Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği, dönemin zorluklarına ve çıkarılan çeşitli engellere rağmen havacılıkta "yapılamaz" denen işleri başaran Vecihi Hürkuş'un yuvası olarak ifade ettiği Yeşilköy'deki Atatürk Havalimanı'nda bir müzesinin kurulmasını teklif etti.
Hürkuş'un aslına sadık kalarak yapılan kopya uçakları çeşitli yerlerde sergileyen, 30 bin civarında belge ve veriyi dijital ortama aktaran dernek, ticari uçuşlara kapatılan Atatürk Havalimanı'nda kurulacak müzede Hürkuş'un 102 tip uçağının sergilenmesini, böylece havacılığın önemli birikiminin gelecek kuşaklara aktarılmasını istiyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Türk havacılığının önemli ismi Vecihi Hürkuş, 18 Ocak 1896'da İstanbul'da dünyaya geldi. Babası Ali Feham Bey'i 3 yaşında kaybeden Hürkuş, ailesiyle bir süre amcası Ahmed Şekür Bey'in yanında kaldı. Daha sonra ailesiyle Üsküdar'da yaşamaya başlayan Vecihi Hürküş, ilkokulu Bebek'te bitirdikten daha sonra Üsküdar'da Füyuzati Osmaniye Rüştiye ile Paşakapısı İdadisi'ne gitti. Hürkuş, Tophane Sanat Okulu'ndan mezuniyetinin ardından Balkan Savaşı'na eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey'in yanında gönüllü olarak katıldı. Edirne'ye giren kuvvetler içinde yer alan Vecihi, savaşın sonunda İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz Serviburun'daki esir kampına kumandan olarak görevlendirildi.
Vecihi Hürkuş, yaşı nedeniyle ilk önce gittiği Tayyare Makinist Mektebi'nden küçük zabit (gedikli) olarak mezun olarak 1. Dünya Savaşı'nda Bağdat Cephesi'nde makinist olarak görev yaptı. Hürkuş, 2 Şubat 1916'da geçirdiği uçak kazasında yaralandığı için İstanbul'a döndü. Tedavisinin ardından gökyüzündeki hayali için çalışan Hürkuş, Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’ne girdi. İlk uçuşunu 21 Mayıs 1916'da icra eden Vecihi, 1917'nin sonbaharında Kafkas Cephesi'nde Rus uçağı düşürerek "Kafkas Cephesi’nde uçak düşüren ilk tayyareci" unvanını aldı. Hava savaşında yaralanan Hürkuş, Ruslara esir olmadan önce düşmana teslim etmemek için uçağını yaktı. Hazar Denizi’nde bulunan Nargin Adası’ndaki esaretten Azerbaycanlıların yardımı ile yüzerek kaçabilen Hürkuş, istihkam teğmeni Salih Bey ile 2,5 ayda Süleymaniye üzerinden Musul’a geçti. İstanbul'a geldikten sonra İstanbul Hava Müdafaa Bölüğü'ne tayin olmasının ardından İstanbul'un işgali sırasında Harem'den gizlice kalkan bir gemiyle önce Mudanya’ya, oradan da Bursa ve Eskişehir üzerinden Konya’ya giderek Kurtuluş Savaşı mücadelesine destek verdi.
Kurtuluş Savaşı'na gönüllü katıldı
Kurtuluş Savaşı’nda "sivil pilot” olarak hizmet veren Vecihi Hürkuş, İzmir'deki Seydiköy Hava Meydanı'nı işgal etti. TBMM’den üç defa takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası'na hak kazanan Hürkuş, Akşehir’de Jandarma Komutanı Ratıp Bey’in kızı Hadiye Hanım'la evlendi. Gönül ve Sevim isimli iki kızı olan Hürkuş, Kurtuluş Savaşı'ndan zaferle ayrıldıktan sonra Seydiköy’de açılan tayyare okulunda eğitim vermeye başladı. İzmit Mıntıkası Tayyare Bölüğü'ne atanan Hürkuş, Binbaşı Fazıl'ın eğitim uçuşu sırasında hayatını kaybetmesinin ardından İzmir’e çağrıldı.
Vecihi Hürkuş, en büyük ideali olan havacılığın millileştirilmesi konusunda çalışmalar yaptı. Edirne’ye yanlışlıkla inen bir yolcu uçağına, teslim alınmasındaki hizmeti nedeniyle "Vecihi" adının verilmesiyle yeni bir fırsat yakaladı. Hürkuş, savaş sırasında Yunanlılardan kalan uçak malzemelerinden yararlanarak, projesini hazırladığı ilk uçağı "Vecihi K VI"yı yaptı. Ancak uçabilirlik sertifikası için toplanan teknik heyette tayyareyi kontrol edecek personel bulunamadı. Teknik heyetten bir kişinin "Vecihi, biz sana bu lisansı veremeyiz. Uçağına güveniyorsan atla, uç, bizi de kurtar." demesi üzerine 28 Ocak 1925'te "Vecihi K VI" ile ilk uçuşunu icra etti.
İzin almadan uçtuğu için cezalandırılmasının ardından ordudan ayrılan Hürkuş, Ankara'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" hedefi kapsamında kurulan Türk Tayyare Cemiyeti'nde çalıştı. Hürkuş, cemiyet heyetiyle Almanya’da Junkers ve Rohrbach uçak fabrikalarını ziyaret etti. Türkiye’de anonim şirket olarak tayyare fabrikası kurmak isteyen Hürkuş, Fransa’da incelemelerde bulundu. Milli Savunma Bakanlığının Kayseri’de Tayyare Onarım ve Motor Anonim Şirketi'ne (TOMTAŞ) ait fabrika kurmak için anlaşmasının ardından gelen teklifi kabul ederek Almanya’ya giden Hürkuş, "Junkers A.20" uçaklarındaki eksikliklerin düzeltilmesi çalışmalarına katıldı. Hürkuş, 1927'de TOMTAŞ'ın 14 kişilik 3 motorlu "Junkers G.24", diğeri altı kişilik tek motorlu "Junkers F.13" yolcu tayyaresiyle Ankara-Kayseri arasında ulaşım uçuşları yaptı. Başarıyla geçen bu seferler Türkiye'deki ilk hava yolları uçuşları sayıldı.
Ankara'da 16 Eylül 1926'da yapılan Türkiye’de ilk paraşüt gösterisi sırasında Hürkuş’un kullandığı Junkers F-13 uçağından Alman paraşütçü Heinke'nin 700 metre irtifadan yaptığı atlayışını Atatürk ile birçok vatandaş izledi. Ankara'da 1930'da düzenlenen Sanayi Kongresi'nde Hürkuş'a ait üstten kanatlı kapalı kabinli "Vecihi K-XI" tipi uçağın modelinin minyatürü sergilendi. Kadıköy’de kiraladığı bir keresteci dükkanında üç ay içinde "Vecihi XIV" uçağını imal eden Hürkuş, ilk uçuşunu 27 Eylül 1930'da Fikirtepe semtinde icra etti. Hürkuş, iki kişilik, tek motorlu spor ve eğitim uçağıyla Ankara'da bir gösteri yaptı. Başbakan İsmet İnönü ve bazı komutanlar tarafından uçağı incelenen Hürkuş, uçabilirlik sertifikası verilmesi için İktisat Bakanlığına müracaat etti. Ancak, "Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek kimse bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir." cevabını aldı.
Hürkuş, bakanlık nezdinde yapılan girişimler sonucu istenen belgenin alınması amacıyla uçağın Çekoslovakya’ya gönderilmesine karar verdi. Gerekli izinleri alınan uçak, Ankara’da sökülerek demir yoluyla Prag’a yollandı. Vecihi Hürkuş, 23 Nisan 1931'de Çek yetkililerden uçuş müsaadesini almasının ardından iki gün sonra bu ülkeden Türkiye’ye gelmek için harekete geçti. Türkiye’ye 5 Mayıs'ta ulaşan Hürkuş, uçağın atıl kalmaması için Posta İdaresi ile "Ankara-Erzurum" ile "Ankara-İstanbul" arasında posta hattı kurulması için görüştü. Türk Hava Kurumunun (THK) Ankara’dan Aksaray, Konya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Muğla, Aydın, Denizli, Uşak, Eskişehir, Adapazarı, İzmit'e devam eden, İstanbul Yeşilköy‘de başarıyla tamamlanan turuna katıldı.
Bazı sorunlar nedeniyle THK'dan ayrılan Hürkuş, 21 Nisan 1932'de ilk Türk sivil havacılık okulu olan Vecihi Sivil Tayyare Mektebi'ni (VSTM) kurdu. Türk gençliğini havacılığa alıştırmak ve "tayyareci kuşaklar" yetiştirmek amacıyla eğitime başlayan okulun Kalamış’ta bir hangarı, uçuş alanı olarak kullandığı küçük sahası ile Fikirtepe'deki uçuş alanları mevcuttu. İş adamı Nuri Demirağ'ın 5 bin lira bağışta bulunmasının ardından adının "Nuri Bey" olarak belirlendiği "Vecihi XVI" kapalı kabin uçağını yaptı. Aynı yıl tek satıhlı "Vecihi XV" uçağını da bitiren Hürkuş, ikişer adet "Vecihi XIV", "Vecihi XV" ile "Nuri Bey-Vecihi XVI" uçaklarında öğrencileri İstanbul'da bir gösteri uçuşu yaptı.
Öğrencilerinden Sait Bayav, Tevfik Artan, Muammer Öniz, Osman Kandemir, ilk Türk kadın tayyarecisi Bedriye Gökmen ve kendi yeğeni Eribe'nin yalnız uçmayı başarmasına rağmen okul maddi sorunların yanı sıra yetiştirdiği öğrencilerin diplomalarına denklik verilmemesinden dolayı kapandı. Hürkuş, Atatürk'ün, THK Başkanı Fuat Bulca aracılığıyla ilettiği talimatla Ankara'ya döndü.
Burada, başöğretmen olarak görevlendirilen Hürkuş, Etimesgut hangarlarını yaptı. Yeğeni Eribe'nin 29 Ekim 1936'daki Cumhuriyet Bayramı törenleri provalarında paraşütünün açılmaması nedeniyle yaralanarak hastanede vefat etmesiyle sarsılan Hürkuş, mühendislik eğitimi için Almanya’ya gitti. Hürkuş, Weimar Mühendislik Mektebi'nden 1,5 yıl sonra mezun oldu. Tayyare Makine Mühendisliği diplomasını almasının ardından Danıştay kararı ile mühendis ruhsatnamesine sahip olan Hürkuş, Van'a tayin edilince THK'dan istifa etti.
"Vecihi Havada" kitabını 1942'da yayınlayan Hürkuş, 1947’de Kanatlılar Birliğini kurdu. THK'dan "Magister" tipi bir öğrenim uçağı temin eden Hürkuş, kızı Gönül ile "Kanatlılar" adlı bir dergi çıkarttı. 1951'de beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak üzere "Türk Kanadı" şirketini kuran Hürkuş, Sait Bayav ve Muammer Öniz ile İngiltere'den "Auster MK-V" tipi üç uçak aldı. Hürkuş, bir yıl sonra bir firmanın mama reklamını yapmak için gittiği İngiltere'de "Percival Proctor V" tipi dört kişilik hafif turist tipi tayyare aldı. Bu tayyare ile değişik firmaların reklamını yapan Hürkuş, bebek maması ile puro sabunu gibi malzemeleri kağıt paraşütlerle uçaktan dağıtarak, bazı reklam faaliyetlerinde bulundu.
Hürkuş Hava Yolları ile ilkleri yaptı
Hürkuş Hava Yolları'nı 29 Kasım 1954'te kuran Vecihi Hürkuş, Türk Hava Yollarının seferden kaldırdığı uçaklardan sekiz tayyareyi banka kredisiyle satın aldı. Sefer yapılmayan şehirlere uçuş koyma izni alamayan, bir süre gazete dağıtımı yapmak isteyen Hürkuş'un şirketi daha sonra kapatılmak zorunda kaldı. Elinde kalan son uçağı "TC-ERK", Maden Tetkik Arama Enstitüsünün emrinde Güneydoğu Anadolu’da toryum, uranyum ve fosfat arama çalışmalarına katıldı. Yaşlılık döneminde maddi sıkıntılar çeken Hürkuş, Ankara’da anılarını yazdığı bir dönemde beyin kanaması geçirdi. Vecihi Hürkuş, 16 Temmuz 1969'da Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesinde 73 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bahadır Gürer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hürkuş'un Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli ortak değerlerinden olduğunu, Türk havacılığında ilkleri yaşatan Hürkuş'u, bugün vefatının 50. yılında kabri başında saygı ve özlemle anacaklarını söyledi.
Hürkuş'un 1969'da vefat ettiği gün insanoğlunun aya gitmek için dünyadan ayrıldığına dikkati çeken Gürer, "Bütün dünya gözlerini göklere, aya çevirmişken; Vecihi Bey'in kabri başında onu sonsuzluğa uğurlayan 12 kişi vardı. Onu, bu yıl da anacağız. Katılabilen Vecihi Hürkuş dostları ile saygı duruşu yapacağız." dedi.
Gürer, hayatını havacılığa ve göklere adamış bir gönül adamının, bilim insanları tarafından en az askeri kahramanlığı kadar sivil kahraman ve girişimci olarak da değerlendirilmesi gerektiğini kaydederek, kuruldukları 2007'den bu yana her 16 Temmuz'da Hürkuş'u saygıyla ve özlemle andıklarını bildirdi.
Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi Derneği'nin ilk Türk özel hava yolu şirketi olan Hürkuş Hava Yollarının kuruluş yıl dönümü olan 29 Kasım’da işe koyulduğunu ifade eden Gürer, "Derneğimizin amaçları arasında öncelik; Vecihi Hürkuş’un yaptığı uçakların yer aldığı bir müze kurmaktır. 2012'de 'Vecihi XV' uçağını aslına en yakın malzeme ile gerçek boyutlarında yaptık ve sergiledik. Derneğimizde; Vecihi Hürkuş ile ilgili 30 bin civarında belge ve arşiv verisi var. Veriler dijital ortama aktarıldı. En önemli ihtiyaç; müze alanı. Vecihi Bey’in projelendirip yaptığı uçaklarla beraber yapımı gerçekleşmemiş uçaklarını da yapmayı planlıyoruz. Zaman ve mekan elverirse; sahip olduğu uçaklar yanında kullandığı 102 tip uçak da müzede yer almalı diye düşünüyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Hürkuş'un adresi ilk adresi Yeşilköy Hava Limanı
Gürer, Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesinin Türkiye’nin pek çok yerinde kurulabilmesinin anlamlı olacağını ancak bu müzelerin kurulmasının önemi açısından İstanbul’dan başlaması gerektiğini söyledi.
Yeşilköy'ün (Atatürk Havalimanı) yeni projelendirilmesinde en önemli özelliklerden birinin Tayyareci Vecihi Hürkuş Müzesi kurulması olabileceğini dile getiren Gürer, şunları kaydetti:
"Vecihi Hürkuş müzesi Atatürk Havalimanı'na çok yakışır. Çünkü Hürkuş Hava Yolları’nın müessisi (kurucusu) Vecihi Hürkuş’un 1960’lı yıllardaki adresi 'Yeşilköy, Hava Limanı Telefon: 73 82 16, Tlg: Hürkuş İstanbul'dur. Uçuş üsleri ise Ankara, Yeşilköy, İzmir ve Adana Hava Limanlarıdır. Yeşilköy, onun evi ve yuvasıdır. Yeşilköy Tayyare Mektebi’nden mezun olmuş, pilot eğitimini orada yapmış, ilk yalnız uçuşunu orada gerçekleştirmiştir. Yeşilköy, onun ilk akrobasi çalışmalarını yaptığı yerdir. Askeri havacılık dönemi gibi ticari pilotluk döneminde de Yeşilköy onun evi ve yuvasıdır. Türk havacılığının en parlak yıldızlarından Vecihi Hürkuş için her havalimanında bir bölüm, bir ünite, onu anımsatacak ve yaşatacak güzellikler gerçekleştirebiliriz. Türkiye’de ilk Türk otomobilinin ilk hareketinden 37 yıl önce; ilk Türk uçağı Vecihi K-VI ile uçuşunu gerçekleştiren Hürkuş için yapacaklarımız hiçbir zaman yeterli olamaz."
YORUMLAR