Brüksel'de Avrupa Birliği (AB) ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından düzenlenen "Suriye'nin ve Bölgenin Geleceğinin Desteklenmesi" konferansının açılış konuşmasını yapan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, uluslararası toplumun temel amacının, Suriye'de 8 yılını dolduran savaşa çözüm bulunması olması gerektiğinin altını çizerek, Türkiye'nin BM ile tam koordinasyon içinde siyasi çözüme Astana süreciyle katkı sağladığını belirtti.
Çavuşoğlu, "Cenevre görüşmelerini tamamlayıcı olarak Astana süreci, şiddeti azaltma ve siyasi süreci ilerletme açısından somut katkılar sağlamıştır. Ortak çalışmalarımız sonucu Anayasa Komitesi'nin kurulmasının son aşamasına gelinmesi sağlanmıştır." diye konuştu.
Anayasa Komitesi'nin kurulmasının ardından BM denetiminde Suriye'de adil ve özgür seçimlerin gerçekleşmesi için ortamın oluşacağına dikkati çeken Çavuşoğlu, Astana sürecinin aynı zamanda Esed rejimi ve muhalefet arasında mahkumların karşılıklı serbest bırakılmasını sağlayarak güven inşasına katkıda bulunduğunu ifade etti.
Çavuşoğlu, "İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi, bir insani trajedinin daha gerçekleşmesini engelleme ve Türkiye ile Avrupa'ya yeni bir göç akınının önüne geçme konusunda başarılı oldu." diyerek, Türkiye'nin tüm kışkırtmalara rağmen İdlib mutabakatına bağlı ve bölgedeki sükuneti koruma konusunda kararlı olduğunu söyledi.
"ABD'nin çekilmesi siyasi boşluk yaratmamalı"
ABD'nin Suriye'den çekilme ve askeri varlığını azaltma kararının yeni bir sınama olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Siyasi bir boşluğun oluşmasını ve DEAŞ, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin ve rejimin durumu istismar etmesini engellemeliyiz." diye konuştu.
Çavuşoğlu, çekilme sürecinin Suriye'nin toprak bütünlüğü ve Türkiye'nin güvenlik endişeleri dikkate alınarak gerçekleşmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin ABD ve Suriye'deki diğer aktörlerle konuya ilişkin yakın irtibatını sürdürdüğünü dile getirdi.
"Terör örgütleri bize sınırın öbür tarafından saldırı düzenlerse tabii ki Türkiye buna kayıtsız kalmayacaktır. Suriye'den kaynaklı terörle mücadele konusunda kararlılığımızı Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla gösterdik." ifadelerini kullanan Çavuşoğlu, Türkiye'nin temel isteğinin, siyasi ve toprak bütünlüğünü koruyan "istikrarlı, demokratik ve müreffeh" bir Suriye görmek olduğunun altını çizdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu kapsamda Suriye'nin geleceğine ilişkin benzer görüşleri paylaşan AB ve BM ile iş birliğini sürdürmeye hazır olduğunu ifade etti.
"Türkiye'de 650 bin Suriyeli eğitimine devam ediyor"
Çavuşoğlu, Suriye krizinin insanlar açısından "dayanılmaz bir acıyla" devam ettiğini belirterek, 5,6 milyon Suriyelinin başta Lübnan, Ürdün ve Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığındığını dile getirdi.
Bugün birçok ülkenin mültecilerin durumuna duyarsız kaldığına dikkati çeken Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bununla birlikte Lübnan ve Ürdün gibi Türkiye de 3,6 milyon mülteciye kapılarını açtı. Bugüne kadar Türkiye'de yaşayan Suriyelilere 37 milyar dolar harcadık. Suriyeliler yerel halkla barış ve uyum içinde yaşayabilsin diye kapsamlı bir sosyal uyum politikası benimsedik. AB ve BM ile birlikte önem verdiğimiz Suriyelilerin eğitimine ilişkin bazı rakamlar paylaşmak istiyorum. Çabalarımız sayesinde 1 milyon okul çağındaki Suriyeliden 650 bini eğitimine devam ediyor. İki yılda eğitime katılım oranını yüzde 30'dan yüzde 62'ye çıkardık."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin bu çabalarını tek başına sürdürmesinin ise mümkün olmadığına işaret ederek, Türkiye'de her gün 300 Suriyeli dünyaya geldiğini, son 7-8 yılda Türkiye'de 400 bin Suriyelinin doğduğunu hatırlattı.
Uluslararası toplumun yardımlarını memnuniyetle karşıladıklarını ifade eden Çavuşoğlu, mevcut duruma bakıldığında yapılan katkıların son derece küçük kaldığını da kaydetti.
"Daha hızlı çözümlere ihtiyacımız var"
Çavuşoğlu, şu ana kadar yaklaşık 320 bin Suriyelinin Türkiye'nin terörden arındırdığı Suriye'deki bölgelere dönebildiğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Türkiye'deki göçmenlere yönelik faaliyetler, AB ile Türkiye'nin iş birliği yapması halinde neler başarılabileceğinin güzel bir örneği. Biz ikinciyi (3 milyar avroluk mali yardımı) planlarken, şu ana kadar (AB kanadından) vadedilen ilk 3 milyar avronun sadece 2 milyar avrosu Türkiye'ye ulaştı. Daha iyi ve hızlı çözümlere ihtiyacımız var."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Suriye'ye yönelik insani yardımlar için ana merkez olduğuna işaret ederek, Suriye'ye yönelik yardımların yüzde 80'inin Türkiye üzerinden yapıldığını anımsattı.
YORUMLAR