hızı ile kentleşme oranı arasında doğrudan bir ilişki bulunuyor. Ülkemizde de buna benzer bir durum söz konusudur. Son 50 yıllık gelişim sürecine baktığımızda nüfus ve ekonomik faaliyetler oldukça yoğunlaştı. Sanayinin çeşitli kolları ile tarım ve turizm gibi farklı sektörlerde ihtisaslaşmış, markalaşmış şehirlerimiz birer birer meydana çıkmaya başladı. 1950 yılında Türkiye’de kentlerde yaşayan nüfusun oranı sadece yüzde 25'ken, bugün bu oran yüzde 88 seviyelerinde geldi."
Kırsal alandan şehirlere hızlı göçün çarpık kentleşmeyi ve düzensiz yatırım alanlarının da oluşumunu hızlandırdığının altını çizen Kurum, hızlı kentleşmenin, nüfusun ve yatırım alanlarının büyükşehirlerde yoğunlaşmasını beraberinde getirdiğini ifade etti. Kurum, "Bu nedenle planlı kentsel gelişmeyi sağlayamadık ve çarpık kentleşme beraberinde doğal çevrenin tahribatını, gecekondu alanlarının artmasını, afetlere karşı dayanıksız yapıları, altyapı yetersizliklerini ve artan trafik sorunlarını getirmiş oldu. Bu sorunları bertaraf etmemiz gerekiyor. Çözümlerimizi sadece masada değil sahada da tüm detaylarıyla ortaya koymamız, icraata geçirmemiz gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
"En az 50 yıl ileriye görecek bir planlama yapmak zorundayız"
Bakan Kurum, çevre, altyapı, ulaşım, kentsel dönüşüm gibi pek çok alanda son 16 yılda çok büyük işler yapıldığına işaret ederek Bakanlık olarak çalışmaya devam edeceklerini söyledi.
Türkiye'de kentleşme alanında yeni sorun alanlarının ortaya çıktığına ve yeni mücadele yöntemlerinin geliştirmesi gerektiğine vurgu yapan Kurum, "Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda sürdürülebilir çevre, sürdürülebilir şehirler oluşturmak için parçacıl planlamadan uzaklaşarak en az 50 yıl ileriyi görecek bir planlama yapmak zorundayız." dedi.