Çocuğun uykuya dalamama, yalnız yatmama, kâbus görme sorunlarının gerisinde psikolojik problemlerin bulunabileceğine dikkat çeken uzmanlar, “Yaşadığı sorunlar uyku kalitesini bozar. Ebeveynleri ile aralarında yeterli iletişim olmayan çocuk yalnız yatmak istemeyebilir. Onlarla doyurucu bir ilişki yakalayamayan çocuk da yatağına gitmek istemez, iletişimi devam ettirme peşindedir” uyarısında bulundu.
Özel bir klinikte Psikolog olarak görev yapan Aynur Sayım, çocuklarda ortaya çıkan uyku sorunlarının çocuğun gelişimi üzerinde olumsuz etkilere yol açabileceğini söyledi.
Anne-babaların en çok danıştıkları birkaç konudan birinin çocuklarda yaşanan uyku sorunları olduğunu ifade eden Aynur Sayım, şunları söyledi:
“Çocuğumu yatağına yatıramıyorum, yatmak istemiyor, yalnız yatmak istemiyor, yanımıza geliyor, korkuyor, sık sık uyanıyor, uykuda diş gıcırdatıyor gibi şikâyetler alabiliyoruz. Çocukta uyku sorununun pek çok nedeni olabiliyor. Bu nedenler, fiziksel ve duygusal kaynaklı olabiliyor. Doğumdan itibaren ilk yıl, bebeğin bedensel gereksinimleri ve şikâyetleri, ortamın ısısı, gürültü, annenin bebek ile kurduğu güven ilişkisi, ihtiyaçlarını karşılama biçimi, annenin psikolojisi, uykuyu etkiler. Bebek, acıkır, gazı vardır, diş çıkartıyordur, reflüsü vardır. Uyku, bebek gelişimi açısından temel gereksinimdir. Her çocuğun uyku alışkanlıkları ve gereksinimi farklılıklar gösterir. Yeni doğan bebekler günde 16-17 saat uyurlar fakat bu, sık aralıklarladır.”
İkinci yıldan sonra ortaya çıkıyor
Uyku sorunlarının büyük kısmının ikinci yıldan itibaren ortaya çıktığını ifade eden Aynur Sayım, “Uykuya dalma sıklıkla zor olur. Sonraki dönemlerde de korkular, çocuğun anksiyetesinin yüksek olması, uyurgezerlik, diş gıcırdatma görülmeye başlar. Çocuklar davranış diliyle konuşurlar. Eğer bir sorun yaşıyorlarsa bunu, davranış sorunlarıyla ifade ederler. Uykuya dalmada zorluk ve uyku bölünmeleri, uykuda alt ıslatma, genellikle çocukta sorun alanının habercisidir” diye konuştu.
Doyurucu ilişki eksikliğine dikkat
Uzman klinik psikolog Aynur Sayım, çocuğun kendi odasında yalnız uyumak istememesinin ardından bazı nedenler olabileceğini belirterek “Çocuk, anne-babadan ayrılıp odasına geçmek istemeyebilir. İçeride bir hareket, dinamizm vardır ya da anne ya da baba geç geliyordur veya çocukla aralarında yeterli iletişim yoktur, onlarla doyurucu bir ilişki yakalayamayan çocuk da yatağına gitmek istemez, iletişimi devam ettirme peşindedir” dedi.
Yaşadığı sorunlar uyku kalitesini bozar
Uzman klinik psikolog Aynur Sayım, diğer sebepleri de şöyle sıraladı:
“Anne-baba arasında sorunlar, kavgalar veya anne-babanın psikolojik sorunları varsa; çocukla iyi, güven veren bir ilişki tarzları oluşmamışsa; çocuk, kardeş kıskançlığı yaşıyorsa; okul, öğrenme, uyum sorunları varsa, çocuğun anksiyetesi yükselir. Bu huzursuzluk, uyku kalitesine yansır. Korkuyorum diyebilir, anne-babaya yakın olmak isteyebilir, hele ki küçük kardeş anne-babanın odasında ve o ayrı odada yatıyorsa, o odaya gelme girişimi genellikle olacaktır.
Geçiş nesnesine bağlanabilir
Çocuk anneden ayrışmaya tahammül edemediği dönemde, bu her çocukta değişken olmakla birlikte, 2-3 yaş arası olur, bir geçiş nesnesine bağlanabilir. Bu bir battaniye, annenin bir eşyası, yumuşak bir oyuncak olabilir. Bundan dolayı çocuğu yargılamamak, o eşyayı yok etmemek gerekir. Çünkü çocuğun gelişiminde bir anlamı vardır bu nesnenin, bir sonraki döneme geçebilmesi için, çocuk kendisine bir yol bulmuştur.”
Nörolojik sorunların neden olduğu uyku sorunlarının da olabildiğini ifade eden Aynur Sayım, bu durumlarda bir nörolog yardımına başvurmanın gerekli olduğunu söyledi.
Gece terörü yaşayabilir
Uyurgezerlik ve uykuda konuşmanın çocuk derin uykuda iken oluştuğunu ve ailesel özellik görülebildiğini kaydeden Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, gece terörü denilen duruma da dikkat çekti: “Gece terörü, genellikle uykuya daldıktan birkaç saat sonra görülen şiddetli panik nöbetine benzer. Çocuk korku içinde kendinde değildir. Amaçsız hareketler yapar. Sonra sakinleşir ve yeniden uykuya dalar.”
Ailenin yaklaşım biçimi önemli
Çocuğun uyku düzeninin ailenin tutumuyla ilgili olduğunu belirten Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, sorunun çözümü için uzman desteğinin önemli olduğunu belirterek “Aile, disiplinde yetersiz kalıyorsa, çocukta diğer davranışlarında olduğu gibi bu konuda da dirençler olabilecektir. Çocuk da iç disiplinini oluşturamayacaktır. Ailelerin uyku sorunu olan çocuğa yaklaşım biçimi de sorunun çözülmesi veya pekişmesi açısından önemli role sahip. Nedenini anlamadığımız bir sorunu çözme çabasına girersek, yanlış davranmış oluruz. Bu sayılan nedenlerden hangisi yaşanıyorsa, o neden üzerinde çalışılmalıdır” diye konuştu.
Uzman Klinik Psikolog Aynur Sayım, uyku sorunu yaşanıyorsa, bir çocuk-ergen psikiyatristinin muayenesi, nörolog desteği gereken durumlarda psikiyatrist- nörolog işbirliğinin sağlanması, tanı sonrası, tedavi programının yapılmasını önerdi; psikolog çalışmalarında da çocuğun psikoterapisi, ailenin ve okulun danışmanlığı birlikte götürülmesi tavsiyesinde bulundu.
Aynur Sayım, “Ailelerin yaklaşımı yargılayıcı, cezalandırıcı ve empatiden uzak olursa, sorun artabilir ve tabloya, davranış sorunları da eklenebilmektedir” dedi.
Sayım, bebeğin ve çocuğun uyku sorununun aşılmasında ailelere şu önerilerde bulundu:
“Bebeğin ihtiyaçlarına duyarlı olup, ihtiyaçlarını zamanında karşılayın, bebeği uykudan sık uyandırmayın, fazla uyaran vermeyin.
Güvenli ilişki kurun
Çocuğunuzla güven veren bir ilişki kurun. Ona bireyselleşmesi için destek olun, ona güvendiğinizi hissettirin, fazla korumayın, ama ihmal de etmeyin.
Uyku öncesi ortamı sakinleştirin. Gürültü, hareketli ve eğlenceli bir ortam varsa, çocuk uyumak istemez.
Ona zaman ayırın
Çocuğunuza düzenli zaman ayırın ve onunla kaliteli, keyifli, etkileşim içeren paylaşımlarda bulunun. Oyun oynamak, aktivite yapmak gibi.
Çocuğunuzu bu sorundan dolayı yargılamayın, cezalandırmayın, hele ki korkuları ve anksiyetesi nedeniyle uyuyamıyorsa, onu anlamaktan uzak bir yaklaşım, hem ilişkinizi bozacak, hem çocuğun sorunu daha da büyüyecektir.
Onu anlamaya çalışın, dinleyin, rahatlatın.
YORUMLAR