Bir Yaşam Tercihi
Seçkin Koç

Seçkin Koç

Dr. Savant

Bir Yaşam Tercihi

07 Temmuz 2019 - 16:39

Bir Yaşam Tercihi

 

Geçtiğimiz hafta tramvayda Alsancak istikametinde yol alırken Göztepe durağında arkama sesi biraz yüksek perdeden çıkan iki genç kadın oturdu. Haliyle ilgim kaydı okumakta olduğum kitaptan hanımefendilerin hararetle çözüm aradığı konuya.

Konu genel hatlarıyla üniversite tercihleriyle (sanırım liseden yeni mezun olmuşlar) ilgiliydi. Birisi İstanbul'da adını dahi duymadığım mahale köşesine kurulan özel üniversitelerden birisine gitmeyi savunuyordu. "İstanbul'a gideyim de, gerisi çok önemli değil nasılsa kimse Türkiye'de mezun olduğu bölümün işini yapmıyor bana da bu diploma lazım" diyordu savunusunun sonunda. Bir diğeri (belki puanı düşündüğü gibi gelmeyeceği için) şansını bir sonraki yıl denemek ile denememek arasında git-gel yaşıyordu. "İstanbul fırsatlar şehri, bakarsın Şeyma gibi olurum bende. Bak kıza sonunda kitap bile yazdı" dediği an bende kayış koptu ama içimdeki Yetişkin beni durdurmayı başardı.

Dağa taşa, mahalle kuytularına üniversite kurdular bu ülkede. Binlerce kontenjan açtılar çok marifetmiş gibi ve işsizler ordusuna eklendi her yıl yüzbinlercesi. Sonra da isyan ediyorlar Türkiye'de genç işsizlik oranı %25'e yaklaşıyor diye. İyi de, kim tercih listesine ekledi bu üniversiteleri? Zorla mı tercih ettirdiler bu okulları?

Sonra girdiler o bölümlere...soruyorum öğrenciye kariyer planını, üniversite üçüncü sınıfa gelmiş ve hatta dördüncü sınıfın son döneminde, bırakın planı, idrak yok ne okuduğuna hangi dersleri aldığına dair.

Dünyada iyi üniversiteler genelde üç tip mezun verir:
1)Araştırmacılar: Bu mezunlar okumaya, araştırmaya ve yazmaya olan yoğun ilgileri ve entellektüel anlamda fark yaratan yorumları, değerlendirmeleriyle gösterirler kendilerini daha üniversitenin ilk yıllarında. İçlerinden şanslı olanlar bir hocanın kanatları altında akdemik kadro bulabilirse akademisyen olarak devam ederler üniversitede kalmaya (akademik kadro sorunsalı Türkiye'ye özgü bir durum değil; dünyada da bu konuda bir tartışma sürüyor). Kadro bulmayanlar edindikleri akademik deneyimi profesyonel hayata aktararak iş bulmaya çalışır.
2) Uzmanlar (Profesyoneller): Bu mezunların oranı genel mezunlara kıyasla daha fazladır. Toplam mezunların yarısı bu tarafa yönelir diyebiliriz kabaca. Kamu ya da özel sektörde çalışıp uzmanlaştıkları (mezun oldukları bölüm paralelinde) konuda ilk 10 yılda pişerler ve sonrasında tercihleri ve şansları oranında ünvanları orta düzeyden üst düzeye doğru yönetim kademesinde seyreder.
3) Girişimciler: Bu mezunların bir kısmı aileden gelen girişimi devam ettirmek veya kurumsallaştırmak adına üniversite eğitimi almayı seçmiştir, bir kısmının ise ruhu girişimcidir ve üniversite eğitimini bir sıçrama tahtası olarak kullanır. Sıradışı girişimcilik hikayelerinin ardında böyle ruhu olan bireyler görebilirsiniz.

Türkiye'de araştırmacı yetişmiyor. Daha doğrusu araştırmacı olma ülküsü taşıyarak üniversiteye adım atan yok. Çoğu askerlikten kurtulmak ya da çalışmamak için yüksek lisansa ve doktoraya başvuruyor. Akademik eğitimin içeriğine ise hiç değinmeyelim isterseniz.

Türkiye'de yetişen uzmanlar (profesyoneller) ise mutsuz. Kurumsal hayatın içinde olup da ilk 10 dakikalık tanışmamızda bana olumlu tek bir kelam kullanmayan bir kitle tanıyorum. Sayıları azalmıyor, artıyor.

Türkiye'de girişimci olma kısmı ise bir muamma. Girişimciliği sosyal medya fenomeni olmaktan ibaret gören bir kitleden hangi sıradışı fikir çıkar ki?! Çıkabilir ki?!

Tercihler ayı Temmuz...bir yaşam tercihi mi üniversite? Evet. Size "kampüs hayatına bakın, iyiyse orayı tercih edebilirsiniz" diyenlerin indirgediği kadar basit bir tercih değil emin olabilirsiniz.

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar