CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Özkoç, Meclis’te çıkan kavga ve Hüseyin Örs’ün son durumuyla ilgili açıklamalar yaptı.
AKP ve İYİ Partili milletvekilleri arasında çıkan kavgaya değinen Özkoç, “Kalbinde pil takılı olan Hüseyin Örs, milletvekili olarak kendi fikirlerini söylerken AKP'li milletvekili Zafer Işık tarafından yumruklandı. AKP zorbalığı daha nereye kadar varacak?” diye konuştu.
“KALP RİTMİNİN SAĞLANMASI İÇİN UYUTULDU”
İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’ün sağlık durumuyla ilgili bilgileri paylaşan Özkoç, “Hüseyin Örs ile ilgili aldığımız bilgi, şu anda kalp ritminin düzeninin sağlanabilmesi için uyutuluyor” dedi.
“BAŞINA BİR ŞEY GELİRSE HESABINI KİM VERECEK?”
Açıklamalarının devamında CHP’li Özkoç, “Bunun hesabını AKP iktidarı, bu aşağılık saldırıyı yapan Zafer Işık verecek mi? Vermeyecek. Peki kendi aralarında yaptıkları çok matah bir şeymiş gibi gülüşerek konuşuyorlar mı? Konuşuyorlar. TBMM'de bir milletvekilinin Allah muhafaza başına bir şey gelse, bunun hesabını kim verecek? Hiç kimse. Çünkü AKP iktidarının zorbalıkla yönetim anlayışı işte tam da budur. Milletin üzerinde yaratılan baskı da budur” ifadelerini kullandı.
Demokrasinin ayaklar altına alındığını ifade eden Özkoç, “Kurumların işleyişi, yargı süreçleri, kuraldan, kanundan bağımsız tek bir kişinin elinde olunca, yaşananlar da tam bu oluyor. İnsanlar güven duymuyorlar, yarının ne olduğunu bilmiyorlar, umutsuzluğa düşüyorlar. Adalet doğru işlemezse, o zaman zorbacılar devreye giriyor, zorbalığı kendileri için adalet sayanlar devreye giriyor. O zaman o ülkede kara para aklayıcıları ortaya çıkıyor, o ülkede uyuşturucu baronları ortaya çıkıyor. Hele ki kara para aklayanlar, uyuşturucu baronları, devleti yöneten iktidar tarafından korunuyor ve kullanıyorsa, işte meydan tamamen onlara kalıyor” dedi.
“SEZGİN BARAN KORKMAZ NASIL KAÇTI?”
Engin Özkoç’un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
* “Kara para aklayıcısı Sezgin Baran Korkmaz. Amerika Birleşik Devletleri tarafından aranmaya başlanınca, Türkiye’de de başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Soylu ve birçok siyasetçi ile görünür olan, kol kola olan, bu kara para aklayıcısıyla ilgili mahkemeler karar almış. 1 Ekim 2020, yurt dışına çıkma yasağı konulmuştu. 13 Ekim 2020 İstanbul 4’üncü Sulh Ceza Mahkemesi, 16 Ekim 2020 İstanbul 8’inci Sulh Ceza Mahkemesi, 23 Ekim 2020 yine İstanbul 8’inci Sulh Ceza Mahkemesi mal varlıklarına el konulması kararı almıştı. Bir mahkeme bunları durup dururken yapar mı? Yapmaması lazım.
* Elinde belge, bilgi olduğu için bunu yapıyor olması lazım. Peki, 23 Ekim 2020’de birden ne olmuş? Alınan mahkeme kararı kara para aklayıcısıyla ilgili, Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığının konulduğu mahkeme kararı kaldırılmış yine bir başka mahkeme tarafından. 5 Kasım 2020’de MASAK Başkanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili bir yazı gönderilmiş.
* Daha sonra bir başka mahkemeyle yurt dışına çıkma yasağı da kaldırılmış. Kara para aklayıcısı, 4, 5 tane mahkeme mal varlığına el koymuş, yurt dışına çıkma yasağı koymuş, bir başka mahkeme aniden kaldırıyor ve 4 Aralık 2020’de Sezgin Baran Korkmaz kaçmadan bir gece önce Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanının odasında ağırlanıyor ve kaçış planı konuşuluyor. Öteki gün de elini kolunu sallayarak kara para aklayıcısı çıkıyor, gidiyor.”
“ADALET BAKANI MECLİSTEN KAÇTI”
* Mahkemeler tekrar karar alıyor, yurt dışına çıkan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili yurt dışına çıkma yasağı konuluyor. Kaçırdınız ya. Mal varlıkları kaldırılan Sezgin Baran Korkmaz ile ilgili, mal varlıklarına el koyma kararı alınıyor kaçtıktan sonra tekrar. MASAK diyor ki: ‘Evet, bu kara para aklayıcısıdır' diyor. Ya Türkiye’de başka ne olması gerekiyor değerli arkadaşlarım? Devleti yöneten iktidar, devletin imkân ve kabiliyetlerini kullanarak, kara para aklayıcısını, mahkeme kararlarını kaldırtıp yurt dışına kaçırıyor. *
* Bugün sordum, ben sorarken Adalet Bakanı hemen benim soracağımı bildiği için kalktı. Sorumu sordum, şimdi inatla Meclis’te tekrar soracağım. Ya sizden rica ediyorum, özgür basından rica ediyorum, rica ediyorum gerçekten; bunu yazmayacağız, bunu konuşmayacağız, bunu anlatmayacağız; Türkiye’de neyi konuşacağız, neyi anlatacağız ya? Bu iktidar böyle olduğu için kara para aklayıcıları istediği gibi dolaşıyorlar. Bu iktidar böyle olduğu için uyuşturucu baronları Türkiye’de fink atıyor. Şimdi Adalet Bakanı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, ne cevap verecek dinleyin.
“DEMOKRASİYLE GİDECEKLER”
* Peki, bunu kim itiraf etti bu yapılanları? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Ne zaman? Kayıt altında, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki 1 yıl önce Bütçe Komisyonunda ‘evet, devletin en üst biriminden en alt birimine kadar birlikte bu adamı kaçırdık' dedi. Meclis’te muhalefet partisinin milletvekilini döverler, sokakta konuşan, eleştiri yapan vatandaşa saldırırlar, doğruyu söyleyenleri FETÖ’cü mahkemelerinde yargılarlar. Zekeriya Öz’ün geriye getirilmesiyle ilgili ne çalışma yapılıyor? Adil Öksüz’ün yakalanmasıyla ilgili Türkiye’de ne yapılıyor?
* Adaletten bahsediyorlar. Bugün geldiğimiz nokta, gerçekten adaletin olmadığı, Meclis’in, milletin iradesinin zayıf kılındığı bu sistemin bizi getirdiği nokta işte budur. Bunun adı cumhurbaşkanlığı sistemidir. Biz, bu sisteme karşıyız. Biz, bu sistemin değiştirilmesini istiyoruz. Biz, bu sistemin laik, demokratik güçlendirilmiş parlamenter sistemle yer değiştirmesini istiyoruz, güçler ayrılığı olsun istiyoruz, adalet mekanizmasının güçlü olmasını istiyoruz. Bunun tek bir yolu var, o da sandık. Demokrasi ile muhakkak gidecekler.
“AKP İKTİDARI DA DEMOKRATİK BİR İKTİDAR DEĞİLDİR”
* Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde AK Partili milletvekilleri çıkıyorlar, diyorlar ki: ‘Biz milletimizin desteğiyle 21 yıldır bütçe yapıyoruz. Bu bizim başarımızı gösterir.' Esad ailesi 52 yıldır yaptı, başarılarını mı gösterir? Huzur ve mutluluk içinde mi yaşattılar ülkelerini? Suriye paramparça oldu. Saddam 27 yıl bütçe yaptı, 27 yıl yönetti. Diktatör olmadığını söyleyen kimse var mıydı onların arasında? Bu onların başarısını mı gösterir? Hüsnü Mübarek 30 yıl yönetti. Gerçekten onların bu, diktatörlükle yönetmediğini mi gösterir? O ülkelerde demokrasi olduğunu, özgürlük olduğunu mu gösterir?
* Bu, onların iktidarının demokratik olduğunu göstermez. AKP iktidarı da demokratik bir iktidar değildir. Türkiye diktatörlükle yönetiliyor. Suç baronlarının korunduğu, demokrasi ve özgürlüklerini savunan insanların FETÖ mahkemelerinde yargılandığı, darbeci subayların göreve getirildiği, makul şüphe terörist yaftasıyla binlerce insanın cezaevine konduğu AKP iktidarının 20 yılda bize yaşattığı şey özgürlük değildir, adalet değildir, mutluluk değildir, huzur değildir; baskıdır, zorbalıktır, suç baronlarının korunmasıdır, kara para aklayıcılarının arkasında durulmasıdır, bir avuç insanın zenginleşmesi, milletimizin yoksullaşmasıdır. Ama hiç hesap vermiyorlar…”
“İÇİŞLERİ BAKANI SUÇLUYU SAKLIYOR”
* Süleyman Soylu ulusal bir televizyona çıkıp ‘bir milletvekili 10 bin dolar rüşvet aldı' demedi mi? Bu nedir? Suçtur değil mi? Kimden aldı bunu? Bir mafya liderinden aldı. Peki, mafya liderinin adını biliyor musun? Biliyorsun. Alan kişiyi biliyor musun? Biliyorsun. Ya ben sana soruyorum, niye açıklamıyorsun, niye koruyorsun? İşte Adalet Kalkınma Partisi dediğimiz AKP’nin zihniyeti, suçu ve suçluyu korumaktır. Metin Külünk, iddiaların tam da karşısında olan birisi. Sordular Metin Külünk’e, gençlerin bir programına katıldı. Külünk diyor ki: ‘Ben almadım.' Peki, kim aldı? 2015 seçimi öncesi AKP’nin Peker’den para aldığını da itiraf etmiş. “Ben almadım” demiş ama ‘2015’ten önce evet AKP aldı' demiş.
“GÖÇMENLER KONUSUNDA AİLE BAKANI MI KÜLÜNK MÜ DOĞRU SÖYLÜYOR?”
* Aile Bakanı ‘Göçmenlere 45 milyar dolar yardım yaptık' demişti. ‘Öz kaynaklarımızla yaptık' diye Erdoğan da bunu tekrar etmişti. Dün Külünk, ‘AB ve BM fonlarından gelen para' dedi. Kim doğru söylüyor merak ediyorum? Eğer Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler fonundan o para geldiyse, kendi öz kaynaklarımızdan verildiği iddia edilen 45 milyar dolar nerede? Aile Bakanlığı bir şey söylüyor, Külünk başka bir şey söylüyor, ortada da milletimizin 45 milyar doları var. İşte bu yüzden bu milletin bütün zenginliklerini AKP iktidarı alıyor, nereye harcandığı belli olmayan bir şekilde kendi tasarrufuyla kullanıyor. Vatandaş da kan ağlıyor. Tayyip Erdoğan’ın umurunda mı? Umurunda değil, vatandaşa akıl veriyor ‘manda yoğurdu yiyin, içine de bal katın' diye.
* Dün Canikli yüzü kızarmadan diyor ki: ‘Et çok ucuz' diyor. ‘Süt pahalı değil' diyor. ‘Peyniri istediğiniz gibi alabilirsiniz' diyor. Çünkü bunlar halktan kopmuşlar, bunlar Türkiye’de yaşanan yaşamdan kopmuşlar. Bunlar, sarayın fütursuz bir avuç insanı. İnsanlarımız çaresiz. Çok az kaldı. Umut ediyoruz 6 ay sonra Türkiye Cumhuriyeti, milletin aldığı kararla bunları yolcu edecek. Türkiye asla umutsuz değil. Kaynaklarını doğru kullanırsa, gücünü doğru kullanırsa, biz güçlü, Türkiye’de parlamenter sistemin tekrar tesis edildiği, insanların huzur ve mutluluk içerisinde bilgi ve teknoloji çağını yakalamak için adım attığı, gençlerine ve yetiştirdiği insanlarına güvendiği bir ülkeyi tekrar tesis edeceğiz.”
YORUMLAR