İbrahim Kalın, Başkent Üniversitesi ve Konrad Adenauer Stiftung iş birliğiyle düzenlenen İstanbul Güvenlik Konferansı 2019'un açılışında, güvenliğin artık küresel bir sorun haline geldiğini ve buna küresel bir cevap vermek gerektiğini söyledi.
Güvenlikle ilgili özellikle bölgesel çekincelere bakıldığında, herkesin ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini belirten Kalın, herkes güvende olana kadar kimsenin güvende olmayacağını ifade etti.
Türkiye'nin güvenliğinin sadece Suriye ya da Bulgaristan sınırında başlamadığını dile getiren Kalın, "Türkiye'nin güvenliği küresel ve çok boyutlu bir gerçekliktir. Bunu da ancak küresel ve çok boyutlu açıdan ele aldığımız zaman güvenlikten bahsedebiliriz. Bizler güvenliği, sadece kendi topraklarımızda değil aynı zamanda komşularımızda, bölgemizde ve küresel olarak tesis etmeye çalışıyoruz. Komşum güven altında değilse ben de güvende hissetmiyorum." diye konuştu.
Mülteci krizinin küresel bir sorun haline geldiğini ve doğru düzgün de irdelenmediğini aktaran Kalın, bu krizin Avrupa siyasetinin de kimyasını değiştirdiğini, ABD'ye kadar ulaştığını anlattı.
2015'te imzalanan göç anlaşmasına değinen Kalın, "Sayın Merkel'in tek başına yaptığı çalışmalara müteşekkiriz, sorumluluk aldı, siyaseten de bunun bedelini ödedi Almanya'da. Ama ne Türkiye ne de Sayın Merkel gerekli olan yardımı alamadı. 3,5 milyon mülteci Türkiye'de yaşamakta ve özellikle açık kapı politikasına devam edeceğiz. Mülteciler arasında bir ayrım yapmayacağız." diye konuştu.
Güvenliğin siyasi, ekonomik, siber, insani ve beşeri olmak üzere birçok boyutu olduğuna değinen Kalın, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye kendi güvenlik problemleriyle uzun yıllardır savaşmakta. Avrupa'nın güvenlik mimarisi içindeyiz, önemli bir rol oynuyoruz NATO'da ve özellikle kendi paydaşlarımız, müttefiklerimiz ve komşularımız için güvenlik sağlıyoruz. Aynı zamanda karşılık da bekliyoruz. Türkiye'nin güvenlik endişelerinin tartışılması, konuşulması ve ciddiye alınması gerekiyor.
Müttefiklerimizin, komşularımızın El-Kaide ve DAEŞ ile ilgili yaşadığı sorunlara çok duyarlı fakat Türkiye'nin güvenlik çekinceleri söz konusu olduğunda bu kadar duyarlı olduklarını düşünmüyorum. DAEŞ ya da El-Kaide'nin dünyanın diğer ülkelerine olan tehditleriyle ilgili bu kadar duyarlıyken neden dünya Türkiye'nin sorunlarına duyarlı olmuyor. Terörizm bir küresel problemse, yani eğer Batılı ülkelere saldırdığında bu birden bire küresel husus oluyor ama İstanbul ve Ankara'dan, Türkiye bakış açısından baktığınız zaman neden bizim istediğimiz düzeyde müttefiklerimizden terörizm konusunda yardım almıyoruz. Sadece Avrupa'daki başkentlere saldırı olduğunda bu mesele bir mesele haline geliyor. Burada da bizim canımız sıkılıyor. Neden beklediğimiz ilgiyi biz göremiyoruz."
"S-400'leri alma kararı bir gecede gerçekleşmedi"
Suriye savaşına değinen Kalın, "Suriye savaşının büyük sıkıntısını biz çekiyoruz. Daha fazla aktörün rol alması, şeffaf olunması, daha fazla diyalog ve ortaklıklar kurulması gerekiyor. Biz, Suriye'deki savaşı bitirmek istiyorsak böyle yapmalıyız." dedi.
Türkiye'nin Suriye tarafından her türlü saldırıya maruz kaldığını hatırlatan Kalın, şunları kaydetti:
"Son 10-11 senedir Türkiye olarak Patriot hava savunma sistemini satın almaya çalıştık. Üç tane ana kriter olduğunu söyledik. Fiyat, ne zaman teslim edileceği ve birlikte üretim. Suriye krizinin ortasında 2016'nın başlarında Obama döneminde Amerikalı meslektaşlarımızdan bir telefon aldık. Patriot istasyonlarını geri çekeceklerini söylediler. Bu da sınır aşan çatışmaların en yoğun olduğu dönemdi. Biz şoke olduk. Makul bir neden aradık, sorduk. Bakım için çektiklerini söylediler. Yenisinin ne zaman geleceğini sorduğumuzda, bilmediklerini söylediler. Alman meslektaşlarımız da Partiotları çekti Türkiye'den. İspanyol ve İtalyan meslektaşlarımızın gönderdiği iki batarya kaldı.
Suriye savaşının tam ortasında o kadar çetin çatışmalar gerçekleşiyordu. Daha sonra kendimize şu soruyu sormaya çalıştık. Burada neler olup bitiyor? Türkiye-Suriye sınırındaki güvenlik çalışmalarımız sadece bizim için değil Avrupa ve NATO için de geçerli. Biz, istediğimiz ortaklığı ve yardımı alamıyorduk müttefiklerimizden. Biz Patriot'u 10-11 sene almaya çalıştık, müsait bir ortam oluşmadı. Patriot'u almak için bir şans daha belirdi ama iyi bir teklif gelmedi.”
İbrahim Kalın, S-400'leri alma kararının bir gecede gerçekleşmediğini, yapılan çalışmaların, sürecin sonunda ortaya çıktığını, defalarca toplantılar gerçekleştirdiklerini ve bu zaman içinde Türkiye'nin güvenlik endişelerinin ciddiye alınmadığını belirtti.
Bunun üzerine Türkiye'nin S-400 almaya karar verdiğini ve bir bombardımana tabi tutulduğunu anlatan Kalın, "Sürekli olarak NATO'daki statüden bahsediliyor. Türkiye'nin artık güvenilir bir ortak olmadığı söyleniyor. Özellikle Transatlantik müttefik bölgesinde güvenilir olmadığımız çünkü Rusya'ya yanaştığımız söyleniyor. Bütün bu konulara baktığımız zaman şunu aklımızda tutmamız size verdiğim kısa evveliyat her şeyini anlatıyor." dedi.
- "Özgürlük ve demokrasi olmadan güvenlik olmaz"
Küresellik ne kadar ileri giderse gitsin, ne kadar dünya vatandaşı olunsa da tabiiyetlerin çok önemli olduğunu ifade eden Kalın, şu ifadelerini kullandı:
"Özgürlük ve demokrasi olmadan güvenlik olmaz, güvenlik olmadan özgürlük ve demokrasi olmaz. Her ikisi arasında denge teşkil etmemiz lazım. Demokrasi düşmanlarıyla ve terörist örgütlerle ve çeşitli gizli kurum ve kuruluşlarla, özellikle demokratik olarak seçilmiş hükümetlere karşı yapılan saldırılara karşı mücadele etmeliyiz. Türkiye, Batı güvenlik mimarisinin bir parçasıdır. NATO üyesiyiz ve AB’ye tam üyelik için başvurumuzu yaptık. Fakat iki kişi lazım dans edebilmek için. Tek kişi, tek başına tango yapamaz. Türkiye'nin tek başına her şeyi yapmasını beklemeyin. Dolayısıyla her şey başarısız olduğunda da Türkiye'yi suçlamayın. Bizim yapacak çok işimiz var, buna hiç şüphe yok. Bunu biz ortaklıklarla, müttefiklerimizle, arkadaşlarımızla yapmak istiyoruz. Böyle bir güvensizlik çağında herkes birbirini, Türkiye'nin güvenlik çekincelerini anlamak zorunda. Çünkü biz, kendi komşularımızın ve müttefiklerimizin güvenlik çekincelerini anlıyoruz."diye konuştu.
YORUMLAR