Başbakanlık İletişim Merkezi'ne (BİMER) yapılan bir ihbarda, o zaman 23 yaşında olan Aynur Tunçdede'nin, 1995 yılında öldürüldüğü bildirildi. İhbara yönelik araştırma yapan polis, Posta İşletmelerinden emekli olan baba 76 yaşındaki Ferzende T., anne 67 yaşındaki Mevlüde T.'yi gözaltına aldı. İlk olarak iddiaları kabul etmeyen anne ve babanın Menemen'deki evlerinde yapılan aramada, kiler bölümünde bulunan koli içerisinde kafatası ve kemikler bulundu. Kemiklerin, çiftin ölen kızlarına ait olduğu saptandı.
Gerçeğin ortaya çıkması üzerine anne ve baba olayı itiraf etti. Soruşturmada Aynur Tunçdede'yi boğduğu belirtilen Mersin'de makine operatörlüğü yapan dayısı 48 yaşındaki İbrahim Halil A. da gözaltına alındı. Anne ve babanın anlatımı ve polisin araştırmalarına göre, eşinden boşanan Aynur Tunçdede, ailesinin yanına döndü. Gece geç saatlere kadar dışarıda kalması nedeniyle genç kadın ile ailesi arasında zaman zaman tartışma oldu. Dayı İbrahim Halil A.'nın da Aynur Tunçdede'yi boğarak öldürdüğü, baba Ferzende T. ile anne Mevlüde T. ile birlikte Bayraklı'daki evlerinin bahçesine gömdükleri ortaya çıktı.
BAHÇEYİ KAZIP KEMİKLERİ KOLİYE KOYDULAR
Anne ve babanın, 1997 yılında Egekent semtine taşındıkları sırada, evlerinin bahçesinden, kızlarının kemiklerini de çıkartıp, koli içerisinde yanlarında götürdükleri belirlendi.
Bu evde 7 yıl sakladıkları koli içerisindeki kemikleri, çiftin 2004 yılında bu kez taşındıkları Menemen'deki evlerine de götürdükleri tespit edildi. Evlerinin kiler bölümünde gizledikleri koliyi anne Mevlüde T.'nin, zaman zaman çıkartıp başında dua edip ağladığı ortaya çıktı.
Yeğenini öldürdüğünü itiraf eden İbrahim Halil A. ifadesinde, alkollü olduğunu ve nasıl öldürdüğünü bilmediği söyledi. Bayraklı ilçesindeki evin bahçesinde 21 yıl sonra yapılan polis kazısında, genç kadına ait başka kemik parçaları da bulundu. Baba Ferzende T., anne Mevlüde T. ile dayı İbrahim Halil A., tutuklandı.
Genç kadının, cinayet işlendiğinde 7 aylık olan oğlu Taylan Şafak Y. de şikayetçi oldu. Olayı soruşturan Cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıklardan İbrahim Halil A, hakkında 'Kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, Ferzende T. ve Mevlüde T. hakkında ise 'Kasten öldürmeye azmettirme' suçlamalarıyla 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açtı.
KEMİKLERİNİ ATAMADIM
İzmir 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan ilk duruşmaya tutuklu 3 sanık ile öldürülen genç kadının oğlu Taylan Şafak Y. ile tarafların avukatları katıldı. Baba Ferzende T., üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirtip, "Daha önce vermiş olduğum aleyhime sonuç doğuracak ifadelerimin hiçbirini kabul etmiyorum. İfademin alındığı tarihte polisler bize hiç iyi davranmadı. Çok yorgun ve uykusuz olmama rağmen ifademi aldılar. Yaşım nedeniyle ben de çok ciddi unutkanlık problemi vardır. Olay tarihinde kızım benim yanımda kalıyordu. Ben 1995 yılında PTT'den emekli oldum. Bir marketim vardı, onu çalıştırıyordum. Kızım Aynur'un eşiyle problemleri vardı. Bu nedenle benim yanımda kalıyordu. Kendi aramızda kızım Aynur'a 'Figen' diye hitap ederiz. Kızım Figen 1994 yılında doğum yaptı. Çocuğu benim yanımdaydı. Yanıma çalışmaya gelen İbrahim, kızımı ikna etmek için konuşmaya götürdü. Geri döndüğünde tek başına ve telaşlıydı. Kızımı öldürdüğünü söyledi. İbrahim ile birlikte olay yerine gittiğimde yerde cansız şekilde yatıyordu. Yerde boş bira şişeleri de vardı. Alkolün etkisiyle İbrahim'in kızımı öldürdüğünü düşündüm. Etnik kökenimiz nedeniyle kan davası çıkar diye kendisinden şikayetçi olmadım. Evin önünde çukur kazıp, kızımı elbiseleriyle birlikte oraya gömdüm. Üç yıl bu şekilde toprağın altında kaldı. Evden taşınırken çukuru kazıp, onu kaybettiğimi düşünerek, hiç olmasa kızımın kemikleri bana kalsın diye bir kutuya koydum. Bu şekilde kemikler benim yanımda kaldı. Kemikleri atamadım ve atmadım" dedi.
BİZDE TÖRE CİNAYETİ YOKTUR
Anne Mevlüde T. ise "Bizde öyle aile meclisi toplanıp töre cinayeti yoktur. Benim kızım her zaman özgürdür. 1995 yılı sonbaharında eşimin söylemesi ile olaydan haberdar oldum. Haberi alınca kendimden geçtim. Kızımı ne şekilde alıp getirdiler, ne şekilde gömdüler bunu bilmiyorum. Kemiklerin bulunduğu kutuyu eşim bana verdi. İçinde değerli bir şey olduğunu ve iyi saklamamı istedi. Daha sonra bana içinde kızımın kemiklerinin olduğunu söyledi. Ancak ben bakmadım. Suçsuzum" diye konuştu.
NASIL ÖLDÜRDÜĞÜMÜ HATIRLAMIYORUM
Dayı İbrahim Halil A. ise "Yeğenim benden bira almamı istedi. Kendisi daha önce de alkol almıştı. Babasından dayak yemişti, kendisine acıdım. Maksadım onu sakinleştirip eve götürmekti. Daha sonra birlikte içmeye başladık. Daha sonra orada sızmıştık. Uyandığımda hareketsiz yatıyordu. Nasıl öldürdüğümü hatırlamıyorum" dedi.
Olay hakkında bilgisi olmadığını söyleyen ve annesi öldürüldüğünde 7 aylık olan Taylan Şafak Y. ise sanık İbrahim Halil A.'dan şikayetçi olduğunu, dedesi ile anneannesinden şikayetçi olmadığını söyledi. Duruşma savcısı Nesri Sumru Tunç Emeklioğlu, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi yönünde talepte bulundu. Sanıkların avukatları ise dosyada somut delil bulunmadığını, sanıkların koşullu ya da koşulsuz salıverilmelerini istedi.
Kemal Göker başkanlığındaki mahkeme heyeti, sanıkların, suç tarihi itibariyle, 2000 yılında çıkarılan 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun'dan yararlanmaları gerektiğini belirtilerek, her 3 sanığı da yurt dışına çıkış yasağı koyarak tahliye edip, duruşmayı erteledi.
YORUMLAR