Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, boğaz yasasının yeniden ele alınması istedi. İstanbul Boğazı’nın halinin ortada olduğunu söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:
“Boğazı felç ettiler, İstanbul felç, neden, bu yüzden. Bakıyorsun ki, o güzelim boğazda aman Yarabbi 5, 6, 7 kat binalar var. Nerede bunlar, ön görünümde. Niye, kararlı bir duruş sergilenmediği için bunlar orada. Bununla ilgili çok ciddi bir Boğaz Yasası’nın yeniden ele alınması, çıkartılması lazım.
Bunun için Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın, hükümetimizin kararlı bir adım atması gerekiyor. Bunu sıfırlayalım demiyorum. İnşaatların boğazda yapılmasından da yanayım. Bu çirkin yapılaşmaların yıkılıp onların yerine inşaat yapılsın. Yapılsın ama bunun bir Anayasası olsun adeta. Anayasasını kurduğumuz zaman mesele biter. Bu adımı da atmamız lazım ki boğazın o doğal güzelliğine aldığımız bu kararla, çıkardığımız yasalarla bir farklılık getirelim.
Bu konuda da hükümetimizin çok ciddi bir karar alması gerekir. Belediyelerimize adeta bir süre tayin edilmeli, her plana bir süre. Bu 3 ay olur 6 ay olur neyse, 6 ayda bu planın onayı bitmelidir.”
Binaların yapımıyla ilgili müteahhitleri de sert şekilde eleştiren Erdoğan, “Kot denilen bir olay var ve bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyorlar. Diyorum ki kot olayında kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı bizim getirmemiz lazım” diye konuştu.
Erdoğan, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen Şehircilik Şurası’nda şunları söyledi:
Şahsiyetli olmalı
- “Bizler her alanda olduğu gibi şehircilik konusunda da tarihimizden ibret alarak, hataların tekerrürünü önlemek mecburiyetindeyiz. Binaların, meydanların, mahallelerini belirli bir kimliği, şahsiyeti olmalı. Özellikle Batı ülkelerinde tektipçi bir mimari anlayış hakimdir. Hepsi de birbirine benzeyen sokaklarda aynı tip binalardan yüzlerce binlerce görürsünüz. Aralarındaki farkı anlayabilmeniz gerçekten çok zordur.
- Düzenli ama karakteri olmayan şehirleşme bizim idealimiz, modelimiz asla olamaz. Maalesef yine 1940’lardan itibaren çarpık yapılaşmanın diğer adıyla gecekondulaşmanın yanında aynı kötü, kişiliksiz, çirkin projenin yüzlerce binlerce uygulaması olan apartmanlar, siteler ortaya çıkmıştır. İmkânların kısıtlı olduğu, insanların sadece başlarını sokacak bir ev haliyle yöneldiği bu yapılaşma tarzı artık son bulmalıdır. Ben dikey mimariden yana değilim, yatay mimariden yanayım.
- İnsan topraktan uzak değil, toprağa yakın olarak yaşamalıdır. Bugünün Türkiye’si böyle bir çirkinliği, nobranlığı asla hak etmedi. Dikey mimarinin altında yatan gerçek nedir? Az topraktan çok büyük para kazanmak, yapılan iş budur. TOKİ binaları başta olmak üzere şimdi Ergün Bey’e sesleniyorum tabii. Artık ülkemizde tarihimize, kültürümüze, bölgelerimizin karakteristik yapılarına, hayat tarzına uygun binalar inşa etme dönemi gelmiştir, geçiyor. Sadece beton, demir, tuğla yığınlarından oluşan o çirkin yapılar bırakın şehirlerimizi yaylalarımızı, kıyılarımızı dahi işgal etmeye başlamıştır.”
Atılıma geçelim
- Karadeniz’in o güzel yaylalarında, Ege’nin Akdeniz’in kimi kıyı bölgelerinde gördüğüm çirkinliklerden çok derin üzüntü duyuyorum. Bu facialara bakanlık, belediyeler, ilgili yetkili tüm birimler olarak işbirliği halinde izin vermemeliyiz. Şehirlerimiz kentsel dönüşüm projeleriyle gecekondu tarzı yapıların istilalarından kurtarılırken şahsiyetsiz mimari ekollerin pençesine itilmemelidir. Kendi şehir kültürümüzü ihya edecek böyle bir atılımı hep birlikte hayata geçirmeliyiz.”
Kentsel dönüşüme 2.5 milyar lira
- Amerika’da Manhattan’ı düşünün o devasa binaların arasına girdiğiniz zaman orada bir ruhsuzluğun olduğunu görürsünüz. Orada insan ‘gerçekten ben bir şehirde medeni olarak yaşıyorum’ diyemez. Çıkarsınız odanıza karşı tarafta bir beton yığınını görürsünüz, yeşili filan görmek mümkün değil.
- Türkiye, deprem başta olmak üzere doğal afetlere maruz kalan ve kalma ihtimali olan bir ülkedir. Binaların ve altyapının inşasındaki özensizlikler, ihmaller, yanlışlar sebebiyle ülkemizde süratle yıkılıp yeniden yapılması gereken 6 milyonun üzerinde konut, işyeri tespit edilmiştir.
- 6306 Sayılı Kanunu çıkardık. Kanun kapsamında şu ana kadar 49 ilimizde 187 yer riskli alan ilan edilerek yaklaşık 400 bin konut ve işyerinin yenilenme süreci başlatıldı. 3 milyonun üzerinde vatandaşımızı ilgilendiren kentsel dönüşüm çalışmaları için bugüne kadar 2.5 milyar lira kaynak kullanıldı. Kentsel dönüşüm çalışmalarında prensip her ilde kendi yapı özelliklerine ve dokusuna uygun çözümler üretilmesidir. Ne olur yerel mimariye uygun hareket edelim. Buralara gelenler burası filanca ildir Mardin’dir, Rize’dir, Trabzon’dur, Safranbolu’dur desin.
MÜTEAHHİTLERE ÖNEMLİ UYARILAR
Cumhurbaşkanı Erdoğan müteahhitlere önemli uyarılarda bulunarak şunları söyledi:
“Kot denilen bir olay var ve bununla ne yazık ki müteahhitler acımasız bir şekilde yolsuzluk yapıyorlar. Kesinlikle kotu denizden verme diye bir anlayışı getirmemiz lazım. Meyilli bir arazi, beyefendi nereden inşaatı alıyor, en yüksek noktadan alıyor. 2, 3 kat yerine bakıyorsun 5, 6 kat bina çıkıyor. Bu işi kökünden kazımamız lazım.”
“Bodrum diyorsun adam Bodrum yapmıyor, zemin yapıyor. Bu konularda belediyelerimizin hassas davranması lazım. Bodrum güneşi görmeyen yerdir, toprağın altındadır. Kalkıp etrafını açmak suretiyle bodrumu zemine dönüştüren anlayış da bana göre ihanet içerisindedir. Ona da belediyelerimizin müsaade etmemesi gerekiyor. İşte efendim ne yapalım şuradan kazanmak istiyoruz, geç o işleri. Kazanmak istiyorum derken şehre ihanet ediyorsun ihanet.”
Kaynak: Milliyet
YORUMLAR