Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'nde düzenlenen Kültür Şurası'nda konuştu. "Kültür faaliyetleri adı altında niteliksiz etkinlikler konusunda dikkatli olmalıyız" diyen Erdoğan, "Çağığımızın en büyük sorunlarından biri kültürel sığlaşmadır. Televizyonların, internetin özellikle sosyal medyanın kültürümüzü adeta yiyip bitirmesine izin veremeyiz" şeklinde konuştu.
"Kültür ile medeniyeti birbirinden ayıramayız" ifadesini kullanan Erdoğan'ın konuşmasının satır başları şöyle:Sinema seycisi sayısı 23,5 milyondan 58 milyonun üzerine çıktı. Yerli filimlerde 31 milyon ile tarihimizin rekorunu kırdık. 28 yıl sonra yeniden toplanan Milli Kültür Şurası için Nabi Avcı ve ekibine teşekkür ediyorum. Tabiat alemi bize verilmiş bir emanettir. Kültürümüz için kafa yorarken medeniyetimiz için de daha fazla çalışmalıyız. Toplum olarak, STK'lar olarak, sanat ve kültür adamları el ele vermeli ve ortaya bir şeyler koymalıyız.
SON 14 YILDA KÜLTÜR ALANINDA ÖNEMLİ İŞLER YAPILDI
Kültür mirasımızı koruma sorumluluğu sadece devlete değil topluma da aittir. Ülkemizin 2015 yılında en çok ziyaret edilen müzeleri olan Ayasofya'ya 3,5 milyon, Topkapı Sarayı'na 3,2 milyon ve Mevlana Müzesi'ne 2,3 milyon kişi geldi. Buna karşılık sadece Paris'teki Lur Müzesi aynı yıl 9 milyon kişi tarafından ziyaret edildi.
Ülkemizin kültür harcamalarına baktığımızda 2014 yılındaki 33 milyar liralık meblağın yarısını televizyon yayınlarının oluşturduğunu görüyoruz. Kitap,gazete yüzde 13'le, sinema-tiyatro yüzde 5'le yer alıyor. Bu rakamların yanı sıra kültüre bağlı önemli işler de yapıldı. Destek verilen özel tiyatro sayısı 59'dan 216'ya, sinemaya destek de 176 milyon dolara yükseldi.
YUNUS EMRE ENSTİTÜSÜ'NÜ ÖZEL BİR YAPIYA KAVUŞTURACAĞIZ
Sinema seycisi sayısı 23,5 milyondan 58 milyonun üzerine çıktı.Özellikle yerli filmler 31 milyon seyirciyle tarihimizin en yüksek seyirci potansiyeline ulaştı rekor kırıldı. Özellikle üzerinde durmak istediğim konu Yunus Emre Kültür Merkezlerini, TİKA'nın kalkınma yardımlarında, Marif Vakfı'nın kültürümüzün, tanatımında gerçekleştirmek üzere kurduk. Bu merkezlerimizi daha canlı, daha etkin hale getirmeliyiz. Yunus Emre Enstitüsü'nün Maarif Vakfı gibi özel bir çerçeve içinde yeni bir yapıya kavuşturacağız. Yurtdışında kültürel varlıkların korunması hususunda önemli mesafeler aldık. Geçtiğimiz 14 yılda yurt dışındaki kültür varlıklarımızın korunması konusunda çok önemli adımlar attık.Geniş bir alanda ata yadigarı eserlere sahip çıktık. Bunlar çok önemli çok kıymetli eserlerdir. Ama önümüzde çok büyük ve hayati işler olduğunun da farkındayız.
SOSYAL MEDYA UYARISI: İZİN VEREMEYİZ
Balkanlardan Orta Asya'ya kadar geniş bir alanda ata yadigarı eserlere sahip çıktık. Bütün bunlar çok önemli hizmetlerdir fakat önümüzde yapmamız gereken hayati işler olduğunun farkındayız.Kültür faaliyetleri adı altında niteliksiz etkinlikler konusunda dikkatli olmalıyız. Çağığımızın en büyük sorunlarından biri kültürel sığlaşmadır. Televizyonların, internetin özellikle sosyal medyanın kültürümüzü adeta yiyip bitirmesine izin veremeyiz.Niteliksiz, milli olmayan etkinlikler konusunda dikkatli olmalıyız. Çağımızın en büyük sorunlarından biri kültürel sığlaşmadır. Günlük işlerle kültür ve medeniyet inşa edilemez. Kalıcı ve uzun vadeli işlere yoğunlaşmalıyız. Kültürün her alanında birikimimizi sahiplenecek çalışmaları ön plana çıkarmalıyız. Televizyon, internet ve sosyal medyanın kültürümüzü yiyip bitirmesine gözyumamayız. Bu imkanları kendi kültürümüzü yeni kuşaklara aktarma konusunda yeni yollar aktarmalıyız.
TORUNUM DİRİLİŞ DİZİSİNİ TEKRAR TEKRAR SEYREDİYORSA...
Bu imkanların kendi kültürümüzü yeni kuşaklara aktarma konsunda etkin bir şekilde kullanmanın yollarını aramalıyız. Nasıl geçmişte Osmancık, Kuruluş dizisi çok önemli bir işlev görmüşse günümüzde de Diriliş Ertuğrul dizisi ülkemizin içinde ve dışında ilgiyle takip ediliyor. Eğer benim 6-7 yaşındaki, 13-14 yaşındaki torunum tekrarını da izliyorsa demek ki bunu kazanmışız.
TANIYAMIYORSAK DURUM VAHİMDİR...
İrfandan yoksun bir kültür hamallıktan başka bir şey değildir. Ahlaktan yoksun bir kültür anlayışı bizi yozlaşmaya götürür. Sanat ve kültürün amacı insanı akli ve ahlaki kemale ulaştırmaktır. Siyasi iktidar seçimle sandıkla olunabilir ama kültür iktidarı için çok daha farklı bir çalışmaya ihtiyacımız var. Dünya son birkaç asırdır tekdüzeleşme bakımında hızla ilerliyor. Bunu fırsata dönüştürebiliriz. Oysa sanat ve kültürün amacı insanın akli ve ahlâki kemale ulaştırmaktır. İyinin, güzelin, doğrunun peşinde koşan bir sanat ve kültür anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. İstanbul'a Fatih'in gözüyle bakmazsanız taş ve beton yığınlarıyla denizin karışımından başka bir şey görmezseniz.
Bizim kuşağımız deyimlerden, araç gereçlerine kadar mahalli değerlerin son şahitleri, son kullanıcılarıdır. Yeni kuşakların önemli bölümleri bu zenginlikten mahrum kalmıştır. Eğer bugün İstanbul sokaklarında yürüyen bir kişinin kıyafetinden, ayakkabısından, şapkasından, vücut çalımından hangi kültüre mensup olduğunu çıkaramıyorsak kültürel kuraklığın pençesindeyiz demektir. Bir sofranın hangi milletin ürünü olduğunu anlayamıyorsak durum gerçekten vahimdir.
BUNUN İÇİN YENİ SİSTEM DİYORUZ
Biz hem medeniyet birikimi, hem tarihi geçmişi hem de devlet geleneği bakımından çok farklı bir milletiz. Çağ açıp çağ kapatmış bir millet olarak büyük bir medeniyete sahibiz. Bunun için büyük Türkiye diyoruz. Bunun için Anayasa değişimiyle ülkemizi yeni bir sisteme kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Bu tartışmalar dünyanın pek çok yerinde yapılıyor. Biz hem medeniyet birikim, hem tarihi geçmişi bakımından farklı bir milletiz. Kendimize yeni ve büyük bir gelecek inşa etme gücüne sahibiz. Her konuda siyasetimizin hareket noktamızın merkezine yerli ve milli olanı yerleştirmemizin sebebi budur. 2023 hedefi vizyonu çerçevesinde yeni kültür hedefleri belirlemek zorundayız.
TAKİP EDECEĞİM: YENİ YOL HARİTASI HAZIRLAYIN
Benim sizden ricam: Bize 2023 vizyonumuza uygun, derinliği, gelecek vizyonu olan uygulanabilir bir yol haritası hazırlayın. Bunu çok iyi çalışın. Biz de bunu çok çalışalım ve uygulama alanına koyalım. Bu şurada uygulanabilir her önerinin bizzat takipçisi olacağımı, bununla ilgili bir heyeti oluşturacağımı burada özellikle açıklamak istiyorum. Burada Milli Kültür Şurası'nı topluyor olmamız da işte bu gayeye yöneliktir. Medeniyetimizden koparsak herşeyimizi kaybederiz. Kültürümüzü kaybedersek yok olurzu. Kimliğimizi, kişiliğimizi, özgürlüğümüzü terkedersek yılların içinde kaybolup gideriz. Her fırsatta tek bayrak, tek vatan, tek millet, tek devlet diyoruz.
BİZİM KÜLTÜRÜMÜZ GELİŞMEYE MANİ DEĞİL TEŞVİK EDİCİDİR
Bizim kültürümüz gelişmeyi teşvik eder. Bir dönem bilinçli bir şekilde yürütülen inancımıza ve kültürümüze yönelik aşağılamanın amacı önce gözden uzaklaştırmak sonra da tarihe gömmektir. Saldırılara rağmen hala kültürümüz dünyanın en önemli kültürleri arasında yerini koruyor. Teslimiyeti değil tahkimiyeti esas olan anlayışla üzerimize düşenleri hep birlikte yapmalıyız. Kültür sadece kitap, sadece müzik, sadece mimari de değildir. Kültür bütün bunları içine alan aslında bir hayat biçimidir. Selamlaşma, oturup kalkmaya, giydiğimize, yiyip içmemize, evimizin düzenine kadar kimliğimizin tüm unsurlarını sahip olduğumuz kültür belirler.(Milliyet)
YORUMLAR