Orta Doğu ülkelerinde endişeyle izleniyor
ABD seçimleri sonrasında oy sayım işlemi devam ederken, bazı Orta Doğu ülkelerinde yönetime yakın çevrelerde derin bir sessizlik ve endişe ortamı gözleniyor.
Washington’da yaşanacak olası yönetim değişikliğinin ABD’nin Orta Doğu politikalarında yönetimleri olumsuz etkileyecek değişimler içerme ihtimali bazı ülke yönetimlerinde kaygıyı beraberinde getiriyor.
Mevcut ABD Başkanı Donald Trump bölgede Suudi Arabistan, BAE ve Mısır yönetimlerine yakın bir çizgi izleyerek, muhaliflere karşı yönetimlerin yanında yer aldı.
Ancak demokrat aday Joe Biden, ifade özgürlüğü, muhalif aktivistler ve insan hakları gibi konuları daha fazla dile getiren bir aday olarak dikkat çekiyor.
ABD’nin Suudi Arabistan politikalarında değişme ihtimaliSuudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan'ın İstanbul Konsolosluğunda öldürülmesi konusunda Riyad yönetimine baskı yapmayan Trump’ın, Kahire’nin muhaliflere ve özellikle de Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvan) üyelerine yönelik politikalarına karşı da caydırıcı bir tutum takınmadığı değerlendiriliyor.
Biden, Kaşıkçı’nın ölüm yıldönümü nedeniyle geçen ekim ayında yaptığı açıklamada, "Dünyanın dört bir yanındaki aktivistlerin, siyasi muhaliflerin ve gazetecilerin, zulüm ve şiddet korkusu olmadan görüşlerini özgürce ifade etme haklarını savunacağım. Cemal’in ölümü boşa gitmeyecek. Onun daha adil ve özgür bir dünya için verdiği mücadeleye borçluyuz.” şeklinde ifadeler kullandı.
Biden’in Suudi Arabistan’ın Yemen’deki operasyonlarına da bu ülkede savaş nedeniyle yaşanan insan hakları ihlalleri, açlık ve salgın hastalıklar gibi gerekçelerden dolayı destek vermeyeceği tahmin ediliyor.
Ancak Obama zamanında Biden’in Yemen operasyonuna ses çıkarmaması çelişki olarak önünde duruyor.
Biden'in Mısır politikalarının Trump'tan farklı olması bekleniyorTrump’ın 2016 yılında başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yanlıları sonuçlardan memnun olmuş ve hatta Ahmet Musa gibi Sisi yönetimine yakınlığı ile bilinen bazı televizyon programı sunucuları Trump’ın kazanmasından çok Hillary Clinton’un kaybetmesini kutlamıştı.
Biden’in Mısır politikalarının da Trump’tan farklı olacağı öngörülüyor. Biden’in “aktivistler, siyasi muhalifler ve gazetecilerin, görüşlerini özgürce ifade etme haklarını savunacağını” ifade etmesi Mısır’da yönetim çevrelerinde olumlu karşılanmadı.
Mısır merkezli ON TV’deki programında konuşan ünlü gazeteci Lemis el-Hadidi, “Eğer Koronavirüs olmasaydı demokratların Trump’ın oy oranına yaklaşması bile mümkün değildi. Bu seçimler Çin, İran, Avrupa, Türkiye, İsrail ve Arap dünyasını etkileyecek.” ifadelerini kullanarak Biden’in kazanması ihtimalinden duyduğu endişeyi dile getirdi.
Lemis’in 2016’daki seçimlerde de başta böyle olduğunu ancak sonunda Trump’ın kazandığını hatırlatarak “söylenenlere inanmayın” demesi dikkat çekti.
“Sisi’ye yakın çevreler Biden’in kazanmasından endişe ediyor”AA muhabirine konuşan Mısır Bina ve Kalkınma Partisi basın danışmanı gazeteci Halid eş-Şerif, Trump’ın Orta Doğu’daki dikta yönetimlerin müttefiki olduğunu, Sisi için “sevimli diktatör” ifadesini kullandığını, Muhammed bin Selman’ı ve Muhammed bin Zayed gibi isimleri desteklediğini söyledi.
Şerif, Mısır’da Sisi’ye yakın çevrelerin Biden’in seçimleri kazanmasından endişe ettiğini dile getirerek, “Çeşitli suçlamalarla göz altında tutulan 416 sanığın serbest bırakılması Biden’in kazanma ihtimaline karşı bir ön alma girişimidir.” dedi.
Demokratlar ve cumhuriyetçiler arasında Orta Doğu ülkelerindeki İslami hareketlerin iktidara gelememesi konusunda fikir birliği olduğunu kaydeden Şerif, demokratların bu hareketleri kabullenerek iyi ilişkiler kurma, Cumhuriyetçilerin ise onları mümkünse yok etme politikası güttüğünün altını çizdi.
ABD’nin “İsrail’in güvenliği, bölge ülkelerine oranla İsrail’in silah üstünlüğünün hep sağlanması ve petrol akışının devam etmesidir.” gibi değişmezleri olduğunu da hatırlatan Şerif, cumhuriyetçiler ve demokratlar arasında esasta büyük farklar olmadığının altını çizdi.
Mısırlı gazetecinin de vurguladığı gibi ABD’nin Orta Doğu politikalarında köklü değişiklikler olmasa bile “şekli değişikliklerin” olmasının beklenmesi bazı bölge ülkeleri yönetimlerinde endişeye neden oluyor.