Amerikalı bilim adamı Psikatrist David Hawkins (1927-2012) frekanslar ve frekansların bilinç düzeylerine etkisi üzerine yıllar süren binlerce araştırma yapmış ve bilinç haritası denen tabloyu oluşturmuş. Ben bu haritayla 2012’detanıştım. Kitabını da okuduğumda çok etkilenmiştim. Şimdi de girdiğim hemen her sınıfta değinirim. Çünkü farkındalık, rasyonelite, bilincin ne olduğu anlaşılmadan diğer bilimler gibi tarihin de anlamlandırılabileceğini düşünmüyorum.
Frekans bir dalganın belli bir zaman birimi içerisinde tekrarlanma sıklığı yani bir saniye içindeki döngü sayısı. Hertz ile ölçülüyor. Herşeyin bir frekansı var; düşüncelerinizin, üstünüzdeki kazağın, masanın, kitabın, iki insan arasındaki ilişkinin, bedenindeki hücrenin.. Frekans hızı düştükçe her türlü hastalığa, kötü olaylara, kazalara, hatta biraz daha düştükçe savaşa, teröre, tecavüze,depresyona, intihara açık oluyoruz. Peki Allah’ın tam ve bütün gönderdiği bebekler neden büyüyünce birer katile, teröriste, depresif, agresif, yere çöp atan, bilinç seviyesi yerlerde tv programlarıyla zaman öldüren, çevresine yararsız, acılara duyarsız, enerjisi düşük, duyguları silik insanlara dönüşür? Yani frekansımız ne zaman düşer? Olanı ve biten tüm gerçekliği ile görmemizi sağlayan algı kanallarımız kapandığında ya da bilinçaltı süreçlerimizin farkına varamadığımızda..
Hawkins diyor ki her hücreyi doğal frekansına döndürmek bedeni ve ruhu sağlığa kavuşturur. Bedenin frekansıyla çatışan onu bloke eden dalga boyları hastalıklara, savaşlara, her türlü kötü olaylara hatta ölüme neden olur. Peki insan ne zaman yaşamaya başlar? 200 kalibrasyonda..200 kalibrasyon boyutunda ne olur? Kişi ilk defa yaşadığı olayların sorumluluğunu üstüne alır. Hawkins, insanlığın %85’inin 200’ün altında titreştiğini, son dönemde insanlığın ortalama farkındalık seviyesinin 204’e ulaştığını, yani negatif-pozitif sınırını aştığını, ancak insanın anlamlı bir şekilde tatmininin 250’nin altında gerçekleşemediğini yazmaktadır. 200’ün altındaki enerji alanları, açlık, kıtlık ve hastalıkların çok yaşandığı, cahillik ve işsizliğin çok olduğu, ilkel şartlara sahip ortamlardır. Tatmin edici bir yaşam 250’ lerde başlamaktadır. 300’lerde teknolojik ve ekonomik olarak çok gelişmiş bir toplum mümkün olmakta, 400’lerde ise yüksek bir eğitim, bilgi, kültür ve sanat seviyesi yaşanacaktır. 500, başka bir büyük sıçramanın gerçekleştiği bir eşiktir. 500’lerin sonlarında toplum artık spiritüel bir toplum haline gelmektedir. 600, bütün topluma şefkat ve sevginin hâkim olduğu, bütün eylemleri sevginin yönlendirdiği bir seviyedir.
Esas ilginç nokta , yüksek bilinç frekanslarının şaşırtıcı sayıda düşük frekansı dengelediği yönünde . Bireylerden herhangi birinin bilinç frekansı yükseldiğinde, çok sayıda düşük frekanslı bilinci etkileyip dengeleme imkanı olması .
Tablo şöyle :
300 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 90.000 kişiyi,
400 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 400.000 kişiyi,
500 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 750.000kişiyi,
600 seviyesindeki bir kişi 200’ün altındaki 10 milyon kişiyi,
700 seviyesindeki bir kişi ise 200’ün altındaki 70 milyon kişiyi dengelediği görülmüş.
Pozitif ve herşeyi olduğu gibi kabullenen mutlu bir insanın yaydığı enerji, 90.000 insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Sevgiyi gerçek anlamda yaşayan bir insanın yaydığı enerji,750.000 insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Barış ve huzur içinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji,10 milyon insanin yaydıgı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Mevlanalığı yaşayan bir insanın yaydığı enerji,70 milyon insanin yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir.
Peygamber,budha seviyesinde yaşayan bir insanın yaydığı enerji ise tüm insanlıgın yaydığı düşük enerjiyi dengelemektedir…
Türkiye şu an ölçü değeri olarak 240'da. Bu oldukça iyi, ama bu yalnız bir ortalama değer teşkil ediyor. Çoğunluk daha henüz 200 olan cesaret sınırını dahi aşmamış durumda. Oldukça yüksek değere sahip olan minik bir azınlık, bu düşük ölçüyü ortalama olarak dengeliyor ve toplumun zaman içinde yükselmesini sağlıyor. Örneğin Almanya'nın değeri şu an 400'ün üzerinde. Bu toplum olarak da kendini belli ediyor, bilimin ve mantığın ağır bastığı bir toplum yapısı var. O yüzden bilenler bilmeyenlerin kolundan tutup tutup anlatsın. Herşeyin başı farkındalık.
YORUMLAR