Yaklaşık 0n yıldır, dalga dalga “ekonomik kriz” konusu Türkiye’nin kapısını çalmaktadır. Özellikle Yunanistan ve İspanya ile birlikte Türkiye’nin de krize gireceği beklentisi hep diri tutuldu. Ha bugün ha yarın, çıktı çıkacak denilen kriz olgusunun en önemli söylemleri, kriz kahini olarak ün salan Nouriel Roubini tarafından dile getirilmişti. Kahinden daha çok baykuş haline gelen söylemleri ile tanıdık onu.
Ancak uzunca bir süredir kendisinden haber alınamamaktaydı. Önceki söylemleri çıkmayınca bir sessizliğe bürünmüştü. Ekonomik krizin bir kendi realitesi bir de içeriden pompalanması da olabilir. Sonrası zaten krizdir. Düşmese de inecek olanlar için kriz kaçınılmazdır. Roubini 2005 yılından itibaren bütün Avrupa’yı bir ekonomik krizin yakalayacağını söylemişti. Bu krizin etkileyeceği ülkelerin içinde de Türkiye’yi saymıştı. Nouriel Roubini, ülkelerin aniden bir krize yakalanacağını ifade etmişti. Tabii ki bu kriz tamtamları o dönemde adı sayılan ülkelerin yurt içinde de büyük yankı uyandırdı. En çok da muhalefet partileri bu duruma ilgi göstermişti. Çünkü iktidarlar gidecek ve kendilerine gün doğacaktı. Bütün Avrupa’da iktidar partilerinin başı yaklaşmakta olan kriz ile dertte idi. Adeta en küçük bir sarsıntı bütün herşeye tesir edecekmiş gibiydi.
Mevzunun hülasası, ekonomide de “ak günlerin” bir sonu, elbette olacaktı. Hakikaten de 2007’den sonra Yunanistan, İspanya, Portekiz ve İtalya’da sorunlar başladı. Bugün bile etkileri deva eden o kriz yaşandı. Türkiye’deki ilk tepkiler de ekonomide yavaşlama şeklinde geldi. Ancak Türkiye o dönemde hemen bu krize yakalanmadı. Etkiler iki sene içinde görüldü. Bu kez “hani Türkiye’de de kriz çıkacaktı söylemlerine Roubini, “Hiç merak etmeyin kriz yakındır” beyanatı ile karşılık verdi. O dönemde Türkiye’de de “Godot’u bekler gibi” kriz beklentileri yükseldi
Türkiye 2010 yılında -4,7 küçülmesi ile Roubini haklı çıkmıştı. Ancak Türkiye’nin ertesi sene %9 büyümesi ile kriz çok etkili olmadan toparlanma hızlı başladı. Ama kriz kahini yine durmadı. Türkiye için bu toparlanmanın geçici olduğunu ve tekrar düşeceğini söyleyerek durumu aynı “W” harfi ile açıklamaya kalktı. Yükselme ve düşüşler birbirini takip edecekti… Olmadı.
Roubini konuştukça, kredi derecelendirme kuruluşları da koroya katılıyor, yurt içinden de gönüllü ekonomist dostlarımız bu türküye eşlik etmekte geri durmuyorlardı. Nihayet 2008 krizinin üzerinden şu kadar sene geçti. Kırılgan Beşli dendi... İçinde Malezya, Arjantin ve Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler sürekli mercek altında tutuldu. Ve bugün Türkiye, yeniden savrulmaların eşiğinde.
2013 Gezi olayları ile başlayan süreç, 17/25 miladı, 15 Temmuz ile devam etti, bu günlere geldik. Az buz darbeler almadı, hem ekonomi hem siyaset. Bu yazımızda Roubini’den fazlaca söz ettik. Ama işte o bir kahin: 10 senedir Türkiye’de de kriz olmasını bekliyor, bütün yatırımcılar da onun verilerini baz alıyorlar. Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşları onun değerlendirmeleri sonucunda Türkiye’yi kırılgan olarak yorumlayıp kredi notunu arttırmıyor. Bunun sonucunda yabancı yatırımcı ilgisi de mesafeli oluyor. Bu bir ekonomik terördür.
Ülkenin kendi çapında sorunları var zaten. Ergenekon Balyoz sanıklarının yargılanması bitmeden FETÖ yargılamaları ve elbette mazlum ve mağdurları sorunu var. Güvenlik halen önemini koruyor. 16 Nisan ile değişen yönetim sistemi, 24 Haziran seçimleri derken ülkenin gündemi kalabalık. Bütün bunlardan başımızı kaldırabilirsek ekonomide kalkınmayı, eğitimde iyileşmeyi ve sağlıklı toplumu konuşmaya başlayacağız.
Gelecekten umutluyuz. Dolar üzerinden başlayan yeni dönemin hamleleri de boşa çıkacaktır. Bu tür durumlarda ekonomide bir panik havasının hakim olması bütün göstergeleri alt üst etmeye yetecektir.
Bu yüzden fiyat istikrarından sorumlu olan TC Merkez Bankasının, serin kanlı müdahaleleri ve farklı enstrümanlarla piyasaya yön vermesi beklenir. Bir vatandaş olarak da bunu beklemek bizim hakkımızdır. Kendi yasasında belirtildiği gibi “…hükümetle birlikte önlemler alması…” konusu yönetimde olanların mazeretlerini elinden alan bir yetkidir. Bu durumda halkın önüne çıkıp açıklama yapanların inandırıcılığı ve ekonomideki bu dalgalanmalara karşı yürütülen operasyonların niteliği hakkında bilgi vermek önem arz edecektir.
Bir ay öncesine kadar 2018’de de %7 büyüme planlarını yapan bir ülke için, ekonomideki bu şokun anlaşılır yanı yoktur. Yönetilecektir… Bu süreç de atlatılacaktır. Yeter ki kararlı olunsun. Araçlar doğru kullanılsın.
YORUMLAR