"TARIM ARAZİLERİNİN BÖLÜNMESİNİN ÖNÜNE GEÇİYORUZ"
Hayvancılıktan bitkisel üretime, tıbbi aromatik bitkilere kadar geniş bir alana yayılan bu uygulama kapsamında son 3 yılda 48 bine yakın genç çiftçiyi 1,5 milyar lirayı bulan kaynakla desteklediklerini vurgulayan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Attığımız bir başka önemli adım da tarım arazilerinin miras ve satış yoluyla bölünmesinin önüne geçmektir. Bu şekilde bugüne kadar yaklaşık 1 milyon hektar arazinin bölünmesini önledik. Tarım ve hayvancılık yapılan ovalarımızı koruma altına almak için sit alanı olarak ilan ediyoruz. Aksi takdirde yazık olur. Bu topraklar öyle rastgele kullanılsın diye değil, tarımsa tarım için kullanılması lazım. Yoksa her tarım alanına kalkıp biz beton yığınlarını dikersek bu vatana, millete ihanet ederiz. Halen 258 ovamızı sit alanı olarak ilan etmiş durumdayız, yakında bu sayıyı 300'e çıkartıyoruz. Böylece bu ovalarımızın betonlaşmasının önüne geçilecek sadece tarım yapılan yerler olarak bunların kalmasını sağlıyoruz."
Her işte olduğu gibi tarım sektöründe de finansın önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, geçen yıl çiftçilere Ziraat Bankası aracılığıyla yaklaşık 32 milyar lira, Tarım Kredi Kooperatifleri aracılığıyla 6,4 milyar lira kredi kullandırdıklarını belirtti.
Bu kredilerin geri dönüş oranının yüzde 98- 99'larda olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Benim çiftçim güvenilirdir, inanılırdır, aldığı krediyi zamanında gelir, öder. Yüzde 98-99 bu demektir. Bunun yanında bir diğer yerlerde kredi alanların birçoğu üzerine yatıyor ama çiftçi yatmıyor, çiftçi borcunun sahibidir." diye konuştu.
Türkiye'de elde edilen tahıl rakamının 30,8 milyon tondan 34,5 milyon tona çıktığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Meyve rakamı 13,3 milyon tondan 20,5 milyon tona, sebze miktarı da 25,8 milyon tondan 30 milyon tona yükselmiştir. Bitkisel üretimimizin toplamda 98 milyon tondan 117 milyon tona ulaşması tarıma verdiğimiz desteklerin karşılığını aldığımızın işaretidir. Bu rakamlar birtakım spekülatörlerin, kimi zaman patates, soğan, kimi zaman domates, biber, patlıcan gibi vatandaşlarımızın en çok kullandıkları ürünler üzerinden sahneledikleri oyunların amacını daha iyi gösteriyor. Spekülatörlerin gayesi çiftçinin, üreticinin hakkını, hukukunu, çıkarını korumak değildir. Bir kısmı sadece kar hırsıyla hareket ederken, bir kısmı daha derin emeller güdüyor. Milletimizle birlikte her oyun gibi bu tür tezgahları da bozmaya devam edeceğiz.
Çiftçi kardeşlerim vasıtasıyla tüm ülkeme sesleniyorum; Hiç kimsenin, ne üreticimizin alın terine, emeğine ne de tüketicimizin sofrasına, ekmeğine göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım sektöründeki spekülatörleri, tıpkı sınırlarımıza dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyor ve ona göre de muamele ediyoruz."
Erdoğan, bu gelişmelerde Türkiye'de 276 olan baraj sayısına 563, 228 olan gölet sayısına 350, bin 764 olan sulama tesisi sayısına ise bin 332 ilave yapmalarının büyük payı olduğunu dile getirdi.
"ILISU BARAJI'NIN DA BİTMEK ÜZERE"
GAP projesinin sulama alanını 200 bin hektardan 560 bin hektara yükselttiklerini anlatan Erdoğan, kendi alanında dünyada 4. sırada yer alan Ilısu Barajı'nın da bitmek üzere olduğunu, bu yıl su tutmaya başlayacağını ifade etti.
PKK terör örgütüyle yapılan mücadelelere dikkati çeken Erdoğan, "Bize Ilısu barajını yaptırmamak için diğer yerlerde, Tunceli'de, Siirt'te birçok yerdeki barajların yapılmaması için bunlar ne kadar engeller oluşturmaya çalıştılar biliyor musunuz? Dert ne biliyor musunuz? O barajlar oluşursa oralardan geçiş yapamıyorlardı. Onun için de bu barajların yapılmasını hep engellemeye çalıştılar. Biz, bu terör örgütlerine rağmen barajlarımızı yaptık, yapıyoruz ve yapacağız." diye konuştu.
Barajlarda elektrik enerjisi, sulama, içme suyu imkanı ile çevre ve şehircilik imkanı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bütün bunlarla beraber, ülkemiz zenginleşiyor." dedi.
Kendi sınıfında Avrupa'nın en büyük barajı olan Silvan Barajı'nda da sona yaklaştıklarını dile getiren Erdoğan, bu barajın en önemli tünellerinden birinin temelinin de önümüzdeki günlerde atılacağı, diğer tüneldeki çalışmaları da hızlandıracakları bilgisini verdi.
"Sadece GAP kapsamındaki sulamaların ülkemize katkısı 2,2 milyar dolar, enerji katkısı 4 milyar dolar, içme suyu katkısı da 500 milyon dolardır." diyen Erdoğan, bu projenin tüm etapları hizmete girdiğinde 1 milyon 58 bin hektar alanı sulamaya açmış olacaklarını vurguladı.
Böylece Türkiye'nin tarımsal üretiminin de hem kalite, hem miktar olarak artacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu işler uzun soluklu çalışmalarla ve gerçekten çok ciddi yatırımlarla mümkün olabiliyor. Böyle yalanla, dolanla, iftiralarla bu iş olmuyor. Çalışacaksın, çalışacaksın, üreteceksin. Bunlar olursa netice olur, bunlar olmazsa netice olmaz. Biz de planlarımızı, programlarımızı, yatırımlarımızı buna göre ayarlıyoruz." ifadelerini kullandı.
"GÜBRE KONUSUNDA YAŞANAN SIKINTILARI BİLİYORUZ"
Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birinin hayvancılık olduğunu belirten Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bu konuda çok uğraşmamıza rağmen maalesef hala vatandaşlarımıza istediğimiz seviye de uygun fiyatlardan et sunamadığımızı itiraf etmem gerekiyor. Esasen rakamlara baktığımızda hayvancılıkta durumumuz her geçen gün daha iyiye gidiyor. Mesela büyük baş hayvan varlığımız 2002 yılında 9,9 milyon adet idi, yani 10 milyon adet. Bu rakam 17,2 milyonu geride bıraktı. Küçükbaş hayvanlarda da yaklaşık 32 milyondan 46,1 milyonluk adete yükseliş göze çarpıyor."
Erdoğan, hayvancılığın önemli bir göstergesi olan süt üretiminin 8,4 milyon tondan 22,1 milyon tona çıktığını dile getirerek, kırmızı et üretiminin 420 bin tondan 1 milyon 118 bin tona, tavuk eti üretiminin 700 bin tondan 2 milyon 156 bin tona, yumurta üretiminin 11,5 milyar adetten, 19,6 milyar adete, süt ürünleri üretiminin ise 61 bin tondan 276 bin tona yükseldiğini bildirdi.
Gerileme olmadığını, bu rakamların daha yükseleceğini ifade eden Erdoğan, "Üretimdeki bu artışlar sayesinde ülkemizde kişi başına yıllık süt tüketimi 122 litreden 258 litreye yükseldi. Kırmızı et tüketimi de 6,1 kilodan, 15 kiloya çıkmıştır. Görüldüğü gibi tüketimimiz üretimden daha fazla artmıştır. Dolayısıyla yapmamız gereken girdi maliyetlerini düşürerek daha hesaplı üretim teşvik etmektir." diye konuştu.
Hayvancılıkta yem ve tarla bitkilerinde gübre konusunda yaşanan sıkıntıları bildiklerini aktaran Erdoğan, her iki üründe de ham madde bakımından dışa bağımlılığın söz konusu olduğunu söyledi.
Bunun için işe yem ve gübre üretimini artırmakla başlamak gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye bu konularda ithalatçı değil, ihracatçı olmalıdır. Tarımda milli birlik projemizin hedeflerinden biri de budur. Planlı üretime geçerek ithalatı azaltmayı ve ihracatı çoğaltmayı amaçlıyoruz. Havza bazlı yönetim ve tarımsal üretimi destekleme modelini ve hayvancılıkta yerli üretimi destekleme modelini kararlılıkla uygulayacağız."
SPEKÜLATÖRLERİ MİLLİ GÜVENLİK SORUNU OLARAK GÖRÜYORUZ
Spekülatörlerin gayesi üreticinin hakkını korumak değil, bir kısmı kar hırsıyla hareket ederken, bir kısmı daha derin emeller güdüyor. Bu tür tezgahları bozmaya devam edeceğiz. Tüm ülkeme sesleniyorum, hiç kimsenin ne üreticimizin alın terine, ne tüketicimizin sofrasına göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Tarım sektöründeki spekülatörleri, tıpkı sınırlarımıza dayanan teröristler gibi bir milli güvenlik sorunu olarak görüyoruz ona göre muamele ediyoruz.
Ülkemizde en çok tartışılan hususlardan birisi hayvancılıktır. Çok uğraşmamıza rağmen hala vatandaşlarımıza istediğimiz seviyede uygun fiyatlardan et sunamadığımızı itiraf ediyorum. Üretimdeki artışlar sayesinde kişi başı süt tüketimi 122 litreden 258 litreye yükseldi. Kırmızı et tüketimi 6,1 kilodan 15 kiloya çıktı. Yapmamız gereken girdi maliyetlerini düşürerek, üretimi teşvik etmektir.
İKİ KAT BÜYÜMEMİZ LAZIM?
Hayvancılıkta yerli üretimi desteklemeyi kararlılıkla sürdüreceğiz. İşe yem ve gübre ürtetimini artırmakla başlamamız gerekiyor. Tarımda planlı üretime geçerek ithalatı azaltmayı ve ihracatı çoğaltmayı amaçlıyoruz.
Geçtiğimiz 17 yılda ülkemizi 3,5 kat büyüttük. Önümüzdeki dönemde 10 ekonomi arasına girmesi için en az iki katlık büyüme gerçekleştirmemiz lazım. Kim ne hizmet verdi, ne hizmet veriyor. Siyaset gözlüğünün ötesinde bir sağduyu ile değerlendirmenizi istiyorum. Bugün oynanan oyunları daha iyi anlama imkanı bulacağınıza inanıyorum. Hedeflerimize ulaştığımızda karşımıza engeller çıkarılıyor. Merkez Bankamızın döviz rezervi 100 milyar dolara gelmiş durumda. Daha da çıkacağız, yükseleceğiz, güçleneceğiz.
Kayyum olayını hukuk çerçevesinde devreye soktuk. Devletin parasını Kandil'e gönderenlerle devam edecek halimiz yoktu. Durup dururken güvenlik güçlerimizi devreye sokmadık. Bu adımı ülkenin huzuru için attık. FETÖ vasıtasıyla kanlı bir darbeye teşebbüs edildi. Bu darbe girişimini de milletimizin desteğiyle akamete uğrattık.
YENİ SALDIRI PLANLIYORLAR
Ana muhalefetin başı YPG PKK neden bize saldırsın diyor. Neden bize saldırsın sorusunu sorana ben saldırdılar diyorum. 100'e yakın vatandaşımızın şehit olmasına neden olan onlar.
Son olarak Ağustos ayında bu kez ekonomi silahını çektiler. Ekonomiyi batırmaya çalıştılar. Bu seçimlerde istedikleri gibi istikrarsızlık ortamı oluştururlarsa tüm cephelerden ülkemize yeni saldırı düzenlemeyi hedefliyorlar. Bunlara asla fırsat tanımayacağız.
CHP terör örgütlerinin saldırılarında darbe girişimlerinde hiçbir zaman ülkemizin yanında yer almadı. Sayın Kılıçdaroğlu Almanya'ya gidiyor terör örgütü temsilcileriyle Alman Parlamentosu'nda YPG paçavrası olan teröristle poz veriyor. Biz İHA, SİHA yapıyoruz. Adam bundan rahatsız.
YORUMLAR