Görülme sıklığı son yıllarda giderek artan otizm, yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden bir rahatsızlık. Sosyal etkileşim, göz teması kuramama, iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları otizmin en belirgin özellikleri. Gelişimsel bir bozukluk olan otizm, uygulanacak iyi bir rehabilitasyon programı ve sporla etkileri önemli oranda azaltılabiliyor. Ülkemizde her 68 çocuktan biri otizmli doğuyor. Otizmin belirli bir tedavi yöntemi yok fakat yoğun özel eğitim ve sporla desteklenirse bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek mümkün.
“EĞİTMEN-ÇOCUK ARASINDAKİ POZİTİF İLİŞKİ ÖNEMLİ”
Uzun yıllardır otizmli çocuklarla çalışan Uluslarası Spor Eğitmeni Koray Uygur, otizmli çocukları sosyal yaşama entegre etmek için sporun olmazsa olmazlardan olduğunu söyledi. Bugüne kadar yüzlerce otizmli çocukla çalıştığını belirten Uygur, çocuğun güvenini ve sevgisini kazanmanın çok önemli olduğunu, otizm tanısı konmuş çocukların spor yaparak özgüvenlerinin arttırılabileceğini vurguladı. Uygur, “Spor eğitimi sürecinde, çocuk öncelikle eğitmenini kendine model alır. Yeni bir beceri kazanmanın mutluluğunu tadarak başarı duygusunu yaşar. Çocuk kendi kendine yetebilmeyi öğrenir ve sorumluluk duygusu gelişir. Son yıllarda ailelerin daha da bilinçlenmesi ve İzmir’de Karşıyaka, Bornova, Buca gibi ilçe belediyelerinin sosyal projeler çerçevesinde bu konuda faaliyetlerini yoğunlaştırmaları toplumda olumlu etki yarattı” dedi.
ENGELLİ KİMLİĞİNDEN SPORCU KİMLİĞİNE
Uzun yıllar, İngiltere'de bu konuda eğitim alıp ülkemizde başarılı çalışmalara imza atan Koray Uygur, sözlerini şöyle sürdürdü; “Sporla aşılamayacak engel yoktur, yeter ki umudumuzu ve inancımızı kaybetmeyelim. Çocuk bize ilk geldiğinde önce değerlendirme yapıp yeteneklerine ve ilgi alanına uygun bir spor programı uygularız. Hedefimiz onun yaşam kalitesini yükseltmek. Çocukla kurulacak iletişim çok önemli. Spor yapan otizmli çocuklar edindikleri becerileri günlük hayata aktarma becerisini geliştiriyorlar. Yoğun spor eğitimi alan çocuğun öfke nöbetleri azalıyor, kendine olan güveni artıyor, ilk başlarda ailesinin ısrarıyla spor eğitimi alan çocuk bir süre sona bize gelmek için gün sayıyor. Birçok öğrencim gülle, atletizm ve yüzme branşlarında madalyalar kazanarak sporda engel olmadığını hepimize gösterdiler. Onların başarısı, bizim mutluluğumuz ve gurur kaynağımız. Çocuklarımız spor ile artık engelli tanımından uzaklaşıp, sporcu kimliği ile ön plana çıkıyor. Böylece, toplumla bütünleşip daha mutlu, daha doyumlu bireyler olarak yaşamlarını sürdürdürüyorlar. ”
YORUMLAR