DERS ARASI NOTLARI
Beril Yaşar

Beril Yaşar

DERS ARASI NOTLARI

20 Aralık 2018 - 23:06

DERS ARASI NOTLARI

Vizeler bitmiş finaller başlamadan biraz derse, tarihe mola.  Ders arası eşden, dosttan, öğrencilerimden biriktirdiğim notları şöyle bir dökelim;

- Bu hafta program konuğum Tıp Profesörü Nurselen Toygar hocam dedi ki beyin çalışan bir insan olarak söylüyorum ya sen beynini kontrol edersin ya beynin seni. Kesinlikle hocama katılıyorum ama küçük bir ekleme yapacağım. Ben hemen her dersimde bunu şöyle söylüyorum ya duygun seni kontrol eder ya sen duygunu, ya hayat seni kontrol eder ya sen kendi hayatını, ya kaygıların seni kontrol eder ya sen kaygılarını... Uzun lafın kısası duygunun, düşüncenin, beynin ana kumanda merkezi farkındalıklı bilincin olması. Aksi takdirde işin zor benden söylemesi.

- “Ben çok mutluyum o yüzden olumsuzluklardan etkilenmiyorum” Valla yok öyle birşey bal gibi de etkileniyorsun ama hissetmiyorsun sadece bastırıyorsun. Şöyle düşün kocaman bir havuz içine bir kaç damla su atarsan dolar mı! Dolmaz. Ama bu damlalarla zamanla birikince dolar hatta taşar. Ruh da böyle. Uzun süre sürekli negatif insanlara, olaylara maruz kalırsan ilk önce ankisiyeten artar sonra bir bakmışsın hiç anlamadan depresyona girmişsin. O yüzden negatif unsurları (eğer arabeskten beslenmiyorsan) elinden geldiği kadar uzak tut. Eğer sen kendine negatiflik yaratıyorsan kendinden de kendini uzak tut! Güzel haber tersi içinde geçerli. Depresyondayken o küçük mutluluklar hiçbir şey ifade etmez gibi gelir ama bunları her gün biriktirirsen büyür büyür bir sabah bi uyanmışsın mis gibi ruhuna güneş açıvermiş, ortalık bahar yeşili. O yüzden Ey Türk İstikbalinin Evladı! Birinci vazifen paşa gönlünü hoş tutmaktır.  Bu vazife seni dahili (kendin) ve harici (dış mihraklar) tüm bedbahtlardan koruyacaktır. Çok sıkıntılı dönemlerden geçiyor olsan dahi bu ahval ve şerâit içinde, vazifen; Kendi Kurtuluş Savaşı’nı vermektir. Muhtaç olduğun kudret, seni Yaradan’ın sana üflediği asil ruhunda mevcuttur! Unutma ki kendine faydası olmayanın kimselere faydası olmaz. (Kendimi Hababam Sınıfı’nın her fırsatta Kurtuluş Savaşı’nı anlatan Gazi Fizik hocası Sıtkı Akçetepe gibi hissettim. Bu aralar tam konsantre Milli Mücadele anlatıyorum o yüzden oğluma bile sıradan bir örnek verirken bile iş Amasya Genelgesi’ne geliyor valla ben de anlamıyorum. İkinci Dönemde muhtemelen örnekler darbeler, Anayasalar, Demirel, Ecevit, Kıbrıs Barış Harekatı üstünden falan döner, o yüzden şimdiden affola)

- “Hocam siz benim idolümsünüz. Çok idealistsiniz.İnsanları çok etkiliyorsunuz.” Aman gözümün bebeği yanlış anlaşılmasın ben idealist falan değilim, insanları etkileyim falan da aklımdan geçmez. Ben sadece kendi haz aldığım yoldan paşa gönlümün bana gösterdiği yoldan gittim. Vallaha da billaha da bu yolda bir titre, beğenilme dürtüsü, para kazanma arzusu falan yok. Ben ders anlatmayı, okumayı, yazmayı çok seviyorum. Kendimi gerçekleştirmiş gibi hissediyorum bunları yaparken. Hiçbir cebren ve hile yok! Öyle olduğum gibi.. İngiltere’de Master yapmak, iyi bir profesör olmak, bir yere yönetici olmak, adımın duyulması falan bunların hiçbiri gerçek hayal olamaz. Bunlar kabak gibi egonun sesi. Sen paşa gönlünü dinle o seni gitmen yere zaten götürür. Orada bunların hepsi sen istemeden var zaten. 

- “Ben hiç aşık olmadım” Basbayağı oldun! Hani şu müzik çalarken gözünün önüne gelir, hayata karşı değişik bir heyecan duyarsın, günlere daha bi heyecanlı uyanmalar falan, bazen tüm gün bir hikaye atsın diye beklemeler, ya da çekip hikayene attığın bir selfinin aslında bir kişiye kendini göstermek amaçlı olduğu (ama bütün takipçilerini arada kaynattığın) hallerin, anlamsızca sözü dönüp dolaşıp ona getirme istekleri falan var ya; “Bunların hepsi aşktan” Yani öyle sana yazılan, bir ömür süren birşey yok. Birine aşık olursun istersen sen onu ömrüne yazarsın. Hani bazen diyorlar ya “Atatürk bu iş için doğmuş ülkeyi kurtarmak için indirilmiş valla ağır sözler söylememek için kendimi zor tutuyorum. Yani onca geçirilmiş zorluklar, bu kadar emek, alın terini hiçe saymak gibi. Ya da bir önceki yazımda bahsettiğim Enver Paşa’nın kaşındaki üç beyaz kılı Allah’ın kendisine bahşettiği Dünya Lideri olma mesajı olarak görmesi gibi. Kısaca aşk bir yerlerde senin için özel bekleyen bir paket değil, senin hoşlandığın insanı emeğinle kaderine yazmandır. Ve hep emek ister. Maalesef ki en büyük aşkların bile garantisi yoktur. Hayat işte öyle acayip ki bi rahat oturtmaz ne aşk da ne günlük hayatta. Tam oh dersin hadi başka bir derse gel der. Bedava oturmak yok! Hep dikeyde durdurtur, kaliteli ve anlamlı hayat için illa ki emek der durur. Sen yataya geçmeye kalkarsın yine dürter dikleştirir, seni kendi merkezine getirir. Kendi merkezimizden çıkmamak dileğiyle...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar