CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde düzenlenen, CHP Belediye Başkanları Toplantısı'nda, zorlu bir mücadeleyi geride bıraktıklarını söyledi.
"Birlikte çalıştık, birlikte mücadele ettik, birlikte kazandık" diyen Kılıçdaroğlu, bundan sonra da bütün çalışmaları birlikte sürdüreceklerini dile getirdi. Asıl görevin, mücadelenin şimdi başladığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bundan sonra yollarına kararlılıkla devam edeceklerini bildirdi.
Kılıçdaroğlu, bir ülkenin hukuk içinde, şeffaf şekilde yönetilmesi gerektiğini, aynı kuralları belediye başkanlarının da kendi beldelerinde uygulamak zorunda olduğunu belirtti.
Adaletle, saygıyla, kimseyi ötekileştirmeden yöneteceklerini ifade ederek, seçim bildirgesinde bunları taahhüt ettiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, bildirgeyi partilerin siyasal namusu olarak niteledi ve bunun gereğini yapmanın kendilerine düştüğünü kaydetti.
Şeffaflık, adalet, çocuklar, anneler, babalar, kreşler, öğrenci yurtları, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir belediye anlayışından söz ettiklerini, bunların bugüne kadar toplu olarak hiçbir siyasal partinin ifade etmediği sözler olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Vatandaş bu taahhütlerin yerine getirilmesini bekliyor ve biz bunları yapmak zorundayız. Yapmak zorundayızın da ötesinde bizler başarıya mahkumuz. Çocuklarımız, evlatlarımız, gençlerimiz, annelerimiz, babalarımız güzel Türkiyemiz için başarıya mahkumuz. Öyle örnekler vermeliyiz ki kendi beldelerimize, belde halkı 'işte bir belde böyle yönetilir' demelidir ve o anlayış bizi Türkiye yönetimine taşıyacaktır. Dolayısıyla üstlendiğiniz sorumluluk sıradan değil, ağır bir sorumluluk." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, belde halkıyla belediye başkanı arasında bir güven oluşturduklarını, o güvenin sonucu olarak vatandaşın oy verdiğini anlatarak, "Şimdi vaatlerimizi gerçekleştirerek o güveni perçinleyeceğiz. Bir daha seçimlere gireceksiniz daha yüksek oy alacaksınız. Daha geniş kitleleri kucakladığınız için daha geniş kitlelerin sempatisini kazanacaksınız. Bu, tarihin sizlere yüklediği bir sorumluluktur." dedi.
"Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu şartlara bakınca kaygılanan milyonlar varken siz beldenize hakkı, hukuku ve adaleti getirdiğinizde beldenizdeki kaygıyı kaldıracaksınız." diyen Kılıçdaroğlu, "Belki onlar dönüp beldeye değil Türkiye'ye bakacaklar. 'Neden Türkiye de böyle yönetilmiyor, neden şeffaf yönetilmiyor, neden birileri bazılarını sürekli suçluyor, bazılarını sürekli ötekileştiriyor' diyecekler. 'Bizim belediye başkanımız ben oy vermedim ama gelip beni kucakladı, oy vermedim ama çocuğumun okul servisini bedava yaptı, oy vermedim ama geldi dükkanımda çay içti, oy vermedim ama hayatta hiç pazara uğrayan belediye başkanı görmedim, bu belediye başkanı pazarda geldi elimi sıktı. Bunlar günlük hayatımızda sıradan ama bir belediye başkanı tarafından yapıldığında önemli işlerdir." ifadelerini kullandı.
Güven vermenin ve güveni pekiştirmenin belediye başkanlarının elinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu bağlamda çalışıldığı sürece toplumun her kesimiyle son derece güzel ve samimi ilişkiler kurulacağını kaydetti.
"Hiç kimseyi suçlamadık"
Seçildikten sonra belediye başkanlarına göreve başlarken dikkate almaları gereken 10 temel ilkeyi gönderdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının söylemlerinin sürekli olumlu, pozitif olması gerektiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, "Bir belediye başkanı negatif bir dil, suçlayıcı bir dil kullanmamalı. Bu çok önemli. Biz bu seçimlerde elde ettiğimiz başarıyı kullandığımız olumlu dile bağlıyoruz. Hiç kimseyi suçlamadık. Bize her türlü suçlamalar yapıldı sizlere de her türlü suçlamalar yapıldı. Terör örgütüyle ilişkilendirildi, efendim 'su faturalarını bilmem kimler gelecek vatandaşa verecek' dendi, tüm bunlar söylendi ama biz bunları elimizin tersiyle ittik. Biz kendimize güveniyoruz, insanımıza güveniyoruz, belde halkına güveniyoruz. Onlar geldiler bütün bu suçlamaları çöpe attılar ve sizlerin seçilmesi için oy verdiler." değerlendirmesinde bulundu.
Seçilenlerin devri sabık yaratma gibi bir düşüncesi olmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Kin, intikam, 'intikam alacağım', 'hesabını soracağım', bunlar yok bizim kitabımızda. Bu şu anlama gelmemeli, 'Yolsuzluk var ama genel başkan söyledi görmeyelim.' Hayır, yolsuzluk varsa, tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa onun üzerine gideceksiniz ama kim gidecek? O işin uzmanı gidecek. İntikam alma duygusuyla değil gerçekleri ortaya çıkarma amacıyla gidecek oraya ve siz o gerçekleri kamuoyuyla paylaşacaksınız. Bu çok önemli bir davranış şeklidir. Bu sizi yüceltir." dedi.
Belediye başkanlarına belki yüzlerce, binlerce ihbar dilekçesi geleceğini, bunların yüzde 90'ının imzasız olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarından imzasız bütün ihbar dilekçelerini hiç bakmadan çöpe atmalarını istedi.
Kılıçdaroğlu, "Varsa ciddi ihbarlar vereceksiniz Teftiş Kuruluna gidecek, inceleyecek. Yoksa bu tür işlerle uğraşmayacaksınız. Önünüzde 5 yıllık bir zaman var, bu zaman dilimi rüzgar gibi geçer. Dolayısıyla yapacağınız çok işler var, omuzunuza ciddi yükler aldınız, kreşinden tutun semt evlerine kadar, öğrenci yurtlarından tutun anaokullarına kadar bütün bu vaatleri yerine getirmek için hem para bulacaksınız hem zaman arayacaksınız hem istihdam yaratacaksınız ve belde halkına güven vereceksiniz." diye konuştu.
Belediye başkanlarının, mevcut çalışanlardan gerçek anlamda görevini yapan, vatandaşa hizmet edenlerle çalışmaya devam etmesi gerektiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, belde halkına zorluk çıkaranların, görevini yapmayanların bunun dışında olduğunu ifade etti. Hiç kimsenin ötekileştirilmeyeceğini, bilgisi, birikimi, liyakati olan herkesi kucaklayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Belki yeni görevlere yeni insanlar tayin etme ihtiyacınız olacaktır. Burada partizanca davranmak yok. Liyakat sahibi insanları getireceksiniz. Belediyede bir kişinin siyaset yapma hakkı vardır, o da belediye başkanı. Getireceğiniz insanlar, onlar da partizanlık yapıp onlar da politika yaparsa onların vereceği her zarar sizin hanenize yazılır. Siz belediye başkanısınız, talimatı siz vereceksiniz, programı siz belirleyeceksiniz. Oraya getirdiğiniz kişi 'Boşver belediye başkanı ne derse desin ben bildiğimi yapayım, önümüzdeki seçimlerde belediye başkanlığına değil milletvekilliğine hazırlanacağım.' Hayır, buna izin vermeyeceksiniz. Bakın çok açık, çok net söylüyorum. Liyakatli insanları getireceksiniz, sizin verdiğiniz her talimatı derhal yerine getirecek ve belediye başkanı beldeye verdiği sözlerin arkasında duran bir belediye başkanı kimliğiyle halkın önüne çıkacak. Bunu yapacak olan sizin getireceğiniz liyakatli kadrolardır."
'3,5 milyon kişi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Belediye Meclis toplantısını izliyor'
Kılıçdaroğlu, önceki dönemlerde başlayan projelerin belde halkının yararınaysa devam ettirileceğini, belde halkı değil birilerinin yararınaysa iptal edileceğini söyledi.
Bunun belde halkına da anlatılmasını isteyen Kılıçdaroğlu, harcanan her kuruşun hesabının millete verilmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.
CHP'nin temel ilkelerinden birinin bu olduğunun altını çizen Kılıçdaroğlu, "Siyasi partiler içinde bağımsız dış denetimi yaptıran, genel merkezde yapılan harcamalarla ilgili Sayıştay denetiminden ayrı olarak bağımsız dış denetimi yaptıran tek parti biziz. Gelir, bizim bütün hesapları denetler ve raporunu verir. Bağımsız dış denetim yaptırırız. Dolayısıyla belediyelerin de yapacakları bütün harcamaların hesabının verilmesi ve şeffaf olması lazım." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu konuda sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapmakta büyük fayda bulunduğunu ifade etti.
Belediye meclis toplantılarının kamuoyuyla paylaşılması konusuna da değinen Kılıçdaroğlu, Ankara, İstanbul ve büyükşehir belediyelerinde bunun yapıldığını hatırlattı. Konuşması sırasında yönelttiği soru üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, belediye meclisi toplantısını 3,5 milyon kişinin izlediği bilgisini verdi. Kılıçdaroğlu, "3,5 milyon kişi İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Belediye Meclis toplantısını izliyor, olağanüstü bir şey." dedi.
Bazı yerlerde belediye meclislerinde çoğunluğa sahip olmadıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Olabilir. Belediye başkanının getirdiği karar ya da proje halkın yararına ve rakip partiler tarafından bunun çıkarılması engelleniyorsa o açık toplantıda halk onu görmeli ve halk sormalı, 'Belediye başkanı lehimize bir şey getirdi, siz niye reddediyorsunuz' diyebilmeli. Kimin doğru, kimin yanlış yaptığını herkes görmeli. O açıdan belediye meclis toplantılarının geniş kitlelere duyurulması, yayımlanması son derece önemlidir." diye konuştu.
"Dini ve milli bayramlarda toplu taşıma ücretsiz olsun"
Dini ve milli bayramlarda belediye otobüslerinin bedava olmasını isteyen Kılıçdaroğlu, "Vatandaş gidecek, yakınını ziyaret edecek, bırakın bayramın keyfini tam çıkarsın. Belki cebinde parası, harçlığı yoktur, gidecek birisinin bayramını kutlamaya. Dolayısıyla bu imkanların bir şekliyle sağlanması lazım." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, belediye başkanlarının ayrıca engellilere, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık yapmaya çalışmaları gerektiğini belirtti.
Bu temel ilkelerin belediye başkanlarının önünde olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu temel ilkeleri alıp yazı servisine göndermeyin, sümeninizin altına koyun, ayda bir açın okuyun. O iş yoğunluğu içinde bunları unutabilirsiniz ama ayda bir alacaksınız, şöyle bir göz gezdireceksiniz." dedi.
"Çocukların üzerine titreyin
Belediye başkanlarından çocukların üzerine titremesini isteyen Kılıçdaroğlu, "Çünkü çocuklar bu ülkenin geleceği. Artık bütün aileler çocuk erkil ailelerdir, çocuk ne derse o oluyor. Belediye başkanları da bu bağlamda çocuklar için ne gerekiyorsa yapacak." diye konuştu.
Belediye başkanlardan çocuklar için kreşler açmasını isteyen Kılıçdaroğlu, ayrıca kentlerde bir yoksulluk envanteri oluşturulması gerektiğini söyledi.
Sağ elin verdiğini sol elin görmemesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, kentteki yoksulların muhtarlarla beraber tespit edilmesini istedi.
Yoksulların teşhir edilmemesi, yapılacak yardımların adrese teslim edilmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, belediyeye işçi alımı yapılacaksa yoksul ailelerin çocuklarına öncelik verilmesini de belediye başkanlarından istedi.
İstanbul seçimleri
Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri ve yaşanan tartışmalara da değindi.
Seçimlerin üzerinden bir aydan fazla süre geçtiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, "Bütün seçimler sonuçlandı, İstanbul seçimleri sonuçlanmıyor, neden?" diye sordu.
YSK farklı yerler için yapılan itirazları kısa sürede sonuçlandırırken İstanbul'a gelince bir türlü kararın çıkmadığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Neden çıkmıyor, hangi gerekçeyle çıkmıyor? YSK'ye seslenmek isterim. Siz dediniz ki 'Bütün geçersiz oyları sayacağız.' Eyvallah. 39 ilçede bilmem kaç sandıkta bütün geçersiz oylar sayıldı. Sonuç değişti mi? Değişmedi. Yetmedi 6 ilçede bütün oylar sayıldı günlerce. Sonuç değişti mi? Değişmedi. Onu da geçtik. Yine itiraz geldi, '39 ilçedeki bütün oylar sayılsın' dendi. YSK, '22 ilçeden sondajlama örneği alacağım. 57 sandığı yeniden sayacağım' dedi. Peki, yeniden sayıldı. Sonuç yine değişmedi. Ne yapmak istiyor YSK? 'Kısıtlılar var, oy kullanmış, mahkumlar var, oy kullanmış.' Bu itirazı yapanlar niye daha önce itiraz etmediler? Niye seçmen listelerinde 'şunlar şunlar yanlıştır' demediler. Neden oylar sayılırken tutanaklara şerh koymadılar. Devletin gücünü arkasına almış sahte delil üretiyorlar, devletin gücünü arkasına almış seçimi iptal ettirmek için her türlü kumpası, tezgahı hazırlıyorlar."
YSK'nin "Her gelen şikayeti dinleyeceğim" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu şikayetlerin sonu bitmezse ne olacak? Şu gün sonuçlanacak, bugün sonuçlanacak. İstanbul seçimleri, bir İstanbul seçimi olmaktan çıkmıştır. İstanbul seçimleri bir demokrasi tercihi noktasına gelmiştir. Ya demokrasiden yana ya demokrasi dışı bir uygulama olacak." diye konuştu.
Yapılan şikayetlere de değinen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onların yetkilileri söylüyor, 'CHP yapmadı ama bilmediğimiz birilerinin henüz tam olarak bilmediğimiz bir şeyler yaptığını biliyoruz.' diyor. Allah aşkına, YSK bunları ciddiye alıyor. Bu saçmalıklar nasıl ciddiye alınır. CHP yapmamış, kim, bilmediğimiz birileri yapmış. Sandık görevlilerini kim tayin ediyor, CHP mi? Devam ediyor, 'Bu işte bir gariplik olduğunu hissediyoruz onun için itiraz ediyoruz' diyor. Somut delil olmadan, 'Bu işte bir gariplik var. CHP yapmadı ama birileri yapmış olabilir. Bilmiyoruz ama buna da bir bakalım. İstanbul'da kesinlikle bir şeyler oldu, sandık başında oldu.' Bu doğru, İstanbul'da bir şeyler oldu ve sandıkta oldu. İstanbul'da bir şeyler oldu, Ekrem İmamoğlu kazandı ve sandıkta oldu."
"Bu duyum hiç yalanlanmadı"
Saygıdeğer bir köşe yazarının geçtiğimiz günlerde "Bazı YSK üyelerinin AK Parti'ye tavsiyelerde bulunduğu iddialarını duyuyorum" diye yazdığını aktaran Kılıçdaroğlu, bu duyumun bugüne kadar hiç yalanlanmadığını belirtti. Kılıçdaroğlu, "YSK'nin içinde AK Parti ile iş birliği yapıp İstanbul seçimlerini iptal ettirmek için ortaklaşa bir kumpas mı hazırlanıyor? Biz buna inanmak istemiyoruz. Hakimin vicdanıyla ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde karar vermesini bekliyoruz." diye konuştu.
"Bir devlette hukuk ne demektir?" sorusunu yönelten Kılıçdaroğlu, "Hukuk, kişinin haklarının korunduğu, saygın bir devletin ortaya çıktığı, demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından biridir." dedi.
"Hukuku çekip çıkarırsanız, devlet organize suç örgütüne dönüşmüş olur." ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, "Gücü olan her şeyi yapmış olur. Bir devleti organize suç örgütü haline sokmamak yargıçların, hakimlerin elindedir. Hiçbir yargıcın 'Yasaları bir tarafı bıraktım, daha önce verdiğim kararları da bir tarafa bırakıyorum, birileri talimat verdi, biz zaten oturduk anlaştık, şimdi İstanbul seçimlerini iptal ediyorum.' deme hakkı ve hukuku yoktur. O nedenle YSK üyelerine çağrıda bulunuyorum. YSK, yasalara ve daha önce verdiği kararlara uymak zorundadır." dedi.
YSK üyelerinin "yasaları ben tanımam" demeye hakkı olmadığı belirten Kılıçdaroğlu, şu görüşleri dile getirdi:
"YSK, seçimde kaybedenlerin devletin gücünü kullanarak ürettikleri yasa dışı delilleri elinin tersiyle itmek zorundadır. YSK iktidar sahiplerinin YSK üzerinde kurdukları baskılara boyun eğmemek zorundadır. Eğer YSK egemenlerin yaptığı baskıya boyun eğerse orası YSK olmaktan çıkar, güçlülerin talebini yerine getiren bir organa dönüşmüş olur. YSK, 'demokrasi değil, seçimsiz bir Türkiye istiyoruz' talebini reddetmek zorundadır. Bu anlayışı elinin tersiyle itmek zorundadır. YSK üyeleri, üstünlerin hukukunu değil, hukukun üstünlüğünü savunmak zorundadır. Haklının, adalet isteyen, hukukun üstünlüğünü talep eden kişilerin ya da kurumların yanında durmak zorundadır. İktidar sahiplerince demokrasiye karşı kurulan kumpası YSK reddetmelidir. Biz bunu bekliyoruz. Yoksa birileri talep edecek, içerden birileri AK Parti ile görüşecek 'şikayetlerinizi şöyle yapın' diye, karşılıklı bir kumpas demokrasiye yapılmış kumpastır."
İstanbul seçimlerinin bütün dünyada konuşulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ülkede demokrasi, hukuk var mı yok mu, Türkiye'de gerçek anlamda hakimler var mı yok mu, bunu göreceğiz. Bütün dünya bunu izliyor." dedi.
Böyle bir konuşmayı böyle bir süreçte yaptığı için de son derece üzgün olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, seçimin bittiğini, halkın tercihini yaptığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Vatandaş oyunu kullanmış, vatandaşın oyuna niye saygı göstermezsin. İtirazsa zamanında yap. Her gelen itirazı değerlendirmek zorunda mıdır? 'Say' diyorlar sayılıyor, 'tekrar say', tekrar sayılıyor. 'Bir daha say', bir daha sayılıyor. Yetmez mi? Aşağıdan sayıyorsun Ekrem İmamoğlu, yukardan sayıyorsun Ekrem İmamoğlu, sağdan sayıyorsun Ekrem İmamoğlu, soldan sayıyorsun Ekrem İmamoğlu. Karar? Karar yok. 'Bakıyoruz.' Neye bakıyorsun. Adalet talep ediyoruz, adalet istiyoruz. Bu ülkede adalet dağıtan hakimlerin olduğuna inanmak istiyoruz."
"Büyük bir iş başardık
Toplantının açılışında konuşan Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun ise çok başarılı bir seçim geçirdiklerini vurgulayarak, "Değerini zamanla daha iyi anlayacağımız bir başarının paydaşları olduk." ifadesini kullandı.
Türkiye'nin en büyük 11 ilinin artık CHP tarafından yönetildiğini belirten Torun, şöyle devam etti:
"Türkiye’nin nüfusu en kalabalık, ekonomisi en büyük ve kentleşme seviyesi en gelişmiş şehirlerinin yerel yönetimleri CHP’ye geçti. Tek başına İstanbul, Ankara ve İzmir, 2019 verilerine göre gayrisafi milli hasılanın yarısını oluşturuyor. İstanbul tek başına ülke gelirinin üçte birine sahip. Diğer sanayi şehirlerimiz Kocaeli ve Bursa’yı da önümüzdeki seçimde alacağımıza bütün kalbimle inanıyorum. Türkiye son 50 yıl sağ iktidarların bilinçli politikalarıyla kentlere yığıldı. Belli başlı kentlerin dışında kırsal kesimi neredeyse tükenmiş, köyleri boşalmış, toprağı ekilmeyen, işlenmeyen bir vatanımız var. Bu ülke nüfusunun yarısından fazlası artık CHP’li belediyelerce yönetilecek. Belediye vatandaşın devleti gördüğü kuruluştur. Halkımızın çoğu artık devlet diye CHP yönetimini görecek. Büyük bir iş başardık. Hep birlikte başardık."
Torun, belediye başkanlarının bir dahaki seçimde yüzde 50 ile kazandıkları illerde yüzde 70 oy alacaklarına inandığını anlatarak, "Çünkü AKP Beşiktaş’ı asla ikna edemez ama biz Esenler’i ikna edebiliriz. Çünkü AKP Çankaya seçmenine hiçbir şey veremez ama biz Mamak seçmenine çok şey verebiliriz." diye konuştu.
Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
YORUMLAR