İlk önce Afrin’den başlayalım. Bundan iki hafta önce bir ay içinde Afrin’e girilir ve şehit de verilmez demiştim. Doğru çıktı. Neden? Çünkü Perşembenin gelişi Çarşambadan belliydi. ABD’den silah ve politik destek alarak Kuzey Suriye’de özerk bir Kürt koridoru yaratmak isteyen İŞİD ve El Kaide’den destek alan PYD terör grubu burada varlığını iki düşünceye başlamıştı. Birincisi Türkiye’nin ABD’den sinerek Suriye’de askeri harekat yapamayacağıydı, diğeri de arkalarında ABD’nin desteği ile Kuzey Irak’taki zavallı Barzani’den muhteşem bir destek alarak Kuzey Suriye Özerk Yönetimi kuracakları idi. Her ikisi de 20 yıl önceki Türkiye’nin aşırı temkinli hareket seçeneğini devam ettireceğine ve ABD’nin de Irak’ı işgal ederken aşırı cesaretli hamlelerine bağlanmıştı. Sadece o günlerden günümüze köprülerin altından çok sular aktığı unutulmuştu.
Şu an gelinen konuma bakmak lazım ilerisini daha iyi görebilmek için. Fırat Kalkanı ile kontrol edilen Fırat kıyılarına kadar şu an biraz dengesiz de olsa inisiyatif Türkiye’nin eline geçmiş duruma gelmiştir. Yaz aylarına kadar bu bölge daha emniyetli hale getirilecektir. Bu hattın hemen güneyinde de Halep yolu açılmıştır ki, Halep tarihi ve merkezi konumuyla çok önemlidir. 16. Yüzyıldan günümüze kadar Türkçe konuşulan ama Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün Misak-ı Milli sınırları içinde olan bu şehre Türk hükümetleri gerektiği kadar önem gösterememiştir. Ben kendi düşüncelerim kapsamında bundan sonraki atılacak adımlarda Halep’te de Türk bayrağımızın dalgalanmasını ve daha önce gördüğüm Halep’in güney Doğusundaki tepelere Türk Bayrağının işlenmesini özlemle beklemekteyim. Halep ele geçirilir ve bir sivil toplum hareketi içinde bu şekilde bir düşünce ortaya çıkarsa da ilk gideceklerden birisi de ben olurum. Çünkü 1990 sonrası dönemlerde o tepelere baktığımda hep bunun hayallerini kurmuştum.
Şimdi Fırat’ın doğusu kaldı. Nasıl olacak. ABD var, PYD büyük bir yığınak yapmış durumda. Ruslar da burada! Tam bir kaos diyenler var. Belki haklılar. Ancak bana göre eksik değerlendirme yapıyorlar. Neden? Çünkü artık PYD’nin sonu görünmüş durumda. ABD PYD’nin radikal Kürtleri aracılığıyla kendisine bağlı bir yerel Orta Doğulu kara gücü oluşturmak istemişti. Bu gücü de Afrin’e yönelen Zeytin Dalı operasyonunda/savaşında denedi. Tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşadı. Açık bir şekilde ABD, PYD’nin terörist Kürtlerine güvenmesinin bedelini Irak’ta ve Afganistan’da olduğu gibi ağır bir şekilde ödedi. Yaz aylarında başlayacağını düşündüğüm yeni bir inisiyatifin adımları şimdiden kendisini gösteriyor artık. O da Fırat’ın doğusuna yönelecek bir Rus, İran, Irak ve Türkiye ortak harekâtı. Ardından da ABD’nin kıtasına geri çekilme sürecinin başlaması. Sanırım zamanı geliyor artık. Dünya genelinde yükselen sesler var. Şöyle deniyor.
“ABD 1990 sonrasında kaos bölgelerine müdahale etti. Ama stratejisi zemine oturmayan bir hareket tarzı ile hareket etti. Artık Asyalı güçler gereken hamleleri yapabilecek duruma gelmiş durumda. Bu da ABD’nin kendi kıtasına geri çekilmesini gerektiriyor”.
2000 yılında Avrasyacıların desteğini alarak ilk defa seçildiğinde Putin konuşmasına şöyle başlamıştı.
“Her kim ki Rusya’yı eski haliyle ister. Onun aklı yoktur. Her kim ki Rusya’yı şimdiki haliyle ister onun kalbi yoktur”.
O dönemler tam anlamıyla Avrasya’da büyük bir güç mücadelesi yaşanmaktaydı. Buna da o dönemlerde “İkinci Büyük Oyun” ismi verilmişti. İlki 19. Yüzyılda Afgan-Hint sınırlarında Rus-İngiliz mücadelesiydi ve bu ismi o dönemde İngilizlerin politikalarına isim veren Lord Curson vermişti. İkincisi de 1990 sonrasında başlamıştı. Dünkü seçim sonuçlarına baktığımızda kazananın yine Rusya olduğu görülüyor. Putin de onların gerçekten yeni dünya düzenine gelindiği 1990 sonrasındaki en büyük liderleri. Zira Stalin’den sonraki en büyük Rus lider deniliyor ki ben bunu tasvip etmiyorum. Bana göre Stalin tam anlamıyla bir yok ediciydi. Ama Putin Ruslar için bir kurtarıcı.
Tam da Afrin harekatının sona ermesine denk gelen bu dönemde Putin’in seçimden ezici bir zafer ile çıkması yeni dönemde Türkiye-Rusya ve İran arasında Suriye’de çok daha cesur hamlelerin atılabileceğinin işareti gibi görülüyor.
YORUMLAR