Bahçeli, partisinin grup toplantısında, yaptığı konuşmada "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depreme ilişkin, dayanışmanın imkanı, devletin iradesi ve milletin irfanıyla zor günlerin aşılacağını söyledi.
"Yara bere içindeyiz ama mutlaka iyileşeceğiz. Kırık dökük haldeyiz ama muhakkak düzeleceğiz. Manevi bir imtihandayız ama alnımızın akıyla bu imtihandan bihakkın çıkacağız." diyen Bahçeli, savaşlara, doğal afetlere, salgın hastalıklara, darbe teşebbüslerine, terör saldırılarına, ekonomik operasyonlara, isyan girişimlerine, Türkiye'nin istiklaline yönelik menfur suikastlara karşı aynı cephede mücadele edildiğinin altını çizdi.
Bahçeli, "Etle kemik gibi birbirimize eklemlendik. Kuklaları gördük, kuklacıları tanıdık, şer kumpanyalara tanık olduk. Sahne alan pis oyunları, süregelen habis projeleri, devamlı kamçılanan sinsi hesapları, siğil gibi uç vermiş art niyetli çevreleri müşahede ve mütalaa edip saflarımızı sıkı tuttuk." dedi.
Enkazın üzerinde tepinen, göçüğün altında ikbal tezgahı kuran, feryarttan siyasi rant aşırmak için çırpınan utanmazlara her dönemde şahitlik edildiğini dile getiren Bahçeli, "İnsanlarımız imdat çağrısı yaparken, milletimizin ahları vahları arşı titretirken, afetzedeler can havliyle hayata tutunmaya çalışırken; kazanç ve çıkar çetelesi tutan vicdan ve insanlık fukaralarını esefle, ibretle, öfkeyle izledik. Ne varsa yaşadık, görmemiz gereken her şeye şahit olduk. İyiliğe sessiz kalıp kötülüğe nefes olan çapulcuları dişimizi sıkarak, tahammül sınırlarımızı zorlayarak takip ediyor, lazım gelen notlarımızı da alıyoruz." diye konuştu.
"Türkiye'nin üzerine göçen binaları teker teker kaldıracağız"
Bahçeli, Türkiye'nin devasa bir felaketin pençesinde olduğunu belirterek, olağanüstü bir dönemden geçildiğini, yaşanılan deprem felaketinin ne ilk ne de son olacağını söyledi.
Kentleşme politikalarının, bina yapılarının, yer tutma ve yerleşme stratejilerinin doğal afetlerin risk ve tehditlerinin dikkate alınarak yeni baştan değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, depremle sarsılan 10 ilde hayat mücadelesi veren yaklaşık 13,5 milyon vatandaşın çok ciddi mağduriyetlere uğradığını ifade etti.
İlk depremde hasar gören binaların ikincisinde tamamen yıkıldığını, eşine benzerine az rastlanır bir afet nedeniyle dördüncü seviye alarm kararı alındığını ve yedi günlük yas ilan edildiğini anımsatan Bahçeli, "İki el nasıl ki bir baş içinse, hepimiz depremzede kardeşlerimizle biriz, onların tekrar normal bir yaşama dönmeleri için kenetlenmiş haldeyiz. Yaralarımızı saracağız, yıkımı telafi edeceğiz, depremden etkilenmiş şehirlerimizi gülzara çevireceğiz, çelikleşmiş kardeşlik hissiyatımıza su vereceğiz, can vereceğiz, destek vereceğiz. Sadece 10 ilimize değil Türkiye'mizin de üzerine göçen binaları teker teker kaldıracağız, hepimiz tek bilek olup Türk bayrağını dalgalandıracağız. Kem gözler, kötü niyetler, kurusıkı atan gafiller bilmese de Türkiye'ye sonuna kadar sahip çıkacağız." değerlendirmesinde bulundu.
Parti olarak, deprem haberini alır almaz seferberlik ruhuyla harekete geçtiklerini ve milletvekillerinden oluşan bir heyeti afet bölgesine gönderdiklerini hatırlatan Bahçeli, teşkilatlarının ve ülkü ocaklarının depremin yaşandığı her alanda canla başla enkaza müdahil olduğunu, her türlü özveriyi ve fedakarlığı sergileyerek devreye girdiğini aktardı.
Bahçeli, AFAD'ın yardım kampanyasına ayni ve nakdi yardımlarla da destek olduklarını, kan ihtiyacı olanlara kan verdiklerini, barınma, giyecek ve yiyecek taleplerini de gidermeye çalıştıklarını söyledi.
Elverişsiz hava şartlarına rağmen bir haftadır geceli gündüz devam eden enkaz kaldırma ve hayat kurtarma mücadelesinde devletin gönüllü şekilde yanında olduklarını belirten Bahçeli, il il, ilçe ilçe, köy köy yardım çağrılarına koştuklarını ifade etti.
"Gelişmeleri anbean Ankara'dan takip ettim"
MHP Genel Başkanı Bahçeli, devletin ve hükümetin, en aşağılık karalama ve iftira kampanyalarına aldırış etmeden tarihi görevinin gereğini dört başı mamur şekilde yaptığını belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı'mız depremle yıkıma uğrayan illerimize intikal ederek incelemelerde bulundu, vatandaşlarımızla buluştu, görüştü, acıları paylaştı, gözyaşlarını silmek için çaba gösterdi. Ben de titiz ve hassas kurtarma çalışmalarını meşgul etmemek, bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı'mızın deprem bölgesinde olmasından dolayı gelişmeleri anbean Ankara'dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde değiliz. İstismar yarışında değiliz. Milletimizin yaşadığı her acı benim acımdır, bizim acımızdır." diye konuştu.
MHP Genel Başkanı olarak depremden zarar görmüş illeri ve tüm vatandaşları bir program dahilinde ziyaret etmek amacıyla geçen hafta aldığı kararı tatbik etmek için makul bir zaman kolladığını söyleyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"O zaman gelmiştir, şimdi vakit yollara düşme vaktidir. Osmaniye, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kilis, Adana ve Malatya'da milletimle tek yürek olacağım, tek ses olacağım, mahzun illerimizin ve mağdur vatandaşlarımızın hepsini birden, çalışmaların aksamasına fırsat vermeden sırayla ziyaret edeceğim.
'MHP nerede?' diye soranları ciddiye alıp cevap verecek değilim. Ancak yine de bir hatırlatma yapmadan geçmeyeceğim: Biz her yerdeyiz, göz pınarlarından sicim gibi akan yaşlardayız, viraneye dönmüş gönüllerdeyiz, kimse var mı diye soran dillerdeyiz, beton blokların arasında can arayan, yetim yavruların başını okşayan, ailesini kaybetmiş mazlumların yanında duran, Fatiha okuyan, tabutlara omuz veren, milletimizin derdiyle dertlenen hem kahırlı hem sevdalı hem de kararlı yürekleriz. 'Devlet nerede?' diyenlere de bir çift sözüm pek tabii vardır ve olması da doğaldır. 'Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok' diyen kanı bozuklar size söylüyorum; devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle, tüm haysiyetiyle, tüm hükümranlığıyla havidir, hakimdir, hadimdir. Şu hassas günlerde ağır konuşuyorum, kimse kusura bakmasın ama mecburum; 'devlet yok' diyen kalite ve karakter yoksunları iç işgal cephesinde konuşlanmış işbirlikçi sefillerdir."
Bahçeli, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen depremleri fırsata çevirmek isteyen simsarların olduğunu söyledi.
Felaketin derece ve düzeyinin büyük olduğunu, bu nedenle de arama ve kurtarma çalışmalarında ister istemez bazı gecikmelerin, mücbir eksiklikler yaşandığını vurgulayan Bahçeli, "Dünyanın neresinde olursa olsun, hangi ülkede görülürse görülsün, bu çaptaki doğal afetle ve yıkıcı etkileriyle başa çıkmak kolay değildir. Bu hususla beraber devletin ve hükümetin hakkını teslim etmek lazımdır." dedi.
Bahçeli, acının kullanılması, siyasi yağmacılığa heves edilmesi kadar çarpık ve çirkin bir şeyin olmadığını; "O yapmadı ben yaptım, o gelmedi ben geldim, o yetişemedi ben yetiştim" tartışması ve ayrışmasının deprem kadar yıkıcı, mağdur insanlara, ebediyete irtihal eden vatandaşlara saygısızlık ve haksızlık olduğunu belirtti.
"Önyargılı tavırlardan bıktık, fırsat düşkünü alçaklardan tiksindik." diyen Bahçeli, şöyle konuştu:
"Gerçekleri çarpıtan, iğneyle kuyu kazar gibi yapılan çalışmaları sulandıran, devlet-millet dayanışmasını imalı sözlerle sakatlamaya gayret eden, sonra da kendisinin tanıtım ve takdimini yapmak için sağa sola sinyal yakan sahtekarları biliyor, görüyor, nefesimizin enselerinde olduğunu buradan duyuruyorum. 'Devlet nerede?' diyenler şimdi kulağını açıp dinlesin; devlet, depremzedeye ekmek dağıtan belediye başkanıdır, çorba kaynatan, yardım konvoylarının koordinasyonunu yapan, trafiği düzenleyen, asayişi ve güvenliği temin eden isimli isimsiz nice kahramandır. Devlet, su dağıtan zabıta çavuşudur, arama kurtarma yapan askerdir, AFAD görevlisidir, gönüllü insanlardır. Devlet, yağmacıyı yakalayıp doğduğuna pişman eden cesur polistir. Devlet, dozer süren teknisyendir, ambulans süren şofördür, sela okuyan müezzindir, muayene eden doktordur, iğne vuran hemşiredir, pansuman yapan hasta bakıcıdır."
"Devletin yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk yönetim felsefesine göre, devletin millet, milletin ise devlet olduğunu, tarihin zor ve zahmetli dönemlerinde bu ikisini ayırt etmenin asla mümkün olmadığını söyledi.
Devleti bir kenara itip, "ahbap çavuş" ilişkileriyle yardım toplanmasının, bu kapsamda paralel bir hat kurulmasının devletin inandırıcılığını bir nevi gölgelemek olacağını, kendilerinin nazarında bunun itibar edilmemesi gereken bir yanlış olduğunu aktaran Bahçeli, şöyle devam etti:
"Hatay'ın Antakya ilçesinde baraj patladığını iddia edip kurgulanmış yalanı sosyal medyadan servis ederek korkuya, paniğe ve can kayıplarına neden olanlar afet bölgesinde neyin peşindedir? Devletin yapamadığı, yatıştıramadığı ve yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Devleti acz içinde gösterircesine sosyal medyaya üşüşenler bindikleri dalı kestiklerini ne zaman anlayacaklardır? Böylesi bir muhterislik kimin harcı, kimin haddidir? Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlüdür, her müşkülatın, her mihnetin, her mikrobun üstesinden gelmesi mümkün ve mukadderdir. Devletimize ve hükümetimize sonuna kadar güveniyoruz, her şart altında arkalarında olduğumuzu tavizsiz bir duruşla ifade ediyoruz. Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması en doğru, en sağlıklı yoldur, kaldı ki beklentimiz ve çağrımız da budur. Milletçe 'acılarımızı paylaşarak nasıl azaltırız' derdindeyken, birilerinin çıkıp hesabi davranması, cüzdanlarını doldurma ve şöhret devşirme peşine düşmesi tam manasıyla erdemsizlik ve edepsizliktir. Hele bir enkazımızı kaldıralım, hele bir belimizi iyice doğrultalım, sırtımıza yapışan kenelerle işte o zaman hesaplaşacağımız vakit de inşallah gelmiş olacaktır."
"Allah'ın lütfu değildir de nedir?"
Bahçeli, zamanın yekpare olduğunu ve hayatla ölüm arasında ilahi takdirin hükmünü sürdüğünü anımsattı.
Bu hükmün, inanç ve hoşgörüyle pekiştiğinin altını çizen Bahçeli, önce tedbir almasını, sonra da tevekkül etmesini bilen bir topluma sahip olunduğunu vurgulayarak, kader planı çerçevesinde her şeyin Allah'tan geldiğine inanıldığını aktardı.
Bunu deprem alanında tekbir getirerek sevincini veya hüznünü dışa vuran vatan evlatlarına tepki gösterenlerin anlayamayacağını ifade eden Bahçeli, onlardan böyle bir şeyin ümit edilmesinin emek ve zaman israfı olacağını dile getirdi.
Depremlerin üzerinden geçen uzun sürelere rağmen enkazdan sağ kurtarılanlara bir ilahi gücün dokunduğuna inandıklarını vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde depremden 159 sonra gülücükler saçarak kurtarılan 2 yaşındaki Yavuz'a meleklerin kanat gerdiğine inanmayalım mı? Gaziantep'in Nizip ilçesinde, depremden 147 saat sonra kurtarılan 12 yaşındaki Eylül'e 'aç mısın?' diye sorulduğunda, 'tokum, yemek yedim' cevabı manevi bir mükafatın emaresi değil midir? Diyarbakır'da depremden 81 saat sonra kurtarılan 7 yaşındaki Beşir, 105 saat sonra kurtarılan 1,5 yaşındaki Yusuf Hüseyin, 134 saat sonra kurtarılan 5 aylık bir bebek, Antakya'da 133 saat sonra kurtarılan 2 yaşındaki Aliye, Adıyaman'da 113 saat sonra kurtarılan 10 yaşındaki Mesut, İslahiye'de 132 sonra kurtarılan 4 yaşındaki Şengül ve daha nice karanlıktan aydınlığa taşınan evladımız ve kardeşimiz Allah'ın lütfu değildir de nedir?"
Bahçeli, depremi malzeme haline getirip siyasi talana soyunanların, Türkiye'ye musallat olan, metastaz yapmak için çemberi yarmaya uğraşan kanser hücreleri olduğunu söyledi.
Fransız Charlie Hebdo dergisiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylemlerin arasında bir farkın bulunmadığını söyleyen Bahçeli, "Hükümet depremle başa çıkamıyor" diye başlık atan İngiliz The Economist dergisiyle, "Devlet nerede, ses var devlet yok, halk seferberliğine karşı devlet OHAL'i, dev bir çaresizlik, iktidar enkaz altında, halkın üstüne çöken AKP-MHP rejimidir" manşetleri atan gazeteler arasında en küçük bir uzaklığın söz konusu olmadığını ifade etti.
İç ve dış bağlantılı bühtan koalisyonunun bulunduğunu ve Türkiye'nin karşısında "kudurmuş gibi pozisyon aldıklarını" ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"85 milyon Türk vatandaşı elinden ne gelirse yapıyorken, iktidarın deprem bölgesinden bir şamar yiyeceğini söyleyen müflis siyasi zihniyetle, The New York Times Gazetesi'nde, 'deprem müdahalesinde öfke seçim öncesinde Erdoğan'ı zorluyor' başlığıyla haber yazan; Wall Street Journal Gazetesi'nde 'Türkiye'de depremin ardından hesaplaşma geliyor' iddiasında bulunan kalem sahipleri arasında herhangi bir farklılıktan bahsetmek mümkün müdür? 'Sorun sensin Erdoğan' diyen terörist Demirtaş ile 'suçlu Erdoğan'dır' diyen Kılıçdaroğlu, demir bir paranın yazı ve turası değil midir? 'Hataların tek sorumlusu Erdoğan'dır' diyen İP Başkanı bu parayı harcamak için gizli gizli plan yapmıyor mu? 'Enkazdan önce AKP'liler çıkarılıyor. Sahada yetkiyi askere devretmek gerekiyor' beyanatıyla suç işleyen, halkı kin ve düşmanlığa sevk eden siyasi bir bozguncuyla Türkiye aleyhtarı odaklar arasında dikkat çekici bir uyum ve benzerlik yok mudur?
'Erdoğan'ın Türkiye için deprem yardımını silah olarak kullanmasına izin vermeyin' açıklamasını yapan köksüz Rubin ile 'millet, devleti enkazın altından çıkarıyor' sözleriyle yangından mal kaçırmak için el ovuşturan İP Başkanı aynı yolun yolcusu, aynı mihrakların hizmetkarı değil midir? Türkiye İşçi Partisinin PKK kontenjanlı sözde bir milletvekili, 'böyle bir devletin düşmanı olmak meşrudur.' açıklamasıyla halk ve devlet düşmanlığında yeni bir sayfa açmıştır. Geldiğimiz bu aşamada, bu gedikli düşmanı TBMM'den yaka paça atmak devletin ve hukukun şeref ve güvenlik konusudur. Bu alçakla birlikte, yağma ve talan yapan namussuzların vatandaşlıktan çıkartılması, şayet yağmacılar sığınmacıysa hemen ülkeden gönderilmeleri ayrıca değerlendirilmelidir. Dışarıdan yemlenenler, emir alanlar, provokasyon düğmesine adice basanlar devletin demir yumruğu altında ezilmelidir."
"Uzaktan eğitime karşı çıkanlar sorumsuz ve hastalıklı ruhlardır"
Siyasi sorumluluk taşımalarına rağmen kutuplaşmanın ekmeğine yağ sürenlerin olduğunu belirten Bahçeli, "Tek adam sistemi kurumları boşaltmış. Devlet aklı kalmamış" sözlerinin, "Gelin beni de tutuklayın" diklenmelerinin, Türk milleti tarafından unutulmayacağını dile getirdi.
"Bu millete 'yağma ve talan toplumu' diyen köşe yazarlarını ise asla affetmeyeceğiz." ifadelerini kullanan Bahçeli, "Malzemeden çalan hırsız müteahhitler, kurallara uymayan mühendisler, onları gerektiği gibi denetlemeyenler, imar rantından gözü dönen insanlık müsveddeleri mutlaka ama mutlaka hesap verecektir. Yaşadığımız acıları daha da içinden çıkılmaz hale getirmek için pusuya yatanları görüyoruz, bunların topunu Allah'a ve milletimize havale ediyoruz." dedi.
Bu günlerin geçeceğini, devletin bu yönde vaziyet aldığını anlatan Bahçeli, muhalefetin "hayır" demesine rağmen depremin etkilediği 10 ilde OHAL kararı alındığını söyledi.
Üniversitelerin 3 aylık süre zarfında uzaktan eğitimine sıcak baktıklarını; devletin, yurt, misafirhane, kamp, sosyal tesislerinde barınma ihtiyaçlarının kısmen de olsa karşılanacağına inandıklarını vurgulayan Bahçeli, "Bu konuda salgın döneminden deneyim sahibi olduğumuzun da farkındayız. Türkiye yıkılmışken hala uzaktan eğitime koro halinde karşı çıkanlar sorumsuz ve hastalıklı ruhlardır." diye konuştu.
YORUMLAR