TAM 35!
Köşe yazarlarımızdan Beril Yaşar'ın TAM 35! isimli yazısı
TAM 35! Öğrencilerimin çoğunda yüksek bir gelecek kaygısı! Geleceklerine, ne yapmak istediklerine hatta kim olduklarına dair kafalarında deli sorular. (Gönül meseleleriyle kafa kafa yarışır!) Bana en çok sordukları sorular "Siz nasıl kendinizi buldunuz?" "Bu farkındalığa nasıl geldiniz?" "Biz kendi yolumuzu nasıl bulur, kendimizi nasıl tanırız?" Hiç kolay olmadı arkadaşlar! Ben öyle kendimi kolay kolay tanımadım. Hatta şu anda bile tanıdığımı iddia edemem. Sadece hayatıma ve başkalarının hayatlarına eleştirel olmadan Doğan hocanın deyimiyle "gözlemci olarak" bakıyorum. Belki inanmayacaksınız ama bir insanın kendini tanıması gerektiğini bile girdiğim ruhsal sıkıntılı süreçlerden sonra öğrendim. O yüzden iyi ki de bu sıkıntı süreçlere girmişim diyorum. Acıları dönüştürmeyi ve onlardan faydalanmayı öğrenince yaşadığım hiçbir olaya kötü demedim, "deneyim" dedim. O gün bugündür de ego bilincimin üstüne bir yerlere yani farkındalık kısmına çıkmaya çalışıyorum. Nasıl mı? Örneğin biriyle olumsuz bir olay yaşadım, evet! insanım ilk başta ruhum tepki veriyor ve bu tepkiyi vermesine izin veriyorum. Bu çoğunlukla öfke oluyor. En fazla 10 dakika müdahale etmeden öfkemi izliyorum. Sonra diyorum ki "Beril EGO'dan çıkıp farkındalık kısmına atlama zamanın geldi" Bu gönderilen kişi ve olay benim hangi eksiğimi kapatmak aracılığıyla gönderildi? Yanıt eğer sormayı bilirseniz emin olun geliyor. Siz yeter ki öfkenizi kontrol edebilin. Bu hem kendinizi daha çabuk tanımanıza hem de duygu kontrolü yapmanıza çok sağlam imkanlar yaratır. Yeter ki objektif olun. Kendimizi tanımanın bir yolu daha var; Hobilerinizi ve ilgi alanlarınızı iyi tespit etmek! Yok diye bir şey yok! Çünkü hepimiz bir görevle dünyaya indirildik. Hatta bunun peşinden uzun yıllar gidebilirseniz kendinizi gerçekleştirmiş olursunuz ki bu çok üst bilinç boyutudur. İnsanlığa etki etmiş, tarihin akışını değiştirmiş insanlar kendini gerçekleştirebilmiş insanlardır. İlgi alanını duyamamak demek özbenliğine uzak olmak demektir. O yüzden size tavsiyem biraz bu konuya mesai harcayın. Mutlaka bir yerden size görünecektir. Ve aşkla yapılan bir meslek aşkla geçen bir ömür demektir ki tadına doyamazsınız. Bulduğunuz ilgi alanlarının ilk doğduğunuzda kulaklarınıza isim takılır gibi üflenmiş zihin kalıpları olmamasına dikkat edin "oğlum büyüsün doktor olsun, mühendis olsun" gibi. Bir de kimseyi aşağı ya da yukarda görmemek lazım. Eğer Özge Can'ın tecavüzcüsünün doğduğu ve büyüdüğü koşullara maruz kalsaydık hepimiz pekala Özge Can'ın tecavüzcüsü olurduk. Elbette en ağır cezayı görecek ama öfkeye gerek yok. Dünya'da ve içimizde herşey zıtlığı ile var. Çin buna ying-yang demiş, Hegel diyalektik materyal. Son aylarda yaptığım ve huzuruma huzur katan iki şeyi de söylemeden geçemeyeceğim; Bir şeyi isteyip tevekkül etmek. Evet ben hoca olmak istiyordum ve emindim bir gün olacaktı. Sabırla bekledim ve oldu! Çünkü ara amacım yoktu (para kazanmak, değer görmek, makam sahibi olmak) Birine bişey öğretme hazzı var ya!! Yok öyle bir doyum! Evet işin sırrı bu! Ara girdileri çıkar, nasıl olacağını çok vesvese yapmadan yola et ama sana sunulan fırsatları sakın geri çevirme. Hedefine kitlen. Al sana cennet. Benim 35 yaşıma kadar deneyimleyip iyi sonuç aldıklarım şimdilik bunlar. Çok sevdim ben bu yaşı. Şimdi yolun tadını çıkarıyorum. Darısı bütün gençlerin başına...