Fransa’da bir yıldır devam eden ve katılım oranına baktığımızda da halkın çok da dikkate almadığı seçimler Makron’un sözde muhteşem gibi görünen başarısıyla sonuçlandı. Öyle ya da böyle seçimlerin sonuçlarından ziyade uygulanan teknikler sanırım daha önemliydi. Bu süreci onların basınından takip ettiğimde beni çok düşündüren ve aslında biraz da kıskandıran değerlendirmelere ulaştım. Bu ve bundan sonraki yazılarımda da bir süre daha bundan bahsetmek istiyorum.
Ümidim o ki, bu alanda uğraşanlar için biraz kandil ışığı oluşturur!
Fransa’da ilk tur öncesinde adayların nasıl bir çalışma yürüteceği hem onları açıklamalarından hem de Fransa’nın sorunlarını ele alan milliyetçi ve ciddi medya unsurları tarafından belirlenmiş ve adaylar bu yöne kanalize edilmiştir. Bu gerçekten çok önemlidir. Çünkü bu sayede adaylar birbirleriyle uğraşmayı bırakarak sorunlara çözüm odaklı bir yol haritası geliştirmek zorunda kalmışlardır.
Şimdi kısaca bunlara değinmek istiyorum. Kısaca çünkü ilerde her bir maddenin tek tek ele alınmasını gerektirecek kadar önemli ve geniş bir konu. Bu bağlamda Fransa sorunlarını iç ve dış politika ihtiyaçları olarak iki gruba bölmüştür. İç politika konularına baktığımızda en çok dikkat çeken hususun ekonomik yapıdaki çözülmelerin ve şimdinin ekonomik sorunlarının 2020 yılına gelindiğinde Fransa bütçesinin altından kalkamayacağı kadar büyüyeceğinin işaretçisi olduğudur.Yani kısaca bu sorun alanlarına bakıldığında Fransa’nın şimdiden ekonomik sorunlarla boğuşan bir ülkeye dönüştüğünü ve artık refah devleti olma özelliğini kaybetme trendine girdiğini görmekteyiz. Aslında bu onların sorunları. Burada bizi ilgilendiren izlemiş oldukları siyasi metodoloji!
Fransız basını üzerinden takip ettiğimizde iç politika sorunlarının vatandaş ve ekonomi başlıkları altında toplandığı görünmektedir. Vatandaşlık sorunlarının alt başlıkları arasında en çok dikkat çeken vatandaşlık kanunu, çalışma saatleri, sağlık yardımları, yaşlı yardımları, emeklilik yaşı, uyuşturucu kullanımının serbestiyeti, ekonomik konulara bakıldığında ise işsizlik, enflasyon karşısında maaşların arttırılması, miras kanunu, serbest ticaret vergileri, belediye vergileri, “made in France” algısı ile Fransa’nın markalaştırılması, enerji sorunsalı ve nükleer enerji kullanımı, yerleşme vergilerinin düşürülmesi konularının öne çıktığı görülmektedir.
Dış politika konusunda ise Suriye sorunu, Rusya ile ilişkiler, Avrupa Birliği, Euro alanından çıkılması, NATO ile ilişkiler, Shengen dolanımına kısıtlama, sınırlarının korunma sisteminin değiştirilmesi, ABD ile ilişkiler, sınır ötesi ticari faaliyetler, kimlere vatandaşlık verilmesi gerektiği konuları dikkat çekmektedir.
İşte kısaca Fransa seçimleri yukarıdaki paragraflarda belirttiğim hususlar üzerinden şekillenmiştir. Ama burada 2019 seçimlerine giden Türkiye’nin de çıkarması gereken dersler vardır. Nedir? Fransa demokrasisinin metodolojisidir. Fransızlar insanların kafalarının karışmasına müsaade etmeden sorun alanlarını belirlemiş ve lider adaylarından bu sorunlara bakış açılarını anlatmalarını istemişlerdir. Özellikle Makron’un ve Le Pen’in programları sürekli gündemde tutulmuştur. Her aday bu sorunlar çerçevesinde kendi fraksiyonlarına uygun politikalarını ve programlarını oluşturmuş ve bunun üzerinden politika yürütmüşlerdir.
Kısacası metodoloji şu şekilde oluşmuştur. Önce Fransa’nın iç ve dış sorun alanları ortaya çıkarılmıştır. Bu meyanda konular uzun bir süre medyanın her alanında siyasetçiler, bilim insanları ve basın mensupları tarafından tartışılmıştır. Çok sayıdaki sorun alanlarından bazıları bu tartışmaların sonunda elenmiş ve yüz civarında gerçek sorun alanı kalmıştır. Daha sonra da Başkan adaylarından bu sorun alanlarına hangi çözümleri olduğu sorulmuş ve onlar da bu konulardaki programlarını halka açıklamaya başlamışlardır. İşte bu sayede kafalar karışmamış, mücadele belli sınırlar içinde yürütülmüş ve sorun alanlarının dışında tartışma alanlarının önü büyük oranda kesilmiştir.
Bu konuyu daha incelemeye devam edeceğiz.
YORUMLAR