Küçük yaşta çalıştırılan çocuğun eğitim hizmetlerine erişmesinin engellendiği, en temel çocuk hakkı olan oyun hakkının elinden alındığı ve bu suretle gelişiminin önünün kesildiği, yetişkin muamelesine tabi tutulduğu tartışmasızdır.
Çalıştığı için aile korumasından kopan çocuk, her türlü fiziksel ve psikolojik istismarın hedefi haline gelmektedir.
Çocuk işçiliği aynı zamanda, çocukların kendileri için kullanmaları gereken fiziksel ve düşünsel yetilerinin sömürülmesi anlamına gelir ki, bu sömürü aynı zamanda yeterli korumaya ve tecrübeye sahip olmayan çocukların iş kazası, meslek hastalığı gibi durumlara daha sık maruz kalmalarına, iş cinayetlerine kurban gitmelerine sebep olmaktadır.
TUİK sistemlerinde yer alan tablolar, ülkemiz açısından durumun ne kadar acı ve vahim boyutta olduğunu göstermektedir.
Rakamlara göre, 2018 yılında ülkemizde 15-17 yaş grubundaki çocukların %21,1' i işgücüne katılmıştır. Bu oran yıllar içinde azalmak bir yana, özellikle son yıllarda kabul edilemez biçimde artmıştır.
Bugün artık önemli olan, bir kısım verileri açıklamak, kaç çocuğumuzun işçi olarak çalıştığını, kaçının iş cinayetlerine kurban gittiğini saptayıp duyurmak değildir. Önemli olan ve ivedilikle hayata geçirilmesi gereken, ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİ YASAKLAMAKTIR!
Ancak ne yazık ki devlet nezdinde çocuk işçiliğinin önüne geçilmesi amacıyla hiçbir denetleme, izleme ve çalışma yapılmadığı gibi, tam tersine sermayenin ucuz işgücü/sömürülebilir emek ihtiyacını karşılama konusunda çalışmalar yürütülmektedir.
“Çocuk İşçiliğinin Sona Erdirilmesi Uluslararası Programı”nı 1992 yılında başlatan Uluslararası Çalışma Örgütü, bu programın asıl ve nihai hedefini çocuk işçiliğine son vermek olarak belirlemiştir. Ülkemiz bu programın ilk imzacılarından biri olmasına rağmen, söz konusu nihai hedefe dönük herhangi bir girişimde bulunulmamış; tam tersine 2004 yılında çıkarılan "Çocuk ve Genç İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik" ile adeta çocukların çalıştırılmasını yasallaştırma yoluna gidilmiştir.
Unutulmamalıdır ki, 18 yaşın altındaki herkes çocuktur ve çocuğun küçük yaşta çalıştırılarak sömürülmesi, hiçbir şekilde yasal bir düzenlemeye konu edilemez.
UNICEF’e göre, çocukların çalıştırılması, her çocuğun sahip olduğu insan haklarına ihanet ve uygarlığa karşı işlenen bir suçtur. İzmir Barosu olarak bu görüşün tam destekçisi olduğumuzu, mücadelede her zaman çocukların yanında saf tuttuğumuzu, onların daha iyi bir geleceğe sahip olmaları için çalışmaya devam ettiğimizi ve daima bu doğrultuda hareket edeceğimizi saygı ile duyururuz.
YORUMLAR