AKILCI CESARETLER
Bazen deneyimlemek istersin;
-Ben bu muyum değil miyim,
- Onların söyledikleri gerçekten doğru mu,
- Farklı bakış açısıyla kendimi ve insanlığı bu şekilde ileri götürebilir miyim,
-İçinde bulunduğum ilişki doğru mu,
-Yapmış olduğum meslek doğru mu,
-Sınırlarım neler,
-Huzur nerde..
Fazlasıyla bu sorular arttırılabilir..
Son programımda Ersin hocam dedi ki Hacettepe son sınıftayım ve okuduğum bölümü sorgulamaya başladım “ben gerçekten psikolog olmak istiyor muydum” ve okuldan bir süre uzaklaşmaya karar verdim. 4 ay bir gece kulübünde bodyguardlık yaptım. Ailemin tüm itirazlarına rağmen yaptım çünkü deneyimlemem gerekiyordu. 4 ay sonra okuluma döndüğümde bölümümü aslında ne kadar çok sevdiğimi idrak ettim.”
Evet bazen ruhu bilmek tatmin etmez. İdrak edebilmesi için deneyimlemesi gerekir. Hatta çoğu zaman kendimizi ne olmadığımızdan tanır ve olumsuz deneyimi aldıktan sonra daha sağlıklı bir benlik algısı geliştirebiliriz.
Geçen gün bir öğrencim dedi ki “8 senedir aynı kişiyle birlikteyim, onunla birlikte büyüdük ama sonra ilişkimi sorgulamaya başladım ve bir süreliğine ayrılıp başka insanlar tanımak istedim ve şunu ruhum net bir şekilde gördü ki ilişkimiz bitmiş..
Ersin hocama sordum “bir insan kendinin nasıl farkına varır hocam” dedi ki “eğer fazla kuşatılmış bir benlik varsa ki bunların terminolojik ismi false self yani sahte kendilik olarak geçiyor, bu kişilerde kendini idrak yeteneği çok daha zor. Balığa suyu sormak gibi birşey..” Muhteşem bir örnek değil mi?
Bazen ise bazı şeyleri sırf deneyimlemek için deneyimlersin. Ama deneyim ne olursa olsun aynı hatalı deneyimi birden fazla yapmak ruhtaki idrak yeteceğinin oldukça zayıf olduğunu gösteriyor. Yani şöyle de diyebiliriz; Bir kaç kere hata yaparsın, belki hatan ile yüzleşirken kendine olan saygın ve sevgin dibe de vurabilir. Vursun da.. Sen yeter ki bu duyguyla yüzleş. Böylece bununla baş etme becerisi geliştirir, değersizlik duygunun farkına varır ve bu duyguyu yönetebilirsin.
Depresyonla baş etmen zor olur ama depresyonunun değersizlik duygundan ve kendinle kavgandan yani sahte geliştirdiğin benlik algından kaynaklı olduğunu idrak edebilirsen bu depresyonu değersizlik duygusuna dönüştürebilir ve bununla başa çıkabilirsin. Burada aslolan kendi duygularınla yüzleşebilecek kadar savunma mekanizmalarını düşürebilmen..
12-13.yy’da burjuva sınıfının aristokrasiden kopması, 15-16-17.yy’larda yine Avrupa’da meydana gelen reform ve rönesans hareketi hep dayatılan gerçeği sorgulayıp, çok büyük riskleri göze alıp, deneyimler sonucu meydana gelmiş aydınlanma hareketleridir. 19.yy sonu, 20.yy başı Osmanlı’da Jön Türk ve ardından gelen İttihat ve Terakki hareketleri de çeşitli deneyimlenmelerle (Tarık Zafer Tunaya bu döneme Cumhuriyetin Laboratuvarı der) Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.
Avrupa yüzyıllar boyu sınıf (aristokrat, burjuva, köylü, işçi, kilise) çatışmasından muazzam dersler çıkarıp bugünkü seviyesine ulaşmıştır. Osmanlı’nın toprak yapısının iç dinamiği bu çatışmaların oluşmasına sebep olmadığı için yüzyıllar boyu kendi içinde rutin bir şekilde yaşamaya devam etmiş bu da halkın balığa sorulan su misali kendinden dahi bi haber olmasına sebebiyet vermiştir.
Şimdiye kadar ki tarihsel gözlemlerim hayatın cesurları biraz daha sevdiği yönünde. Yani bir olay karşısında olumsuz sonucu da göze alarak yeni birşeylere girişme çabası defalarca yenilgiye rağmen en sonunda mucizevi şeyler yaratabiliyor. Bu yüzden deneyim mi? Evet! Ama olumsuz sonuçları göz önünde bulundurup bunların bizde yaşattığı duygu durumlarını gözlemleyerek yenilerinde daha dikkatli olmak koşuluyla. Unutmamak gerekir ki Atatürk ve silah arkadaşları pek çok savaşta yenile yenile yenmeyi öğrendiler. Hayatları boyunca farklı yollar denemelerine rağmen yenildiler ama en sonunda yendiler ve bir kere yendiler tam yendiler. Akılcı, her yönüyle düşünülmüş cesaretlerde dileklerimle...
YORUMLAR