Faiz, ekonominin gücünün korunması ve risklere karşı güvence vermek içindir. Ekonomik görünüm olumlu, istihdam piyasası güçlü ise yapılan hamleler güveni pekiştirmeye yöneliktir. Ekonomilerin geleceğini, bundan sonra gelecek veriler belirleyecektir.
Dünya da durulmuyor ki, küresel riskler, jeopolitik gerilimler, ticaret savaşları derken ekonomi fırtınaların ortasında kaldı. ABD Merkez Bankası dahi bu sürecin faiz indirimleriyle aşılacağını ifade ederken; Avrupa Merkez Bankası (ECB) da faizlerini indirdiği gibi “piyasayı fonlamanın devam etmesinden yana” görüş beyan etti.
ECB’nin dikkat çektiği konu başta İtalyan borçları… Şimdilerde BREXIT kaynaklı “anlaşmasız belirsizlik” başka bir temel sorunu teşkil ediyor. İspanya “Bıraksalar ayrılacağım.” Vazıyetinde. Haliyle Avrupa’da işler sanıldığı kadar kolay değil. Yunanistan yeniden kaynıyor. Avrupa’da büyüme durdu; enflasyon da bir canlılığın emarelerini vermiyor.
Bu arada ABD’de 2018 enflasyonunun %2 civarında seyretmesi, ABD için canlanma belirtisi olarak görülmüştü. Haliyle faizlerin de buna paralel, bir miktar hareketlenmesi de doğal bir beklenti haline gelmişti. Varlık alımları da artınca genişlemeci politikaların önü açılmış oldu.
Aslında gelişmekte olan piyasalar FED faiz arttırımından oldukça tedirgindi. Ancak FED’in cesur indirimine daha cesur bir hamle, TC Merkez Bankasından geldi. FED daha faiz indirmeden Temmuz ayı toplantısında 425 bps indirim gerçekleştirmiş oldu. Aslında 2018 Eylül ayında arttırılan, 625 bps faiz oranı için bile geri alınabilecek bir ekonomik ortam söz konusu idi, yapılmadı… Yönetim, dünyanın bu gidişatını görebilmekle ilgilidir.
Aya Göç Var da Kalan Biz miyiz?
Faiz indirimi sadece Türkiye ile mi sınırlı? Elbette, Hayır!… FED’in faiz indiriminden bahsedince sıkı duran ekonomiler dahi harekete geçmiştir. Yeni Zelanda, İzlanda, Filipinler, Tacikistan ile birlikte 11 ülke faiz indirmiştir. Ruanda ve Tacikistan dahi bu kalabalığa karışmıştır. Haziran ayında indirim furyası devam etmiş Hindistan, Rusya, Brezilya, Güney Kore de bu furyaya katılmıştır. Ağustos ayında 21 ülke daha bu furyaya katılınca 47 ülkeden faiz indirimi gelmiş oldu. Bu sürecin en kararlı uygulayıcılarından olan Türkiye Merkez Bankası da bu sürecin başında 625bps ile sürece katılabilirdi.
ECB cephesi ise “ – faiz” dönemine geçmiş ve son olarak faizi 10bps daha indirerek faizleri “% -0,50 seviyesine çekmiştir. 1 Kasım itibariyle de 20 Milyar Avroluk varlık alımı için düğmeye basılmıştır.
CDS’ler Hala Yüksek
Ülke riski 365bps civarında. Bu da borçlanmada %4’e varan bir ek yük getiriyor. 2017’ye göre 200 bps yükselen bir risk primi söz konusudur. Türkiye hem faizi yüksek ödeyen, hem de riski yüksek bir ülke olarak sınıflandırılmakta; bunun da maliyeti ülkeye yansımaktadır. Türkiye’nin bu “olumsuz” risk kanaat notu yüksektir, böyle olmaz!
Temel yargılar bu faiz indirimleri ile altüst olmuştur: Faizler düşerse dolar kuru fırlayacak, CDS’ler patlayacaktı. Enflasyondaki olumlu gelişmeler, faizin indirilmesine, faizdeki düşüş de enflasyon oranlarında iyileşmeye neden olmuştur. Faizde kalıcı ve tutarlı indirimler için enflasyonun da düzenli bir şekilde düşük çıkmasına hatta beklentilerin de altında kalabilmesine ihtiyaç vardır.
Yaz dönemi ekonomi baharıdır. İnsanlar tatil motivasyonundadır. Çiftçi üretimi çarşı pazara yansır. Turizm gibi önemli bir kalemden döviz girişi olur. Bunlar başta ülkenin döviz talebinin azalmasında etkili olabilecek göstergeler. Haliyle kurlarda yakalanan istikrar, enflasyonu olumlu etkiler. Sonuçta düşük enflasyon faizleri aşağı çekecektir. Fon maliyetlerinin ucuzlaması da enflasyonu indirmede etkili olacaktır. Bu durumun açıklaması böyledir: Her şey güllük gülistanlık olmasa da Gerilim Ekonomistliğinin lüzumu yoktur. 2018 yılbaşından beri “Yağmur Duasına” çıkanlar gibi “dolar 10 TL, yok 15 TL” deyip insanlarda moral motivasyon bırakmayanlar bunun hesabını vermelidir. Hala daha TV’lerde utanmadan konuşmaya devam etmeleri ayrı bir garabettir. Muhalefetin de “Veriler gerçekçi değil” sözleri, siyaseten anlamlı olabilir, ancak ekonomi açısından gerçekliği yoktur.
Üstelik faizin en önemli göstergesi, kurlardaki yükselişin önüne geçmesi idi. Faiz indirilmesi halinde kur fırlayacaktır. Bu da olmadıysa “dengeler değişmiştir.” O dengeler de enflasyondaki fiili düşüş ile ilgilidir. Bundan sonrası enflasyonun bu düşüşünü kalıcı sağlamakla ilgili olmalıdır.
YORUMLAR