Türkiye tarihinin en zor koşulları içinde ve bir beka sorunu ile karşı karşıya olduğu ifade ediliyor. Cumhuriyet tarihimizin en zor süreçlerinden birini yaşıyoruz. Bu kurultay Türkiye'yi yaşanan sorunlardan çekip çıkarma kurultayıdır. Bu kurultay, Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma kurultayıdır. Bu kurultay Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Dolmabahçe'den bakıp 'Geldikleri gibi gidecekler' dedikleri kurultaydır. Bu kurultay huzur isteyenlerin kurultayıdır. Sivas Kongresi'nin ruhunu taşıyanların kurultayıdır. Adalet için cesaretle yola çıkanları kurultayıdır. Bu kurultay Kuvayi Milliyecilerin kurultayıdır. Firavun karşısında Musa olanların kurultayıdır. Zulmün karşısında dilsiz şeytan olmayanların kurultayıdır.
Bu kurultay bereketli kurultayda yoksulluğu tarihe gömeceğiz diyenlerin kurultayıdır. Toplumun her kesimine umut taşımayı öngörenlerin kurultayıdır. Bu kurultay yurtta barış dünyada barış diyenlerin kurultayıdır. Ne ezen ne ezilen diyenlerin kurultayıdır.
Bu kurultay tanımında terör örgütü tarafından aldatılanlar yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile pazarlık kuranlar yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütleri ile aynı menzile yürüyenler yoktur.
Devletin haremini yani namusunu terör örgütüne teslim edenler yoktur.
Bu kurultay salonunda terör örgütlerine "Ne istediniz de vermedik" diyenler yoktur.
Vatan toprağını terör örgütlerine teslim edip Süleyman Şah Türbesi'ni kaçıranlar yoktur.
Kendi vatanında vergi ödememek için Man Adaları'nda şirket kuranlar yoktur...
Ülkemiz bugün beş temel sorunla karşı karşıya. Karamsar bir tablo var. Bu tablo kaygıları derinleştiriyor. Oysa 2002'de iktidar olduklarında Türkiye'nin bir temel sorunu vardı. Bu bazen Kürt sorunu, bazen toplumsal barış, bazen Güneydoğu sorunu olarak dillendirildi. Demokrasi, ekonomi, eğitim ve dış politika sorunları eklendi. Sorunlar giderek derinleşmektedir. Biz CHP solarak sadece sorunları dile getiren değil her sorunun üzerine kararlılıkla yürüyen bir partiyiz.. Adına ister Kürt sorunu ister başka bir şey deyin. Bu sorunu çözecek tek parti Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kürt sorunu ile terör sorunu arasındaki hassas dengenin belirlenmesi gerekir. Terör örgütleri tarafından saldırıya uğrayan genel başkan olarak açık ve net söylüyorum; adına ne derseniz deyin bu sorunu çözecek olan parti sadece ve sadece CHP'dir. 'İlk dört yıl içinde bu sorunu çözmezsem siyaseti bırakacağım' diye sözüm var.
İkinci sorun dış politika. Yalnızlaşan bir Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Egemen güçler tarafından savrulan ve savrulduğunu da 'aldatıldık' diye itiraf eden Türkiye tablosu ile karşı karşıyayız. Durup dururken neden Suriye'nin iç işlerine karışırız. Bugün hemen hemen her çevrede siyasi görüşten vatandaşımız diyor ki; 'Türkiye'nin beka sorunu var'. 2002'de, 2003'te 'Türkiye'nin beka sorunu var' deniyor muydu? Bugün iktidarın getirdiği nokta bu sorunun tartışılmış olması. Bu ayıp bile ne kadar kötü yönetildiğini ortaya koymaktadır. Hem terör örgütü hem egemen güçler tarafında verilen talimatı yerine getiren ve yalnız kalan ve millete 'Bizi kandırdılar' diyenlerin Türkiye'nin yakasından düşmesi gerekiyor. Durup dururken Suriye'nin iç işine karıştık. Hükümete açık ve net bir çağrı yapıyorum. Suriye hükümetiyle derhal temasa geçin. Suriye'de toprak bütünlüğü sağlanacaksa Suriye devletiyle ilişki kurmak gerekiyor.
Lozan'ı tartışmaya açanlara soruyorum. Sen Sevr'i mi istiyorsun. Lozan milli kurtuluş savaşının onur belgesidir. Onu tartıştırmayız.
Dış politikamız milli olmak zorundadır. Türkiye'nin çıkarlarına uygun inşa edilmelidir. Dış politikayı kesinlikle milli yapacağız. Egemen güçlerin talimatını kabul etmeyeceğiz. Bütün komşularımızla barış içinde yaşayacağız. Türkiye'nin Mısır ile Suriye, Irak ile, Libya ile, AB ile, Rusya ile, ABD ile ilişkilerini hangi parti inşa eder. Açık ve net düşünün göreceksiniz ki ilk akla gelecek parti CHP'dir. Çünkü CHP 'Yurtta barış dünyada barış' isteyen bir partidir. Yüzümüzü insan haklarının, evrensel değerlerin ve adalete önem veren milletler hanesine çevireceğiz.
Üçüncü temel sorun eğitim. Bir ülkenin geleceği eğitime bağlı. Bir ülkenin eğitimini bozarsanız o ülke, geleceğini inşa edemez. Eğitim de milli olmak zorundadır. Bir partiye militan yetiştirmek amacıyla yapılmaz. Çocuklarımızın çağdaş uygarlığı yakalaması ve onu aşması için verilir. Bırakın eğitimde bir stratejiyi, her bakana göre değişen bir politika karşımıza çıktı. Bu hükümetin eğitim politikası yok. Bunu herkes biliyor. Kendi çocuklarını denek olarak kullanan tek ülke Türkiye'dir. Bugün her 100 aileden 80'i çocuğunun yurtdışında eğitim almasını istiyor. Bu da Türkiye'nin eğitimde iflas noktasına taşındığını gösteren en önemli verilerden biridir. Bugün eğitim sisteminden ne aileler ne de öğrenciler memnun değil. Biz ne yapacağız? Bütün öğretmenleri toplumun en saygın kişileri haline getireceğiz. Bunun için 'öğretmenler meslek kanunu' çıkaracağız. Devlet memurları kanunundan ayrı tutacağız. Onlar aynı zamanda gelecek kaygısı taşımayacak. En düşük öğretmen aylığı açlık sınırının üstünde olacak. Şu anda Türk-İş'in belirlemesine göre açlık sınırı 5 bin 238 TL. Dolayısıyla en düşük öğretmen aylığı bunun üzerinde olacak. Her öğretmene 24 Kasım'da birer maaş ikramiye vereceğiz.
Temel sorunlarımızdan biri de ekonomi. 2002'de temel bir sorun değildi. Bugün geldiğimiz nota son derece vahim bir nokta. Çiftçi traktörü için, kamyon şoförü kamyonu için dünyanın en pahalı mazotunu kullanmaktadır.
CHP entellerin partisi diyorlar. Senin dünyadan haberin yok. Taşeron sorununu bu ülkede hangi parti gündeme getirdi?
İktidara gelince asgari ücretliden vergi almayacağız. Çiftçinin yüzde 1 kanuni hakkını vereceğiz. Türkiye'yi saman ithal eden ülke ayıbından kurtaracağız. Bilgi yoğunluklu, katma değeri yüksek üretimden de Türkiye'yi yönetenlerin haberi yok, biz hepsini hayata geçireceğiz. 21. yüzyılda cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırma kararlılığındayız.
Allah'ın izniyle Ankara'yı, Bursa'yı, İstanbul'u, Manisa'yı, Balıkesir'i, Adana'yı alacağız. Tarih yazacağız. Yerelden başlayarak gücümüzü iktidara taşıyacağız.
Beşinci temel sorunumuz demokrasidir. 29 Ekim 1923'te kurduğumuz Cumhuriyeti tam demokrasi ile taçlandırmak kararındayız. Demokrasiyi kolay inşa etmedik. Demokrasi için ağır bedeller ödedik. Gencecik fidan gibi çocuklarımızı darağacına gönderdik, başbakanları, bakanları darağacına gönderdik. Demokrasi için bedel ödenmemesi için, herkes düşüncesini özgürce ifade edebilsin diye, bu ülkede medya özgürlüğü sağlansın diye, yargı bağımsız olsun diye, hiçbir aileye zümreye ayrıcalık tanınmasın diye, kadın ikinci sınıf vatandaş kabul edilmesin diye, demokrasiyi savunuyoruz. Demokrasi milli iradeye yansısın diye çalışıyoruz. 'Yüzde 10 seçim barajı kalksın' diyoruz. Darbe hukukundan arınalım istiyoruz. Devlet içinde hiçbir kurum denetimsiz olmasın diye demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Hesap soran değil, vatandaşına hizmet soran ve hesabını veren bir devlet olsun diye demokrasiyi savunuyoruz.
Türkiye önce parti devletine sonra da hanedan devletine dönüştü. Bu düzeni yıkmak boynumuzun borcudur. Hepimiz hain 15 Temmuz darbe girişimine karşı ortak mücadele ettik.
YORUMLAR