"DÜNYAMIZ ATİNALILAŞIYOR..."
Antik Roma döneminin filozoflarından Çiçero şöyle bir hadise anlatır. Atina'da ihtiyar bir adam tiyatroya gider. Atinalıların yanına gider kendisine kimse yer vermez. Bunun üzerine ihtiyar Spartalıların olduğu bölüme geçmek zorunda kalır. Orada hemen ihtiyara yer açılır. Atinalılar ise bu davranışı alkışlarla karşılarlar. Çünkü Atinalılar iyilik nedir bilirler ama yapmak istemezler. Evet dünyamızın hızla Atinalılaştığı bir dönemde, yaşlılarımıza sahip çıkmayı, onlara hep el üstünde tutmayı boynumuzun borcu olarak görüyoruz.
Biz köklerimizle varız, biz sizlerle varız, sizlerle olacağız. Köklerimizin en güçlü göstergesi de yaşlılarımızla, ak saçlılarımızla kurduğumuz ilişki içindir.
"ANNECİĞİNİ, BABACIĞINI HUZUR EVİNE BIRAKAN DEĞİL..."
Huzurevi tabelalarının arttığı değil, kuşakların aynı çatı altında yaşadığı veya ilişkilerin kesintisiz sürdüğü bir Türkiye istiyoruz. Anneciğini, babacığını huzur evine bırakan evlatlar değil, onlarla beraber yaşayan evlatlar istiyoruz. Tarihimizde ve kültürümüzde var olan bu toplumsal yapıyı korumak için çalışmayı sürdüreceğiz.
Sözlerime bir şairimizin dizeleriyle son vermek istiyorum; "Bana artık dingin olmak, bana yalınlık yaraşır. İçimde şiirin güzelliği, yaşamak sevinciyle yaraşır. Güzeller güzeli ömrüm, sana git gide sevdalanıştayım. Nice emeklerle dokunmuş bir ince bir nazlı nakıştayım"
YORUMLAR