"TÜRKİYE'NİN İHTİYACI ÖZGÜR, ÖZERK VE PERFORMANSA DAYALI ÜNİVERSİTELERDİR"

DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, yükseköğretim sistemimizin kurumsal özerklik, akademik özgürlük ve performansa dayalı ilkeler çerçevesinde yeniden düzenlenmesini kapsayan 'Yeni Dünya Yeni Üniversite Yükselen Türkiye' model tasarısını katılımcı anlayışla tartışmaya açtı.

DEVA Partisi Eğitim Politikaları Başkanı Mustafa Ergen, yaptığı basın açıklaması ile yeni bir üniversite modelini tartışmaya açtı. YÖK’ün kaldırılmasını, yerine üniversitelerde özerklik sağlayacak Mütevelli Heyetleri kurulmasını kapsayan bu yeni sistem tasarısı, yanlış rektör seçimini dengelemek üzere, seçilen rektörler ve atanan üst düzey yöneticiler için 360 derece performans denetiminin getirilmesini de içeriyor. İşte 10 maddede tartışmaya açılan yeni üniversite modelinin detayları…

1. Dünya hızla teknoloji, dijital ve girişimcilik temelli yeni ekonomiye ve beraberinde şekillendirdiği sosyo-kültürel hayata doğru ilerlerken, ülkemizin bu yarışta başarılı olması için yükseköğretim sistemimizin kurumsal özerklik, akademik özgürlük ve performansa dayalı ilkeler temelinde yeniden tasarlanması gerekmektedir.

 

2. Bugüne kadar birçok tarihsel gelişme neticesinde kuvözde tutulan üniversitelerin, bugünden sonra kendi dinamikleriyle bilime, ekonomiye, kültüre, sanata ve insanlığa katkı verecek mekanizmaları ve insan kaynaklarını geliştirmeleri amacımız olmalıdır. Paydaşları öğrenciler, mezunlar, akademisyenler, toplum, kamu, devlet ve özel sektör olan üniversitelerimizde, doğru ve kapsayıcı kadroların göreve gelmesini ve görevde kalmasını sağlayacak dengeli bir sistemi tartışmalı, hatalardan ve yanlış örneklerden korkmadan ilerlemeyi benimsemeliyiz.

 

3. Üniversiteler, çevik karar alabilen, dijital yetkinlikleri artmış, yaşam boyu hizmet veren, zamanın gerçeklerine ve geleceğin beklentilerine cevap veren bir yapıya dönüşmelidirler. Bu minvalde üniversitelerin ihtisaslaşması önemlidir; araştırma üniversitesi, tematik üniversite, yerel üniversite, yetkinlik kazandıran üniversite gibi yeni kategoriler düşünülmelidir.  

 

4. Mevcut Yükseköğretim Kurulu’nun işleyişi zaman içinde aşırı merkeziyetçi bir hal almış, üniversiteleri asgari müşterekte eşitler hale getirmiştir. Bu kurulun kaldırılması ve yetkilerinin merkeziyetçilikten uzak bir şekilde tasarlanabilmesi önemlidir. 

 

5. Üniversiteler ülkenin kalkınma ve toplumsal gelişme vizyon hedefleri çerçevesinde teşvik edilmelidir. Bazı üniversitelerin birincil hedefi dünya sıralamasında ilk 100’e girmek olabilir. Bazı üniversitelerin hedefi ise bölgesel kalkınmada yerel bilgi geliştirme ve araştırma yapmak olabilir. Yeni kurulacak veya revize edilecek kurumsal yapılar ile üniversitelerin performansı raporlanmalı ve bu kurum akademisyenler arasından seçilecek kişiler tarafından yönetilmelidir. Üniversitelerin ülkeye, topluma, ekonomiye ve bilime katkısının ölçülmesinden ülkenin yetiştirdiği akademisyenler sorumlu olmalıdır. 

 

6. Üniversitelerin, vizyonları doğrultusunda öğrenci sayısını ayarlama, açılacak veya kapanacak bölümleri belirleme, denkliğe karar verme, kadro, ücret ve istihdam yöntemi konularında esneklik oluşturma gibi özerklikleri olmalıdır. Üniversiteler yeni dünyaya hazırlanmak ve birbirlerine örnek olmak için yönetişim inovasyonuna ve dijital transformasyon atılımına girmelidir. 

 

7. Devlet, bölümlerin ve programların akredite olmaları yanında verilen diplomaların belki meslek kuruluşları ile akredite olma mekanizmalarını öne çıkarmalı; mali yardımı fırsat eşitliği temelinde farklı metotlarla devam ettirmeli; üniversitelerin finansman çeşitliliğinin özellikle ülke olarak katkı verdiğimiz Avrupa Birliği Fonları ve özel sektör ARGE çalışmaları başta olmak üzere gelişen dünyaya uyumlu yollarla artırılmasını teşvik etmelidir. 

 

8. Üniversitelerde rektörün belirlenmesi, kurulacak Mütevelli Heyetlerine bırakılmalıdır. Mütevelli Heyeti, arama komiteleri gibi yöntemleri kullanarak kendi sürecini ve üniversite geleneğini oluşturmalıdır. Rektörlük görevinde zaman tahdidi, yaş haddi gibi yapay kriterler kalkmalıdır. Önemli olan üniversitenin stratejik planı ve misyonuna en uygun rektörü istihdam etmeyi başarmaktır. 

 

9. İlk Mütevelli Heyet oluşturma kriterlerinin ana hatları oluşturulmalı, ilgili üniversitelerin senatosu tarafından gerçekleştirilmelidir. Mütevelli Heyeti oluştururken farklı oranlar dahilinde başarılı hizmet yapmış ve yapan akademisyenlerin, kendini ispat etmiş mezunların, öne çıkan öğrencilerin, o üniversiteden işe alım yapan kurumların, o üniversiteye ARGE fonu veren kurumların, hayırseverlerin, kamunun ve yerel yöneticilerin temsiline özen gösterilmelidir. Mütevelli Heyet adından anlaşılacağı üzere akil heyet olarak üniversitenin vizyonunu, yararını, gelişmesini gözetmeli ve bu misyon çerçevesinde kendini sürekli yenilemelidir. Mütevelli Heyetin üniversiteden, bulunduğu ekosistemden, ülkenin ihtiyaçlarından ve hızla gelişen dünyadan fikren kopma lüksü yoktur. Bu anlayışa uymayan heyetlerin yanlış yönetimlerini dengelemek amacıyla, gerektiğinde Mütevelli Heyeti feshetme metodu düşünülmeli ve ilk Mütevelli Heyet kurma prosedürü tekrar başlatılmalıdır. Üniversiteler kendine yarar ve sahiplik sağlayacak Mütevelli Heyeti oluşturma çalışmasını başarabilmelidir. 

 

10. Mütevelli Heyetin yanlış rektör seçimini dengelemek üzere, seçilen rektörler ve atanan üst düzey yöneticiler için 360 derece performans denetiminin getirilmesi tartışılmalıdır. Rektörler ve üst yönetim, ikinci yıllarından itibaren her yıl akademisyenler, idari personel, öğrenciler ve üniversiteye o yıl başvuranlar veya o yıl içinde ayrılanlar tarafından değerlendirilmelidir. Değerlendirme sonucunda, yüzde doksan ve üstünde bir memnuniyetsizliğin ortaya çıkması durumunda rektör görevden el çektirilmeli, aksi halde sonuçlar gizli tutulmalıdır. Rektör seçiminde bu tip yanlış tercihler, Mütevelli Heyetin performansının göstergesi olmalıdır.”