OVP’den YEP’e beklentiler ve Çıkış
Türkiye’nin özellikle Ağustos başından beri yaşamış olduğu Kur(t) Kapanında, sorumluluk adeta, Merkez Bankasına yüklenmişti. Ancak onun da elindeki araçların etkinliğinin de “bir yere kadar” olduğunu kabul etmek lazım. Operasyonel politikaların arkasında yön verici ve belirli hedeflere odaklanmış plan ve programlar yoksa; hakikaten yapılan işler “iyi niyetli girişimler” olmaktan öteye geçemiyor.
Merkez Bankasının yılbaşından bu yana 11 puan arttırdığı faiz ile Türkiye ekonomisi, ekstradan 55 milyar daha yük almış oldu. Devlet bütçesinin bir yıllık faiz yükünün de bu civarda olduğu düşünülürse faizin mali disiplin ve dengeler üzerine etkisi anlaşılacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşlığa geçişin şartlarını cazip hale getirmiş ve iki gün önce şu önlemlere başvurmuştur: 19.09.2018 tarihli Türk vatandaşlığı kanununun uygulanmasına ilişkin yönetmelik değişikliğine bakıldığında ana hedefin “döviz kazandırıcı işlemler” olduğu görülecektir.
Tapuda 1 milyon dolarlık alım yapma şartı 250 bin dolara,
Sabit sermaye olarak 2 milyon dolar getirme şartı 500 bin dolara,
Devlet borçlanma senetleri ya da bankada 3 yıllığına 3 milyon dolar tutma şartı 500 bin dolara indirildi.
100 kişilik istihdam oluşturma şartı da 50’ye düşürüldü…
Aslında TC Merkez Bankası operasyonları ile başlayıp, vatandaşlığa kadar uzanan eylemlerin güçlü ve dinamik bir programın habercisi olduğu açıktı. Öyle de oldu: 2019-2021 yıllarını kapsayan OVP, yeni adıyla “Yeni Ekonomi Programı (YEP)” 3D ile bugün kamuoyuna sunuldu: Dengeleme, Disiplin ve Değişim başlıkları ile takdim edilen YEP, genel anlamda temkinli ve tedbirli bir program görüntüsü arz etmektedir.
Makro hedefler olarak, (YEP 2019-2021)
2019 2020 2021
Büyüme (%) 2,3 3,5 5
Enflasyon (%) 15,9 9,8 6
İşsizlik (%) 12,1 11,9 10,8
Cari Açık (%) 3,3 2,7 2,6
İhracat (milyar $) 182 191 204
İthalat (milyar $) 244 252 267
Enerji ithalat (milyar $) 43 44,3 45
Turizm (milyar $) 34 38 42
Bütçe Açığı (%) 1,8 1,9 1,7
Borç stoğu (%) 28,5 28,2 27,2
Rakamların Fısıldadıklarına Gelince
-Makro büyüklüklere bakıldığında, YEP’in en güçlü yanı, Kamu finansmanı ve dengesi olarak görülmektedir. Buna ek olarak Kamu Maliyesi Değişim ve Dönüşüm Ofisi’nin hizmete girmesi ve 76 milyar TL tutarındaki toplam tasarruf tedbirlerinin 16 milyar TL kadarının gelir arttırıcı işlemlerden oluşması, mali disiplini daha da güçlendirecektir.
-Büyüme ve enflasyon rakamları da olabildiğince “kış” tutulmuş. Bu durum istenmeyen bir durumu değil, uygulanabilir ve tutturulabilir hedeflere işaret etmektedir. Hedeflerin bu şekilde somut, şeffaf ve uygulanabilirliğinin ifade edilmesi aleniyet kazanması ve bağlayıcılık açısından önemlidir.
-Finans sektörünün 2001 tecrübeleri, bu zamanda güçlü ve dirayetli bir şekilde gelişmeleri göğüslemesini sağlamıştır. 10 senedir dünya “krizi” konuşurken sektör karlılık açıklamaktadır. Takipteki alacaklar kısmı hala çok cüz’idir. Sermaye yeterlilik rasyoları iyi durumdadır. Bundan sonra tasarruf konusunda kamunun verimlilik gözetmesi etkili olacaktır.
-İhracata dayalı bir büyüme hedefi, programa sirayet eden bir husustur. Cari açığın milli gelire oranı ciddi şekilde düşürülecektir. Burada YEP'in kendi iç tutarlılığı da etkili olacaktır.
-En önemlisi “denetim ve gözetim” faaliyetleridir. Gelişmelerin her 3 ayda bir kontrol edileceği düşüncesi kısa sürede sapmaları görüp, önlemler almayı kolaylaştıracaktır. Piyasanın istediği de belirsizlikleri en aza indiren uygulamalardır. Hesap verme mekanizması, sorumluluk süreçleri ve yaptırımlar bu işleyişi kolaylaştıracaktır.
-Mega projelerin, doğrudan yabancı yatırım yoluyla uluslararası finansman ile hayata geçirilmesi de tipik bir yatırım bütçesi mantığıdır. Kaynakların kullanılacağı alanlar belirlidir. Katılımcılar içerisinde yabancı konukların da olması, İngilizce sunumla onların da sunumdan bilgilendirilmesi doğru bir girişim olmuştur. İthalat bağımlılığını azaltıcı önlemler, sektörler, bazı ithal ürünlerin yurt içinde üretilmesi için girişimlerde ve yüksek katma değerli ürünlerin üretiminde yabancıların desteği nemi olacaktır.
Son olarak TCMB 625 bps ile bir samimiyet ve güven sınavına tabi tutulmuştu, geçti... Hükümet YEP adıyla, temkinli ve kontrollü bir OVP hazırlayarak programını ortaya koydu, O araf da üzerine düşeni yaptı. Şimdiden sonrası jeopolitik ve uluslararası siyaset ve risklerle ilgilidir. Türkiye ekonomisi sadece ekonomik gerçeklere dayanmamaktadır. Farklı araçlar ve taraflar çok yönlü bir mücadelenin parçası olarak ekonomiyi dengede tutmaya gayret etmektedir.
YORUMLAR