Bu beşinci sezonum dağlarda.. Her pazar çok üyesi olmaktan gurur duyduğum ve aynı zamanda kocaman bir aile olduğumuz Buca Dağcılık klubüyle dağ yürüyüşü yapıyoruz. Dağda yürürken çok düşünüyorum. Doğanın muhteşem ahengi çoğu zaman sorularıma yanıt veriyor. Düşündüklerimden bazılarını paylaşmak istedim;
- öfkeli, soğuk, şikayetçi, depresif insanlar kendini bilinçaltısal olarak aslında çok önemsiyor gibi geliyor bana. Bunca yıldır dağlarda pek çok köylüyle sohbetim oldu çok azı kendini önemsiyor. Bir ihtimal bu zararlı ego bu zihniyet kötü hastalıklara da neden olabiliyor. Bu konuda Tıp Fakültesi'nden çok kıymetli öğrencim Mustafa Seyyah'ın bana önerdiği LouiseHay'ın "Düşünce Gücüyle Tedavi" kitabını öneririm. Bu konunun daha çok üstüne gidilmesinde ısrarlıyım.
- Kazandığın kadar tüketmek en büyük iç huzuru sebeplerinden biri bence. Orantı her iki açıdan da bozulduğundan ruhsal tatminsizlik olması çok mümkün. -Türkiye'de erkeklerin en çok ettiği küfür "amk" imiş. Peki acaba bu erkekler bu küfrün kadınlara karşı nasıl bir bilinçaltı kalıbı yarattıklarının farkında mı! Evet Özge Can'ın tecavüzcüsünü bu bilinçaltı kalıpları besler. Lütfen kadın vajinası üstünden kadınları ezen küfürler etmeyin. Bu kalıp çoğu erkeğin tecavüz etmesini beslemeyebilir ama biraz şiddet gören bir ailede büyüyen bir çocukta vukuuu bulur. Tıpkı tüm tecavüz olaylarında olduğu gibi. Bu küfrün kadınlarda nasıl bir ruh hali yaşattığını ve maalesef bunu normalize etmek zorunda kaldığını anlamak için illa ki biz kadınların bu küfürün tam tersini mi söylememiz lazım her fırsatta!!! Lütfen ağzınızdan çıkan sözleri kulağınız duysun. Yaşadığımız dünyanın her acısında sorumluluğumuz var. Toplumun kültür kodlarını yeniden doğru çizelim.
- Evet bir İsveç'li yere çöp atmıyor çünkü özsaygı mekanizması gelişmiş. Çöpü atınca insanlığından utanıyor. Bence ahlak ve birey olmak tam da budur. İçsel mekanızmayı geliştirmek. O zaman Özge Can'ın tecavüzcüsünü lanetleyip O'nun için idam isteyen bir yandan da "amk" küfrünü etmeye devam eden beyler; Kişisel bütünlükten yoksunsunuz maalesef!
-Terör örgütlerine girenleri lanetlemeden önce ben yanımdan geçen kaç çocuğa sevgiyle gülümsedim diye bir düşünmek lazım. Normal ruh sağlığına sahip aileden, bırakın aileyi öğretmeden, bakkaldan, sokaktan geçen birinden hergün sevgiyle gülen bir çift göze maruz kalan çocuklar terörist olabilir mi? Teröristleri de sevgisiz toplum kalıplarımız yetiştiriyor. Lütfen şikayeti bırakalım! -Kimse pür iyi ya da kötü değil. Sadece iyi ve kötü yönünü daha geliştirmiş insan var.
-Şehirde kocasından pırlanta isteyen bir kadın köyde bu kapitalist zihniyet mekanizmasına hiç dokunmamış bir kadından daha değersiz.(Düşünsenize değerlenmesi için pırlanta, bir sürü kıyafet falan fıstık.. şart)
- Bir şeyin doğrusunu bilmekle uygulamak çok başka şeyler. “Sıkıyorsa kendi içindeki olmadık duyguların üstesinden gel bakalım Beril” dediğim çok şey oluyor ama inanın isteyince insan değişiyor.
- Psikolog bir hocamın dediği çok doğru; Kötü olay yoktur kötü algı vardır. Bütün bedensel hastalıklar bu çarpık algının sonucudur.
- Kendini değerli hisseden ama önemsemeyen ve sıradan olduğunun bilincinde olan insan pek bir şeyden kolay kolay etkileneceğini sanmıyorum. Dünya senden ibaret değil!
-Analiz etmeden çok fazla okumak bilgi sahibi olmak bırakın faydayı zarar getirir. Ego şişirir. -Çok fazla okumakta insanın içsel mekanizmasını bastırabilir. Okunanların deneyimle teyit edilmesi önemlidir.
YORUMLAR