'Sürdürülebilir finans altyapısı oluşturmayı amaçlıyoruz'

Borsa İstanbul AŞ Araştırma ve İş Geliştirme Direktörü Recep Bildik, sürdürülebilir bir finans altyapısı oluşturmayı amaçladıklarını belirterek, "Türkiye'de etkin olacak şekilde sermaye bazılı ve risk bazlı, yine TL cinsinden finansal bir altyapı kurmaya çalışıyoruz." dedi.​​​​​​​

 

"Sürdürülebilir Büyümenin Sermaye Piyasaları Yoluyla Finansmanı" konferansı Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi ana desteği, Borsa İstanbul ve Chartered Financial Analyst (CFA) Institute ana sponsorluğunda gerçekleştirildi.

Konferensta konuşan Bildik, gerçekleştirilen toplantının sürdürülebilir finansa katkıda bulunacağını belirterek, Borsa İstanbul'un da bu konuda girişimlerinin olduğunu ifade etti.

Bu girişimlerden bir tanesinini "sürdürülebilirlik endeksi" olduğuna işaret eden Bildik, şunları kaydetti:

"Özellikle borsadaki şirketleri burada destekliyoruz. Şirketler sürdürülebilirlik raporu yayınlıyorlarsa ve burada ilerleme kaydediyorlarsa onları borsaya alıyoruz. Ayrıca bir platformumuz daha var orada da yine çeşitli ekosistem paydaşları bulunuyor. Diğer endüstrinin önemli kuruluşları da kendi sürdürülebilrilik çalışmalarını bu platform çerçevesinde gerçekleştiriyorlar. Sürdürülebilirlik önemli bir trend ve önemi de günden güne artıyor. O yüzden biz de bu yükselen trendi takip etmekten dolayı son derece umutluyuz."

Bildik, Borsa İstanbul'un geçen sene Cenevre'de sürdürülebilir borsa çalışmaları gerçekleştiren ilk 5 ülke arasında gösterildiğini dile getirerek, "Buradaki girişimlerimizin miktarı yüzde 90'a ulaştı. Zaman içerisinde bu daha da artacaktır ki insanların buna günden güne artan ilgisi var." diye konuştu.

"Hazine Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile yakından çalışmalar yürütüyoruz"

Ekonomik kalkınma üzerinde sermaye piyasalarının da çok önemli olduğunu vurgulayan Bildik, Hazine Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı ile yakın çalışmalar yürüttüklerini ve amaçlarının sürdürülebilir bir finans altyapısı oluşturmak olduğunu aktardı.

Bildik, Borsa İstanbul'un swap etkisi, TL referans oranları gibi piyasa ürünlerinin olduğunu belirterek,"Bu ürünlerimiz zaten gösteriyor ki biz bu alanlarda çalışmalarımıza güçlü şekilde devam ediyoruz. Türkiye'de etkin olacak şekilde sermaye bazılı ve risk bazlı, yine TL cinsinden finansal bir alt yapı kurmayaya çalışıyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız da tüm paydaşlarımızla devam edecek ve ilerlemeye devam edeceğiz." yorumunu yaptı.

"Ferahı ve zenginliği üreten şey kapsayıcı ekonomik kurumlardır"

Şikago Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Ulusların Düşüşü kitabının yazarı Prof. James Robinson, kişilerin teşvikleri ve girişimlerinin kendileri ve çıkarının ötesinde toplum çıkarlarına yönetilmesi gerektiğini dile getirerek, girişim ve teşviklerin toplum yararına olması gerektiğini belirtti.

Ülkelerin ekonomik olarak kalkınabilmesi ve refaha ulaşabilmesi için bunu başarabilmesi gerektiğini kaydeden Robinson, Amerika’da kurumların kapsayıcı bir yapıya sahip olduğunu, bu kurumların taraflara önemli girişim ve fırsat sunduğunu ifade etti.

Robinson, kapsayıcı ekonomiye sahip olmayan ekonomilerin fırsat ve girişimler sunamayacağına işaret ederek, “Sistemden ziyade belirli kişilere odaklanırlar. Kapsayıcı ekonomi sayesinde herkese bir oyun alanı oluşturulmalı toplum içerisinde. Girişimcilik, yatırımcılık ve inovasyon için insan fikirlerine, tutkularına ihtiyacımız var. Ferah bir toplum olabilmek için bir sisteme ihtiyaç var. Amerikan sistemi içerisinde böyle bir yapı var.” değerlendirmesinde bulundu.

Ferahı ve zenginliği üreten şeyin kapsayıcı ekonomik kurumlar olduğunu vurgulayan Robinson, “Ekonomik kurumlar dışlayıcı olursa fakirlik yaratır. Kapsayıcı ve harici ekonomik kurumlar arasındaki farklar neden çıkıyor. Siyasi kurumların farklılıklarından çıkıyor. İster Çin’den ve Yemen’den bahsedin, siyasi ve ekonomik kurumların birbiri arasında denge kurmak zorunda olduğunu söyleyebilirim.” ifadelerini kullandı.

"Toplum ve devletin birbirini dengelemesi gerekiyor"

Robinson, toplum ve devlet arasında denge kurulması gerektiğini aktararak, toplum ile devletin birbirini dengelemesi için kapsayıcı ekonomik kurumların olması ve devletin etkin olup, toplumun faydasına çalışması gerektiğini vurguladı.

Kuzey Kore ve Güney Kore arasında birçok farkların olduğunu söyleyen Robinson, sözlerini şöyle sürdürdü.

“Güney Kore’de elektrik ve teknoloji varken, Kuzey Kore’de yok. Yaşam beklentisi Güney Kore’de 10 yıl daha fazla. Güney Kore çok farklı tipte bir ekonomi gerçekleştirdi. Farklı kurumları bir araya getirdi. Güney Kore çok farklı kurum ve kurullar gerçekleştirdi. Girişimcilik için teşvikler yaratıyor.”

Robinson, Güney Kore’nin insan sermayesine yatırım yaptığını, bu sayede ekonomik büyüme sağladığına dikkati çekerek sözleri şöyle tamamladı:

“Güney Kore’de ekonomik ve siyasi kurumların çeşitliği varken, Kuzey Kore’de böyle bir şey söz konusu değil. Kuzey Kore'de ekonomik kurumlar siyasi kurumlar tarafından sınırlandırılmış durumda. Ekonomik kurumlar yatırım, inovasyon üretebilirler. Bunu siyaset yardımıyla gerçekleştirebilirler. İki ülke arasındaki fark 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan siyasi ve kurumsal farklılıklardan kaynaklanıyor.”

"İnovasyon yatırımının da bir optimum miktarı var"

Şikago Üniversitesi Ekonomi Departmanı Öğretim Görevlisi Prof. Ufuk Akçiğit de inovasyonun ekonomik büyümeye etkisine değinerek, sermaye piyasalarının bunun en önemli malzemelerinden bir tanesi olduğunu söyledi.

İnovasyon yatırımının da bir optimum miktarının olduğuna işaret eden Akçiğit, hangi sektörlere ve şirketelere bu paranın harcanacağının cevaplanabilmesi için sistematik kanıtlara ihtiyaç olduğunu ve her ülkenin hikayesinin birbirinden farklılık gösterdiğine dikkati çekti.

Akçiğit, inovasyon konseptinin anlamını, niceliğini, gelecekteki zorluklarını düşünmek ve doğru kaynakları doğru şeylere ayırarak inovasyon önceliğinde büyüme sağlanabileceğini anlattı.

İnovasyon konseptinin uzun vadede kaliteli ve nitelikli ekonomik büyüme, sosyal mobilite ve mutluluk sağlaması nedeniyle önem verilmesi gerektiğini belirten Akçiğit inovasyonda firmalar, yatırımcılar ve bilim insanları ve yeni teknolojiler ve fikirler olmak üzere 3 tabaka olduğunu anlattı.