KİBİR DEMİŞ ŞEYTAN...
Beril Yaşar

Beril Yaşar

KİBİR DEMİŞ ŞEYTAN...

13 Eylül 2018 - 21:20 - Güncelleme: 13 Eylül 2018 - 21:25

 

KİBİR DEMİŞ ŞEYTAN…

Biri anlatmıştı: Pazardan iki kilo domates almıştım, içlerinden biri

 

çürük çıktı ama eşim o çürük için kıyameti kopardı. Bir çürük için kavga

 

ettik ve bir hafta konuşmadık.

Kibir; dinsel terminolojideki tanımı büyüklenmek, kendini başkasından

üstün görmek, psikolojide karşılığı egoya tekabül ediyor ama tam değil.

Çünkü egonun yararlı olanı da var. Örneğin biri seni sürekli kendini

değersiz hissettirecek söylemlerde ya da davranışlarda bulunuyorsa,

kullanıldığını ve değersizleştirildiğini hissediyorsan, karşındaki sana

zaman ve değer vermiyorsa, gözünün içine bakıp konuşmuyorsa burada

sağlıklı egonun devreye girmesi ruhuna şunu fısıldaması lazım “Buradan

sessizce uzaklaş yoksa kendi kul hakkına gireceksin.” Aslında bu tip

durumlarda ruh hep devreye girer ama biz zihnimizin gürültüsünden

duyamayız ruhumuzun sesini.. Ego ise kısaca benlik yani kişinin sürekli olarak kendi benliğini ortaya koymak istemesi şeklinde tanımlanıyor. İster

sağlıksız ego deyin ister kibir ikisi de insana büyük zarar. Dinsel

terminolojide kibirli kişilerin bu dünyada veya öbür dünyada günahlarını

çekecekleri söyleniyor bunu şu an için deneysel verilerle kanıtlayacak bir

teknolojiye ulaşmadık ama şurası bir gerçek ki psikolojik açıdan kendini

diğer insanlardan üstün görmenin bedeli ağır. Bir kere kibir denilen olgu

özbenliğe ait değil ve bu özbenliğin üstüne yerleşmiş tabaka (yani

sağlıksız bakış açısı) özümüzle aramızda kocaman bir duvar gibi hakikatin

ne olduğunu saklıyor. İlginç bir şekilde hep arayışta oluyorsunuz sonra

hiç tatmin ve huzur genişlik duygusu yüzeye çıkamıyor. Arayışta olmak

aslında insan doğasıyla uyumlu ama kibirdeki arayış yeni şeyler

keşfetmekten değil tatminsizlikten geliyor. Çok istiyor çıkmak bu toz

ruhtan, aşağıdan aşağıdan ruhu çok dürtüyor, çeşitli oyunlar oynuyor ama

duymak istemeyen duymuyor. Peki insan olarak nasıl duyabiliriz Öz’ün

dediğini?

Eşim domatesi pazardan almış eve getirmiş, içlerinden biri çürük çıkmış ve

ben buna fazla sinirli bir tepki gösterdiğim anda durup düşünmem lazım

acaba tepkim acaba gerçekten eşimin domatesi yanlış almasına mı yoksa

bunun altında başka sıkıntılar var mı? Ama esas mesele bu soruları

kendimize sessizliğin içinde sorarken tüm savunma mekanizmalarından

arınmış olmak ve hakikati aramakta dürüst olmak.

 

Kibir ya da sağlıksız egonun nasıl ve hangi koşullarda ortaya çıktığını

kestirmek her zaman kolay olmayabiliyor ama çeşitli olaylarla sonradan da

oluşabileceği bir gerçek. İyi ya da kötü bir olay yaşıyorsunuz, titreniz

makam mevkiniz yükseliyor, bir de 1980 sonrası dünya düzenin insanı fütursuz bir bireyselciliğe götürüşü yok mu!! Hiç farkında bile olmadan o toz geliyor üstünüzü örtmeye başlıyor. O toz kalınlaştıkça kendinizi haklı çıkaracak meşruiyet alanları artıp eleştiriye tahammül, insanları (aslında en çok kendini)

koşulsuz sevme kabiliyeti azalıyor. Şimdiye kadar gözlemlediğim ve araştırdığım bazı

kibir kalıplarını buraya bir not düşelim ama siz de gün içinde kendinizde

veya bir başkasında yakaladığınız kibir kalıplarına dikkat edin. Yalnız

başkasının kibir kalıplarını kendinizi büyüklemek ya da karşı tarafı

küçümsemek için kullanmayın çünkü o da kibire giriyor. Sadece küçük birer

psikolojik araştırma veya deney yapar gibi olaya rasyonel yaklaşmak şart.

Bunlar benimkiler;

 

1) Övülmekten hoşlanmak

2) Eleştiriye tahammül gösterememek

3) Selam verirken önceliği karşıdan beklemek

4) Sorulmadan akıl vermeyi sevmek

5) Asık suratı ve soğukluğu sertliği marifet saymak, gülümsememek, şükür

bilmemek

6) Bugün yapılan bir röportajda sonradan kişisel gelişimci olmuş bir bayan

“Herkes birşey olmaya çalışırken ben kendim olmaya çalıştım” cümlesi ağır

kibir içerir.

7) Fazla tevazuulu görünmek

8)Bu memleketten, bu kurumdaki insanlardan adam olmaz gitmek lazım kalıpları

9) Soru soramamak, yardım isteyememek

 

10) Çok tevazu sahibi görünen sanatçı, kişisel gelişim, psikologları bir

kere eleştirmeye kalkın sonra izleyin..

11) Başkalarını beğenmeye, onlardan sevgiyle bahsetmeye bile çekinmek

12) Odak noktaları kendi hayatları olanlar

13) Ani sinirlenmeler elbette olur ama sinir nefrete dönüşmemeli o da kibir

14) İçsel hatta kendinin bile keşfedemediği acılarını başkasından çıkarma

ve bunun farkında bile olamama

15) İnsanların sosyal medyalarında yazdıkları; şikayet odaklı mı, öğretici

ve sevgi odaklı mı?

16) Kibir her felaketin başı; Arabanla yol vermiyorsun birine gidiyorsun

başka sokakta kaza yapıyorsun. Sonra da buna kibir değil nazar diyorsun!!

Böyle nasıl gelişilebilir!! Ama bazı kibir cezaları hemen olmuyor belki

bir ömür bekletiliyor o yüzden içgörüyü elden bırakmamak dileğiyle..

 

Kibirsiz hayat, sıradan olmak öze daha yakın olmak, olaylara sağlıklı gözlerle ve hakikatle bakmak demek. Sağlıklı zihin sağlıklı huzurlu hayat demek..Kibirsiz günler dileğiyle..  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 1 Yorum

Son Yazılar