Uzmanlar: yaptığı açıklamada, yapılan çalışmaların, canlı doğan bebeklerin yüzde 0,5-1'inde doğuştan kalp hastalığı olduğunu gösterdiğini aktardı.
Ağır olmayan kalp hastalığı yıllarca belirti vermeyebilir
Bu çalışmalardan ve doğum hızından yola çıkılarak yapılan hesaplamalara göre Türkiye'de her yıl yaklaşık 13 bin bebeğin doğuştan kalp hastalığı ile dünyaya geldiğini dile getiren Çelebi, her doğuştan kalp hastalığının aynı olmadığını, bunun çok çeşitlerinin bulunduğunu söyledi.
Çelebi, ağır olanların ve hayati risk taşıyanların tedavi gerektirdiğini ifade ederek, şu bilgileri verdi:
"Örneğin büyük damarların kalpten ters olarak çıkışları ilk haftalarda hemen cerrahi tedavi, ağır kapak darlıkları ilk günlerde anjiyo ile kapak genişletme (balon valvuloplasti) gerektirebilir. Basit kusurların bir kısmında sadece izlem yapılır, zira bazı kusurlar zamanla küçülme ve hatta kapanma bile gösterebilir. Üzerine basarak söylüyorum ki, kusurun çeşidi ve yerleşimine göre bu değişken bir durumdur. Bir kısım hastalarda ise takipte komplikasyon geliştiği takdirde tedavi gerektirir. Ağır kalp hastalıklarının belirtileri, ilk birkaç gün hatta saatler içinde dahi ortaya çıkabiliyor. Ağırlık derecesi az olanlar, çeşidine göre aylar içinde hatta yıllar içinde de görülebilir."
ÇOCUK SIK SIK ZATÜRRE VEYA BRONŞİT GEÇİRİYORSA DİKKAT
Hastalığı ağır olan çocuklarda morarma (siyanoz), emerken hızlı yorulma, hızlı soluk alıp verme, beslenme zorluğu ve kilo alamama şeklinde belirtiler olabileceğini, diğer bir kısmında ise belirtilerin sık sık zatürre veya bronşit geçirme şeklinde ortaya çıkabildiğini dile getiren Çelebi, "Daha büyük çocuklarda ise özellikle çabuk yorulma, çarpıntı, göğüs ağrısı ve bayılma durumları yaşanabilir. Bazılarında ise hiçbir yakınma veya ebeveynlerin fark edebileceği bir belirti görülmez." dedi.
Çelebi, bu hastaların çocuk ve ergen sağlığı hekimleri tarafından muayene sırasında tesadüfen duyulan üfürüm veya kalp sesindeki değişikliklerden şüphelenilerek tanı aldığını aktararak, doğuştan kalp hastalığıyla dünyaya gelen bebeklerin, diğer bebeklere göre nispeten enfeksiyon hastalıklarına eğilimlerinin daha yüksek olduğuna işaret etti.
Uzmanlar, şunları kaydetti:
"Bu bebekler, enfeksiyon kaptığı takdirde hastaneye yatma ve daha uzun hastanede kalma, daha fazla yoğun bakım gereksinimi gibi risklere daha fazla maruz kalırlar. Özellikle Respiratuar Sinsityal Virüs (RSV), influenza A, B, adenovirus gibi virüslerle solunum yolu enfeksiyonları görülme riski daha yüksektir.
RSV, bebeklikte ve erken çocuklukta sık görülen, hayatın birinci yılında görülen bronşiyolit ve pnömoninin en sık karşılaşılan sebebidir. Doğuştan kalp kusuru olan bebeklerin bu virüsü kapma olasılığı, diğer bebeklere oranla daha yüksektir. Doğuştan kalp sorunuyla dünyaya gelen bir bebeğin öncelikle iyi beslenmesi, bunun yanında büyüme ve gelişmesinin de büyük bir titizlikle izlenmesi lazım. Bu yüzden de anne ve babaların çocuklarının takip ve tedavilerini aksatmamaları çok önemli."
YORUMLAR