İDAM BİR ÜLKENİN KARA LEKESİDİR! YAPMAYIN BEYLER!
Ekselans İsmet Paşa,
Lozan’ı terk etmeden önce acaba burada bir mülk edinmek istemez misiniz? Elimde harika göl manzaralı, Alpleri ve Jüra dağlarını gören ana caddeye beş dakika uzaklıkta güzel bir villa var. Modern konforla donatılmış yirmi odalı, çok sakin bir yerdir ve müthiş panoromik konumda bulunuyor.Siz sahip olmazsanız villayı satın alacak kimseyi tanıyor musunuz? Yatırım olarak da çok iyidir. Savaş sırasında üçyüzbin frangı reddettiğimiz bu ev artık iki misli eder. Eğer gezmek istiyorsanız lütfen beni adresimden arayın. Yakın zamanda görüşmek üzere saygılarımı sunuyorum.
Mösyö Taeger (26 Temmuz 1923)
Lozan Konferansı dokuz ay sürmüş ve bu zaman zarfında adeta psikolojik savaş verilmişti. İsmet Paşa daha önce hiç görmediği ama çoğu zaman hissettiği Batı’nın şovenist ve tependen inmeci tavrı ile karşı karşıya kalmıştı. İsmet Paşa’nın Lozan’da düşünmek için uzun zamanı oldu? Ne oldu da biz bu durumlara düşmüştük? Çok hesaplaştı kafasında hem Osmanlı’yla hem de Batı’nın bu çıkarcı hegemonist tavrıyla. Lozan’da zaten bu hesaplaşmanın kendisi değil miydi? Yukardaki mektubu yazan Lozan’lı emlakçı ne ilginçtir ki İsmet İnönü’yü Osmanlı’nın son dönemlerinden zenginleşen paşalarından sanmıştı. Ama Lozan’da bir türlü anlatamadılar bizimkiler yeni Türkiye eski Osmanlı değildi, ya da onlar anlamak istemiyordu bir türlü. Ama maalesef Osmanlı’nın sadece subayı olan birkaç adama kalmıştı Birinci Dünya Savaşı’nın yenilgisinin ve yüzyılın hesaplaşması. Peki bunların gerçek sorumluları nerdeydi? Şeytan aldı götürdü..
Özden hanıma soruyorum babanız malum politik hayatında onlarca durum yaşamış. Onu en derinden etkileyen başarı ya da başarısızlık olarak nitelendirdiği şeyler nelerdi?
“Babam uzlaşmacı bir insandı. Lozan’da bütün Batı muhalefetine rağmen ne kendinden taviz verdi ne de saldırıda bulundu.” Hemen ardından ben araya giriyorum; Özellikle anlaşma imzalandıktan sonra Lord Curzon’a verdiği yanıt çok etkileyici “Çok fazla şey verdik size ve ben zamanı geldiğinde ileride dara düşüp bize yardım için geldiğinizde burada reddettiğiniz her şeyi cebimden çıkartıp önünüze koyacağım. Sizdeki bu gerçeklikle (toplumun bilgi ve bilinç seviyesini kastederek) hiçbir zaman biz olmadan ayakta kalamayacaksınız. İsmet Paşa’nın o anda aklından geçenleri anılarında okumuştum çok etkileyici idi. Gerçekten Osmanlı’nın da bize verdiği en önemli ders sen her türlü yeniliği getirsen de halkın bilinci yüksek olmayınca elde var sıfır. Sanırım Atatürk devrimi bunu yapmaya çalıştı. Özden hanım konuşmaya devam ediyor “Kesinlikle öyleydi. Hatta babam ilke ve ınkılaplar konusunda çok titizdi. Evde de bu konuda kati kurallar vardı. Babamın kırmızı çizgileridir Atatürk İlke ve Inkılapları.
Babanızın 12 yıl süren cumhurbaşkanlığından sonra iktidarı Demokrat Parti’ye teslim etmesi var bir de..
Babam bunun için benim en büyük devrimim der.
İktidarı başkasına vermeye mi?
Evet! Şükürler olsun ki Rabbim bana bugünleri yani iktidardan seçimle düştüğüm günleri gösterdi. Bu Türk Devrimi’nin çok önemli bir başarısıdır.
Böyle sağlıklı bir benlik bence bu babanızın başarısı Özden hanım.
Bilemem!
Bir de Adnan Menderes’le ilişkileri var..
Metin’de (eşi Metin Toker) yazmıştı. Bazen ciddi gerilimler olsa da yine de toparlamayı bilirlerdi. Yine ben araya giriyorum; “ Hatta bir gece sanırım 1955’in Temmuz ayı olacak gece babanız eve gelmiyor, haber de yok epey merak ediyorsunuz. O dönem de Menderes iktidarda babanız muhalefet başkanı ve araları gergin.
Evet aynen öyle ama gece yarısı ikisi çakır keyif (içmişler) kolkola gülüşerek eve geliyorlar. Biz şoka girmiştik..
Düşünsenize bugün Erdoğan’la Kılıçdaroğlu’nun gece kaçamak yapıp içmeye gittiklerini ve ardından güle oynaya kolkola eve geldiklerini..(Gülüşüyoruz)
Babam Menderes’in asılmaması için çok uğraştı 27 Mayıs’tan sonra. Askerlerle çok konuştu. Milli Birlik Komitesi’ni ikna etmek için elinden geleni yaptı. İdam kabul edilemez bir şeydi babam için. Kim olursa olsun. Bir memleketin kara lekesiydi. Askerlerin savunusu “ülkenin birlik ve beraberliği için” olmuş ve babam buna şiddetle karşı çıkarak “bu bırakın birliği sağlamayı halkımızı çok daha fazla böler. İlerde bu kutuplaşmadan daha çok insan ölür. Etmeyin eylemeyin.. Ne dediyse anlatamadı. Darbe yapıldıysa meşrulaştırılması gerekiyordu. Bunun da tek yolu onları asmaktı. Astılar ve İnönü’nün bütün söyledikleri oldu. 12 Mart, 12 Eylül, iç çatışmalarda ölen binlerce insan, işkence görenler hariç.. Keşke dinleselerdi. Huzur içinde uyu İsmet Paşa. Hakkın ödenmez..
YORUMLAR